1. YAZARLAR

  2. M. HASİP YOKUŞ

  3. Bir devrin sonu
M. HASİP YOKUŞ

M. HASİP YOKUŞ

Yazarın Tüm Yazıları >

Bir devrin sonu

08 Aralık 2024 Pazar 17:16A+A-

15 Mart 2011'de Dera’da bir grup öğrencinin okul duvarlarına, "Ey doktor şimdi sıra sana geldi" yazısıyla başlayan halk hareketi ve sivil protestolar; 7 Aralık 2024 tarihinde istibdat, baskı ve zulüm üzerine varlığını idame ettiren 61yıllık Baas rejiminin çökmesiyle neticelendi.

Bu 61 yıl süren Baas diktatörlüğü döneminde, özellikle 2011 yılından itibaren Suriye halkı, bu suçlu rejimden kurtulmak için büyük bedeller ödedi. Bu süreçte, 6,6 milyon kişi ülke dışına, 6,7 milyon kişi ise ülke içinde olmak üzere yaklaşık 13 milyon Suriyeli muhacir oldu. Varil bombaları ve SCUD füzeleriyle yüzbinlerce kişi hayatını kaybetti veya sakat kaldı, Suriye şehirleri tamamen harabe haline geldi.

Bu devrime öncülük eden Ebu Halid Essuri, Hasan Abbud, Abdulkadir Salih, Zahran Alluş, Ebu Yahya el Kürdi ve isimlerini sayamadığım daha nice yiğit, ayeti kerimede belirtildiği üzere:  "Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki Allah’a verdikleri ahde sadık kaldılar. Onlardan kimisi adağını yerine getirdi kimisi de beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde ahitlerini değiştirmedi.” (33/Ahzab, 23) Rabbim şehadetlerini kabul etsin.

İnanç, sabır ve azimle hareket eden bir halkın kararlı duruşu karşısında, despotik Baas rejimi; İran, Rusya, Hizbullah ve diğer Şii grupların desteğine rağmen ayakta kalmayı başaramadı. Rabbim, onların yılmaz iradelerini, destansı direnişlerini ve kutlu yürüyüşlerini zaferle taçlandırdı. Kutlu olsun. Bu onurlu toplum, bunu fazlasıyla hak etti. Bu uğurda ödenmesi gereken ne bedel varsa, hepsini feda ettiler ve asla geriye bakmadılar.

Başta Özgür-Der Genel Merkezi olmak üzere bütün şube ve mensupları devrim sürecinin ilk gününden itibaren bu kardeşlerinin haklı davalarının yanında oldular. Sadece maddi yardımlarıyla değil, insani ve hukuki sorunlarıyla ilgilendiler, Baas artıklarının medyadaki dezenformasyonlarıyla mücadele ettiler, dua ettiler… Bunun haklı gururunu, mutluluğunu ve sevincini yaşıyoruz. Bu günleri görmeyi nasip eden Rabbimize hamd ediyoruz.

Suriye'deki olaylar nedeniyle yerinden edilen mazlum insanlara tüm kapıları açarak onları misafir eden hükümet yetkilileri ve bu yardımları sürdürürken siyasi ve toplumsal tepkileri göze alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kardeşlik, vefa, insani değerler ve erdemli duruşlarıyla büyük bir sınavı başarıyla geçirmiştir. Rabbim, Erdoğan'a duasını yaptığı Emevi Camisi'nde, şan ve şeref içinde kardeşleriyle namaz kılmayı nasip etsin inşallah.

İHH başta olmak üzere birçok cemaat, dernek, şahıs aynı şekilde sahada bu kardeşlerinin yaralarına merhem olmaya çabaladılar. Rabbim bu çabalarını salih amel olarak kabul etsin.

Bir de kötüler vardı. İdeolojik saplantıları sebebiyle, apaçık zulmüne, fasid niteliğine ve mücrim yapısına rağmen Baas rejimini destekleyen Kemalist, Sol, Alevi ve Ulusalcı kesimler. Suriyeli nefreti üzerinden siyasi rant devşirme hesabı yapan bazı siyasi partiler. İran’ın mezhepsel taassubu ve propagandasına bilerek veya bilmeden alet olanlar… Bunların payına da utanç ve mahcubiyet düştü.

Bütün bu kızılca kıyamet içerisinde adeta selden kütük kapma derdiyle hareket eden Kürt ulusalcısı PKK/PYD’ye ayrı bir parantez açmak istiyorum. Yüzyıllardır birlikte yaşadıkları bu kardeşlerinin zor günlerinde yeri geldiğinde Baas rejimi ve İran, yeri geldiğinde ABD’yle iş tutarak, dahası, bu insanların destansı direnişlerini Batılı bir jargonla “cihadizm” ve “terörizm” şeklinde tanımlayarak sırt çevirdiler. Devrimin başarıya ulaştığını fark ettikten sonra, daha evvel terörist diye niteledikleri devrim öncülerine sözcüleri aracılığıyla diyalog çağrısı yapmaları ancak ve sadece yüzsüzlükle izah edilebilir. Yabancı güçlere bel bağlayarak bu bölgede iktidar hesabı yapmanın tanım olarak karşılığı ihanettir. Bu durum sadece örgütler ve bireyler için değil, devletler ve hükümetler için de geçerlidir. Ayrıca, tarihin her döneminde kendi coğrafyasına, tarihine, kültürüne ve toplum yapısına ihanet edenler, dış güçlerle iş birliği yaparak yalnızca ihanetlerinin bedelini ödemek zorunda kalmışlardır. PYD’nin diyalog çağrısına gelince: Devrim hükümetinin, Suriye’deki tüm toplumsal kesimlerle barış, huzur ve güven içinde bir arada yaşamayı hedefleyen bir anlayışa ve dirayete sahip olduğu şüphesizdir. Ancak, Devrim hükümetinin Kürtleri temsil eden muhatabı, PKK/PYD veya bunların türevleri değil, bu yapıyla arasına mesafe koyan diğer Kürt grupları olmalıdır.

Evet, bir devir sona erdi. Sadece Suriye’de değil, tüm Ortadoğu’da yeni bir dönemin kapısı açıldı. Bu devrimin başarılı olabilmesi ve sağlam bir temele oturtulabilmesi için, sürece destek veren hükümetimiz ve tüm kesimlerin, bugüne kadar gösterdikleri duyarlılıkla hareket etmeye ve katkı sağlamaya devam etmeleri son derece önemlidir.

Şam’ın özgürleşmesinin Kudüs’ün özgürleşmesinin önünü açacağı yönündeki dua ve temennimizi yenileyerek kardeşlerimizin devrimini en içten duygularımızla tebrik ediyoruz.

YAZIYA YORUM KAT

5 Yorum