Bir gözü İran’da olan ve muhaliflerin ilerleyişinden endişe duyan İsrail Esed’i tercih ediyor
Siyonist rejim, Suriye'deki mücahitlerin Esad rejimine ait kimyasal silahlara erişmesi ve ilerlemelerden korkarak çözüm yolları arayışına girdi.
Rina Bassist tarafından al-Monitor'de yayımlanan bu makale, Haksöz-Haber tarafından çevrilmiştir.
İsrail, İran'ın Suriye'deki faaliyetlerini artırma olasılığı ve geçtiğimiz hafta Halep’i ele geçiren İslamcı Hayat Tahrir el-Şam liderliğindeki muhalif koalisyonun, Esed’in konvansiyonel olmayan silahlarına el koyma konusunda endişeli.
İsrail'in güvenlik yaklaşımına göre, Suriye'deki muhaliflerin ilerlemesi ciddi bir ikilem oluşturuyor. 7 Ekim 2023'ten sonra Lübnan'daki İsrail varlığıyla savaşa girmeme konusunda istikrarlı olan Beşşar Esed liderliğindeki Suriye, İsrail'in stratejik çıkarlarına hizmet etmektedir. Buna mukabil Esed'in muhaliflere karşı koymak için aldığı desteğin ötesinde İran'dan daha güçlü bir takviye elde etmesi, Tahran'ın ülkede daha fazla kökleşmesine kaçınılmaz olarak yol açacaktır. İsrail açısından, İran'ın Suriye'de potansiyel olarak derinleşmesi büyük bir stratejik tehdit olarak görülüyor.
Bar-İlan Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Bölümünden Arap Çalışmaları uzmanı Yehuda Balanga, "Şam'daki rejimin çöküşü, İsrail dahil olmak üzere tüm bölge için bir tehdit oluşturacaktır," dedi. "Libya ve Irak'taki güçlü rejimlerin çöküşü kaos ve dağılma getirdi. Eğer Esed düşerse, Suriye parçalanabilir, bu da İsrail'in kuzeydoğu sınırında bile daha derin bir savaşa neden olabilir" dedi.
Tel Aviv Üniversitesi Orta Doğu ve Afrika Çalışmaları profesörü Eyal Zisser, Balanga ile hemfikir. Al-Monitor'a yaptığı açıklamada, İsrail'in diğer çoğu bölgesel oyuncu gibi, isyancıların hızlı hareketini şaşkınlıkla karşıladığını ifade etti. Ancak, İsrail’in “malum şeytan” olarak nitelediği Esed'i tercih etmesine rağmen, "isyancıların yükselişi, Esed rejimini temizleme fırsatı yarattı" seslerinin yükseldiğini belirtti. Zisser, en azından şimdilik İsrail liderliğinin böyle bir olasılığı düşünmediğine inanıyor.
Bununla birlikte, İsrail, yıllar boyunca Esed'i isyancılara tercih etme konusunda tamamen tutarlı da değildi. 2019'da, İsrail'in ülkenin yedi yıllık iç savaşı sırasında Golan Tepeleri'ndeki Suriye isyancı gruplarına silah sağladığını ilk kez kabul eden İsrail Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot, bu konuda beklenmedik bir röportaj verdi. British Sunday Times ile konuşan Eisenkot, silahların "kendi kendini savunma" amacıyla sağlandığını söyledi.
Suriye'nin Konvansiyonel Olmayan Silahları
2012'den bu yana, Birleşmiş Milletler dahil uluslararası kuruluşlar, Suriye'nin kimyasal silahlar geliştirip ürettiği konusunda uyarılarda bulunuyor. 2013 yılında, Şam'ın dış mahallelerinde muhalefetin kontrolündeki iki bölge, kimyasal sarin gazı içeren roketlerle vuruldu. 2017 ve 2018'de Suriye'de kimyasal maddeler kullanılarak yapılan diğer saldırılar da belgelendi.
Fransız savunma ve strateji uzmanı Maxime Perez, "İsrail'in öncelikli ilgisi, Suriye silahlarının, özellikle konvansiyonel olmayanların, cihadist muhalif grupların eline geçmesini engellemektir. Halep'te muhaliflerin ele geçirdiği Esed rejimine ait silahlardan kaynaklanan endişe, İsrail güvenlik kabinesinin Pazar akşamı toplanmasının ana nedeniydi. İsraillilerin gerekirse Suriye'de operasyon yapmaktan çekince duymadıkları biliniyor. Muhalifler Pazar günü Halep'teki Bilimsel Çalışmalar ve Araştırmalar Merkezi'ni ele geçirdiklerini duyurdu. Bu merkez konvansiyonel olmayan silahların geliştirilmesi için kullanılıyordu. Acaba orada muhafaza edilen kimyasal silahlar şimdi onların elinde mi? Henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz, bu merkezin daha önce İsrail saldırılarının hedefi olduğudur. Eğer isyancılar gerçekten merkezi ele geçirmişse, İsrail tekrar vurmayı tercih edebilir” dedi.
İran'ın Daha Fazla Yerleşmesi mi?
Bir İran uçağının, Lübnan'daki Hizbullah'a silah taşıdığı şüphesiyle İsrail hava kuvvetleri tarafından Suriye üzerinde durdurulduğu bildirdi. İsrail jetlerinin uçağa Suriye hava sahasındayken geri dönmeleri için direktif verdiğini belirtti ancak İran raporu doğrulamadı.
Bu olay, İsrail'in güney Lübnan'da Hizbullah ile olan ateşkesle ilgili endişelerini yansıtıyor. İsrail, ateşkesin devam etmesi için Hizbullah'a yapılan silah teslimatlarının durdurulması gerektiğini savunuyor. Ancak İsrail, sadece Suriye üzerinden Lübnan'a İran silahlarının transfer edilmesi konusunda değil, aynı zamanda İran'ın Suriye'ye kendi güdümündeki savaşçıları gönderme ihtimali konusunda da endişeli. 2024 Jusoor Çalışma Merkezi raporuna göre, Suriye genelinde 800'den fazla yabancı askeri üs ve karakol bulunuyor. Bunların 500'den fazlası İran yanlısı milislere ait. İran, kendi askerlerini veya Irak'taki milislerini çağırarak ülkedeki askeri varlığını daha da genişletebilir.
Tel Aviv Üniversitesi'nden Zisser, Hizbullah'ın şu anda İran'ın emriyle harekete geçme kapasitesine sahip olduğundan emin değil. "Hizbullah, birkaç kişi değil, binlerce militan göndermek zorunda kalabilir. Grubun İsrail saldırılarında binlerce kişiyi kaybettiğini veya yaralandığını unutmayalım. Bunlar, tam da Esad'ın şimdi onun için savaşmasını isteyeceği kişiler" dedi.
Rusya - İran, Çelişen Çıkarlar mı?
Geçtiğimiz on yıl boyunca, İsrail ve Rus hava kuvvetleri, İsrail'in Suriye'deki İran veya İran bağlantılı silah konvoylarına ve silah depolarına yönelik hava saldırıları üzerine bir iletişim kanalı kurdu. İsrail'in şu anki endişelerinden biri, bu iletişim kanalının işlevini sürdürmemesi.
Balanga, "Rusya ve İran, Esed’i destekleme konusunda aynı kampta yer alıyor olabilir, ancak bu, Suriye'deki varlıklarından birbirleriyle memnun oldukları anlamına gelmez. Ruslar, Suriye'nin istikrarlı bir şekilde rehabilite edilip yeniden inşa edilmesini görmek isterken, İran'ın getirdiği daha fazla Şii milis, yalnızca gerilim riskini artırır. Ruslara göre, Suriye söz konusu olduğunda İran, istikrarsızlaştırıcı bir unsurdur. Moskova ve Tahran, Suriye'de etki kazanma konusunda işbirliği yapmıyor, rekabet ediyorlar.” dedi.
Gerçekten de yıllar boyunca, İsrail ve Suriye söz konusu olduğunda, Moskova ve Tahran çok farklı yaklaşımlar benimsedi. Perez, "Ruslar, Suriye'de S-300 hava savunma sistemleri kurdu, ancak hiçbir zaman İsrail jetlerini düşürmek için kullanmadılar. Aslında, yıllar boyunca İsrailliler, Rusya'nın herhangi bir müdahalesi olmaksızın İran ve Hizbullah hedeflerini Suriye'de vurdu" dedi.
Perez'e göre, Suriye Moskova için bölgedeki varlığının payandasıdır ve bu yüzden büyük stratejik öneme sahiptir. Perez, " Şam, İran milislerinin desteğini almak için, enerji ve diğer kaynaklarını kullanarak Tahran'ın gözüne girmeye çalıştı," diye ekledi. Bazen bu durum Rusya'nın zararına oldu.
Perez sonuç olarak, Rus ve İsrail çıkarlarının Suriye'de mutlak manada örtüşmediğini belirtti, "Ruslar ve İsrailliler, İran etkisinin azalıp zayıflamasını memnuniyetle karşılıyor ancak Esed rejiminin düşmesini istemiyorlar. Muhaliflerin, özellikle El Kaide bağlantılı grupların, Şam'a veya İsrail sınırına yaklaşmasını görmek istemiyorlar."
HABERE YORUM KAT