1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Bir Generaller Memleketi: Mısır
Bir Generaller Memleketi: Mısır

Bir Generaller Memleketi: Mısır

Tom Stevenson, Mısır’ın nasıl bir generaller memleketi haline döndüğünü yazdı. Eyüp Togan, sitemiz için çevirdi.

02 Aralık 2014 Salı 12:42A+A-

HAKSÖZ-HABER

Üst düzey subaylar Mısır'da çok sayıda kıdemli siyasal pozisyonları işgal etmekteler. Valilikler, bakanlık idaresi ve teftiş kurumlarının nasıl askerî vesayetin pençesinde olduğunu 11 Kasım 2014 tarihli Middle East Eye'de kaleme alan Tom Stevenson'un bu yazısını sitemiz okuyucuları için arkadaşımız Eyüp Togan İngilizceden tercüme etti.

***

Mısır: Generaller Memleketi 

Tom Stevenson / Middle East Eye 

Müslüman Kardeşler kökenli Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin Mısır Askerî Yüksek Konseyi tarafından devrilmesinden bu yana, ülkenin en üst düzeydeki ordu komutanı Mareşal Abdulfettah es-Sisi iktidarı ele geçirerek geçen yıl Haziran ayından bu yana resmen cumhurbaşkanı oldu. 

Askerî darbeden sonra, etkili siyasal görevlerde bulunan kıdemli subaylar cumhurbaşkanlığı makamıyla yetinmeyerek, yönetsel kademelerde de nüfuz elde etmeye başladılar. Örnek vermek gerekirse, geçen 18 Ekim’de General Halid Abdüsselam es-Sadr Mısır parlamentosunun başkanlığına getirildi. Sadr, Mısır tarihinde bu pozisyona atanan ilk asker kökenli kişi oldu.

Askerin, kolları alabildiğine uzanarak siyasal egemenliğin keyfini çatmasının en net örnekleri Mısır'ın yerel sisteminde görülebilir. Toplamda 27 bölgenin 19'u başka bir deyişle, yüzde 70'i "liwa" adı verilen tümgeneraller tarafından yönetilmekte. İki bölgede ise yönetim asker değil, polis kökenli valilerin elindeydi. 

Şehirler, kasabalar ve köyler üzerinde otoritesi olan vali generallerin listesine baktığımızda, en az iki istihbarat subayını ve yine Mısır’ın Londra Büyükelçiliğinde askerî ateşe olarak görev yapmış General Tarık Saadeddin’in Luxor valiliği yaptığı görülür.

Bu atamaların çoğu geçen Ağustos ayında yapıldı. Cumhurbaşkanı Mursi'nin atamasını yaptığı 11 valinin tümünün görevine son verildiği ve yerlerine generaller yerleştirildiği haberleri çoktandır dolaşımdaydı.

Daha az bilinen şey ise Kahire, Giza, Beni Suef, Kafr eş-Şeyh, Qalyubiya, Fayyum, Şarkiya ve Menufya gibi şehirlerde valiler asker olmasa bile, yüksek rütbeli bir generalin ya vali yardımcısı ya da bölge genel sekreteri pozisyonunda bulunduğudur.

Örneğin Kahire’nin valisi bir sivil kişilik olan Dr. Celal Said’dir. Ancak üç vali yardımcısı da General Eymen Abduttevvab, General Ahmed Sakr ve General Yasin Hüsameddin, askerdir.

Giza bölgesinin valisi yine bir sivil olan Dr. Ali Abdurrahman Yusuf’tur. Ancak Vali Yusuf’un yardımcıları da asker. General Ala el-Haras ve General Usame Şama vali yardımcısı pozisyonunda bulunurlarken, General Muhammed eş-Şeyh de Giza şehrinin genel sekreteri pozisyonundadır. 

Mısır'ın pek çok bölgesinde iki ya da daha fazla general kıdemli hükümet edenler pozisyonunda. Mısır'ın en önemli (Kahire, İskenderiye, Giza, İsmailiye ve Şarkiya) bölgelerinde üç tümgeneral kıdemli pozisyonları ele geçirmiş durumda.

19 bölge valisine ek olarak, vali yardımcıları, genel sekreterlik ve vali yardımcı sekreterliği makamını işgal eden en az 24 kişi işbaşında.

Carnegie Ortadoğu Merkezinde Mısırlı generallerin etkisi üzerine geniş bir araştırma yapan Prof. Yezid Sayiğ'e göre, alt pozisyonlarda sadece kıdemli atamalara odaklanarak, sayının azlığına takılmak yanıltıcı. Çünkü kilit üst pozisyonlarda da çok sayıda subay bulunuyor.

"Ordunun Mısır devletinde ağırlıklı varlığı epey bir süredir var, aslında askerî atamalar 25 yıl önce   başladı ve artarak sürüyor." diye konuşan Sayiğ, askerlerin vali olarak atanmalarının Mübarek döneminde de çok yaygın olduğunu kaydediyor. 

Sayiğ,"Atamalar bağlılık mükâfatı olarak görüldü; ordu devlete bağlıydı ve önlerine sunulan iş imkânlarıyla servete boğuldular." şeklinde konuştu. Sayiğ, ayrıca ordunun bu pozisyonlarda, ne daha üretken ne de daha etkili olduğunu dile getirdi.

Sayiğ, "Aslına bakarsak, olan şuydu: Askerler yeni ayrıcalıklı bir sosyal sınıf yaratırken, idari alanda etkililik mevzu bahis değildi." şeklinde konuştu. "Geçmişte ordunun elinin uzun olduğu pek çok ülke vardır. Latin Amerika, Pakistan gibi." diyen Sayiğ, "Ancak devletin her kademesinde varlığı Mısır kadar dal budak salmış bir ülkenin var olduğunu sanmıyorum." diye konuştu.

Generallerin etkisi yerel yönetimlerle sınırlı değil. Mısır kabinesi de bakanlıklar düzeyinde tümgeneral ve daha üst düzey subay olmak üzere dörder subay istihdam etmektedir. 

Savunma Bakanı, General Sıdki Subhi ve Askerî Üretim Bakanı İbrahim Yunus kıdemli subaydılar. Yine savunma bakan yardımcısı olarak çalışmakta olan General Memduh Şahin ve General Muhammed el-Assar, Hüsnü Mübarek'in emrinde uzun süre savunma bakanı olarak çalışan ve Mübarek'in istifasının ardından devlet başkanlığı yapan Muhammed Hüseyin Tantavi’nin yardımcılığı görevini yürütmüşlerdi.

Bu pozisyonlar için askerî deneyimin gerekliliği ileri sürülebilir ama kabinenin genel sekreteri için herhalde bu pek söylenemez. Ne var ki, buraya da bir asker, Tümgeneral Amr Abdulmunim getirildi. 

Stanford Üniversitesinde Ortadoğu Çalışmaları Profesörü olan Joel Beinin, "Ordu bu şekilde baskın bir role, krallığa son verdiği 1952 darbesinden bu yana sahip olmamıştı." diye konuştu. 

"Ordu kendine Mısır devletinde basbayağı kolu her yana uzanan bir rol biçmekte, idari yapılanmaya bakınca bariz şekilde bu gerçek kendini göstermektedir." şeklinde konuşan Prof. Beinin, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstihdam ve atama siyaseti ordunun rolünü yegâne belirleyen tek etken değil, İsrail dâhil olmak üzere, Ortadoğu ülkelerinde ordunun büyük gücü vardır.” 

Bununla beraber, Mısırlı generaller daha melez siyasal pozisyonlarda bulunmakta; dışarıdan net olarak anlaşılamayan bir dizi sivil pozisyonları da kapmaktadırlar. Mısır İstatistik Enstitüsü CAPMAS'ın yöneticisi de bir generaldir, General Ebu Bekir el-Cendi ve Mısır Deniz Güvenliği Otoritesi General Tarık Ganem tarafından yönetilirken, aynı general donanmada "liwa bahri" diye tabir edilen komutan pozisyonunu da elinde tutmaktadır. 

Mısır'ın önde gelen dört liman yetkilisi de generallerden oluşmaktadır. Port Said Limanında General Mithat Mustafa, Dimyatta Limanında General Sami Süleyman Mahmud işbaşındadır. İskenderiye Limanı yetkilisi General Abdulkadir Derviş ve Kızıldeniz Limanı yetkilisi Hişam Ebu Senna da birer generaldir.

Mısır'ın Süveyş Kanalı yöneticisi bir SCAF (Mısır Askerî Yüksek Konseyi) üyesidir ve bu kişi eski donanma komutanı Muhab Mamiş'ten başkası değildir. Mamiş, en yüksek rütbe olan orgenerallik rütbesine sahiptir. Mamiş aynı zamanda Süveyş Kanalı Bankası yönetim kurulundadır. 

İdari kontrol otoritesi, iktidar sahibi ve sözde bağımsız düzenleme kurulunun rüşvet soruşturma biriminin sorumlu yöneticisi Muhammed Ömer Vehbi ve müdür yardımcısı Hüsam Raşvan'dan başkası değil. Her biri emekli generaller.

Bu subaylar, Mursi’nin bir darbeyle devrilmesinden önce yerlerini korudukları gibi, bazıları 2011 kalkışmasından önceden bu yana görevlerini korumaktalar. O kadar ki, istihdam edildikleri sivil pozisyonların sayısı saymakla bitmez.

Mısır'ın yol, köprü ve karayolu taşımacılığından sorumlu genel otoritesinin başında yine bir subay bulunmaktadır: Tümgeneral Said el-Cuyuşi. Kalkınmadan Sorumlu Merkezî Birimin başında ise Tümgeneral Muhammed Nasır bulunmaktadır. 

Sadece devlet kurumlarında değil, devletin yönettiği ya da diğer kamu teşkilatlarında emekli generaller kıdemli subay olarak çalışmakta, hatta müdürlük yapmaktadırlar. Hâlihazırdaki devlet denetiminde olan havaalanı şirketinin yöneticisi General Adil Abdulaziz Mahcub iken, devletin elinde bulunan Mısır Telekom’un başındaki kişi de ordu sinyal sistemlerinin başında bulunmuş olan General Ahmed Abdulhamid Kamhavi’dir.  

“Demokrasi ve hukuk üstündür” programını Carneige Endowment Uluslararası Barış Kurumunda sürdüren araştırmacı Ahmed Mursi, Mursi'yi deviren Sisi darbesinden bu yana askerî kontrol ve egemenlik alanının hiç görülmedik derecede artığına işaret etmekte. Middle East Eye'a verdiği demeçte, "Askerî düzenin destekçilerinin, milliyetçi tezlere yaptıkları vurgu ve muhaliflere karşı gösterdikleri sert tavırla hükümetin yüksek makamlarında sergiledikleri egemenlik biçiminin, ordunun etkisinin bariz olduğunu göstermesinin yanı sıra, her zamankinden daha da güçlü olduğunu belgelemektedir." şeklinde konuştu. 

 

HABERE YORUM KAT