Bir hukuksuzluk abidesi: Terör örgütü üyeliği yargılamaları
DEVA Partisi İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu 15 Temmuz sonrası evrensel hukuki kriterler çiğnenerek ve tümüyle siyasal bir yaklaşımla kitleselleştirilen terör örgütü yargılamaları sorununu bir rapor şeklinde kamuoyu gündemine sundu.
HAKSÖZ HABER
Türkiye 15 Temmuz’da vahşi bir darbe kalkışmasına ve ardından ise darbeci yapıyla mücadele adına yaygın bir hukuksuzluğa sahne oldu. Darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL sürecinde darbe girişiminin faili Fethullahçı yapıyla irtibat ve iltisak ithamıyla on binlerce kişi kamu görevinden çıkarılırken, yüz binlerce kişi hakkında ise FETÖ suçlamasıyla soruşturma açılıp yargı süreçleri başlatıldı. Beş yıllık zaman diliminde haklarında soruşturma açılanların sayısı bir buçuk milyonu geçti ve bu kitlesel, sistematik tasfiye mekanizması hala işlemeye devam ediyor.
Haklarında FETÖ üyeliğinden dava açılan yüz binlerce kişi 15 Temmuz öncesi dönemde bahsi geçen yapı ile irtibatlarından ötürü silahlı terör örgütü üyeliğiyle yargılanmakta ve ağır cezalara çarptırılmakta. Daha önce devlet tarafından izin verilmiş çeşitli kurumsal faaliyetlere katılan yüz binlerce kişi dini saikle destek verdikleri yapının ordu içinde gizlice örgütlenip darbeye kalkışması üzerine bir gecede ‘terörist’ ilan edilmiş durumdalar.
Tüm bu yaşananların, hukuk ve adaleti ikinci plana atıp devletin güvenliği adına kitlesel bir cadı avına dönüşen uygulamaların toplumsal yapıda nasıl ağır bir hasara yol açtığı, ne kadar büyük mağduriyetler getirdiği ise pek umursanmıyor. Hukuk düzenini altüst eden kararlar ‘terörle mücadele’ iddiasıyla meşrulaştırılıyor.
DEVA Partisi İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu 15 Temmuz sonrası süreçte terör örgütü üyeliği suçlamasıyla gerçekleştirilen yargılamaları otopsi masasına yatırmış. Hukuksuzluğun Sıradanlaşması: Silahlı Terör örgütü Üyeliği Yargılamaları başlığını taşıyan ve TBMM çatısı altında geçtiğimiz ay yayınladığı yaklaşık 80 sayfalık raporunda terör örgütü tanımından, üyelik kriterlerine konunun hukuki çerçevesini ortaya koymuş.
Yeneroğlu raporunda soruşturma ve yargılama makamlarının FETÖ/PDY üyeliğine delil olarak kabul ettikleri kimi fiilleri de ayrıntılı biçimde değerlendiriyor. Bu bağlamda banka hesabından sendika, dernek, vakıf üyeliğine, sohbete katılmaktan kitap, dergi bulundurmaya, ByLock programı indirmekten, ankesörlü telefonlardan aranmaya kadar çeşitli eylemlerin terör örgüt üyeliği suçlamasına ne ölçüde gerekçe oluşturabileceğini irdeliyor.
Yaygın, sistematik ve kitlesel mağduriyetlere yol açmasına, adeta hiç durmadan kanayan bir yaraya dönüşmesine rağmen bu sorun ne yazık ki gerek iktidar, gerekse de muhalefet tarafından görmezden geliniyor. Kendilerine İslami kimlik atfeden çevrelerin tutumu ise çok daha ağır bir mesuliyet haline işaret ediyor. İşte ağır bir toplumsal travmaya dönüşen bu soruna yönelik çabasından ötürü Sayın Yeneroğlu’nu tebrik ediyor, bu hukuksuzluğun daha fazla gündemleşmesi için sorumluluk sahibi herkesi adım atmaya çağırıyoruz.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz: https://www.mustafayeneroglu.com/wp-content/uploads/2021/10/21109.Teror-Orgutu-Uyeligi-Raporu.pdf
HABERE YORUM KAT