"Bir Elde Gül, Bir Elde Bomba... Yerseniz..."
Selahaddin E. Çakırgil Diriliş Postası'nda kaleme aldığı yazıda "Bayram Zehir Edilmek İstenirken..." başlıklı yazısına gelen maillere cevap veriyor ve Suruç'ta meydana gelen hadiseyle alâkalı değerlendirmelerde bulunuyor.
Selahaddin E. Çakırgil - Dillerde Barış Türküleri; Bir Elde Gül, Bir Elde Bomba.. Yerseniz.. / Diriliş Postası
Salı günkü (21 Temmuz), ‘Bayram zehir edilmek istenirken..’ başlıklı yazım üzerine bir çok e-mail mesajı aldım, belli kişi, çevre ve odaklardan.. Bunları yazanların kimisi gerçek ismiyle yazacak kadar dürüstlük göstermişlerdi.. Kimileri ise, adını bile, uyduruk ve tarihte yaşamış, hattâ Avrupa dünyasının bir takım ünlü isimlerinin arkasına sığınarak yazmışlar.. Tehdidler, hakaretler.. Kimileri, ‘Son kez prova yapıyoruz, bombayı sen kendin patlatacaksın..’ gibi cümleler.. Kimileri, ‘sahibinin sesi’ benzetmesi yapmıştı.. Çünkü, Tayyîb Erdoğan’ın görüşü de bazı konularda benim görüşümle aynı imiş..
Doğrudur, birçok noktada onun görüşleri, (uslûb farkı olsa bile..) benim görüşlerimden farklı değil.. Çünkü, onun, inandığı değerleri imkânlar dahilinde hayata hâkim kılmak dikkatinde olan bir müslüman olduğuna kaniyim.. Yaptığı her işin, hizmetin üzerine, doğruluğuna inandığı değerlerin mührünü vurmaya çalışıyor ve bunlarda bazı uygulama farklılıkları olsa bile, özü itibariyle onunla bu hedefleri açısından bir aykırılığım yok.. Bunu defalarca da belirttim.. Bu, onu yarım asra yakın zamandır tanıyan birisi olarak, gözlemlerimden çıkardığım kanaatimdir ve onu, benim inandığım değerlerin hayata geçirilmesinde son yüzyılda emsalini az gördüğümüz çapta seçkin örneklerden birisi olarak değerlendiriyorum. (Uslûb farkı olabilir.. Bu da tabîdir.. Her bir insanın meramını ifade ederken lafzî tercümede anlatılamayacak mesajları, mimikleriyle, yüzhatlarıyla, ses tonuyla, duruşuyla bile muhatabına aktarabilir.)
Ama, Tayyîb Erdoğan’ın görüşleri ile benim görüşlerim yaklaştığı, benzeştiği veya aynîleştiği zaman, bu, beni, o benzer görüşlerin ‘sahibinin sesi’ durumuna mı düşürür? Ama, ben bugünkü görüşlerimi -genel hatlarıyla- ve henüz Tayyib Erdoğan, gençlik ve siyaset sahnesinde henüz çok etkili olmadığı zamanlarda, 1974’lerden beri geliştirerek dile getirmekteydim.