Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Komplo teorileri gerçekliği yeniden inşa edip biçimini değiştirerek onu gizemli hale getirmeye çalışan sorunlu bir bakış açısıdır. Komplocu düşünenler bu yüzden ya çok zor ikna ediliyorlar veyahut hiç ikna olmuyorlar. İnsanların “sırra kadem basan” şeyleri olağan şeylere tercih etmeye meyilli varlıklar olduğu gerçeği de bu sorunu pekiştiriyor. Ancak insanın aynı zamanda yeryüzünde akli ameliyelere sahip tek varlık olduğunu düşündüğümüzde zikredilen sorunlu bakış açısına sahip olanların mantıksız kimseler olduğu da anlaşılmış oluyor.

Komplocuların sinema menşeili tezleri arasında Simpsons dizisinin gelecekten haber verdiği iddiasından sonra en çok dile getirilen Matrix’in yeşil kodlarının mahiyeti anlaşılmış. Kodların dizaynını yapan Simon Whiteley kodların tasarımını karısının Japonca yemek kitaplarından aldığını açıkladı. Şusi tarifinden alınan meşhur yeşil kodların Japon gastronomisinden önemli bilgiler içerdiği kesin ancak gelecekten bir bilgi verdiği falan yok.

Matrix filminin kendisi de gerçekliği sorgulayan bir içeriğe sahip. Yaşanılan dünyanın makineler tarafından oluşturulmuş kodlardan oluştuğunu söyleyen film bu kodları kırarak gerçek dünyaya ulaşan Neo’nun hikâyesine odaklanıyor. Filmin yapısı da komplo tezlerine çok fazla imkân sağladığı için olsa gerek 2000’li yılların başında “yeşil kodlar” üzerine çok fazla kafa yorulmuştu. Kodların çözüldüğü vakit modern dünyanın yazılımını ortaya çıkaracağı iddiası başta olmak üzere beyin yakan teoriler uydurulmuş ve insanlığın hiçbir sorununa çare olmayan işlerle kitleler meşgul edilmişti. Simon Whiteley’nin kodların gerçekte ne olduğunu açıklayan sözleri komplocuları susturur mu bilinmez. Zira Whiteley’de masonların veyahut üst aklın adamı olabilir. Kim bilir?!