Bir başka açıdan Ergenekon olayı!
Aslında daha önce de yazdım. Bu bir iç hesaplaşma olayı.. Yoksa bu işler bir anda durup dururken olmadı. Susurluk, Çiller’i iktidara taşıyanlara karşı derin bir müdahaleydi aslında. Bu günkü Ergenekon da Susurluk’un intikamı.. Evet “Ergenekon davası, Susurlukçuların, Susurluk'u ortaya çıkaranlardan intikamıdır.”
Bu “Ergenekoncuların masum olduğu” ya da “Ergenekonculara yapılan operasyonun yanlış olduğu” anlamına gelmiyor.. Bu durum derin devletin kendi iç hesaplaşması, bir grup ötekileri tasfiye ederek bu yapıyı yeniden dizayn etmek istiyor.. Bu fraksiyonları destekleyen dış unsurlar da var.. Yani bunun anlamı şu: Türk derin devletini ele geçirmek ve karşı kanatları tasfiye etmek için Türkiye üzerinde ciddi bir operasyon sürüyor.. Bu tartışmada ben nerede duruyorum: Ben bu kanlı ve kirli örgütün, tümü ile tasfiye edilmesinden yanayım..
Bu yapıyı ABD kurdu. NATO yönetiyordu. NATO çözülünce, batıdaki bu yapılar tasfiye edildi. Türkiye’deki ise kontrol dışı kaldı.. Kontrol dışı unsurlar kendi içinde çatışmaya başladı.. Sistemin içinde media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, DTÖ, asker, sivil herkes var.. Kadrolu şeyhler, hocalar, müftüler, ilahiyatçı proflar.. Olmayanı yok ki!
Bu yapı dünya derin devletinin bir uzantısı. 1950 sonrası NATO yapılanması içinde reorganize edilmiş olsa da, Osmanlı İttihat Terakkisi’nden Cumhuriyet elitlerine, Beyaz Türklerle, Masonik örgütlere kadar herkesin işin içinde olduğu bir yapı vardı. O zaman da bu yapı, dünya sistemi ile temas içindeydi.. İngiliz, Fransız, Amerikan unsurları ağırlıktaydı.. Siyonist ve Masonik örgütler üzerinden, Tapınakçılara kadar uzanan bir tarihi derinliğe sahipti..
Lozan bu sistemin ürünü idi aslında.. Tek Parti rejimi de, çok parti rejimi de, darbeler de aynı merkezin bilgisi altında gerçekleştirildi. AB süreci de böyle başlatıldı..
Ergenekon hesaplaşmasının derinlerinde bu olayların izlerini görebilirsiniz.
Yakın tarihe gelelim.. Gelinen noktada Apo ile Yeşil’in sistem içindeki sadece rolleri farklı.. Apo’nun rolü kötü adamı oynamak.. Daha doğrusu Komkar ve Rızgari’yi tasfiye için örgütlenmiş bir antikürt hareketi, Kürt milliyetçiliğinin lideri oldu.. Bu Moiz Kohen’in, Tekinalp adı ile Türk milliyetçiliğinin fikir babası olması gibi bir şey. Ya da Ziya Gökalp gibi bir Kürdün, Türk milliyetçiliğinin esasları(?!)nı yazıyor olmasından farklı değil..
Ama “tabi”ler bazı gerçekleri görmek istemiyorlar. Bizde bazen örgüt, lider, aile, ırk, tarikat, şeyh bağlılığı o hale geliyor ki, insanlar herkesin gördüğü gerçekleri görmek istemiyorlar.. Tabiî o zaman da görmek istemeyenden daha kör kim olabilir.. Görmeleri şöyle dursun en küçük eleştiriye ya da lider ve örgütlerine karşı saygı ifade eden sıfatları kullanmasanız bile tepki gösteriyorlar..
Hani bir zamanlar PKK'nın haraç aldığı Kürt işadamlarının listesi vardı. Bu liste MİT raporuna da yansımıştı.. Tansu Çiller elindeki bu listeyi sallayarak: "Liste elimizde, hapsini biliyoruz, gereğini yapacağız" demişti ya. “Ölen de, öldüren de, öldürülen de bizim adamımızdı”.. Öyle diyordu Çiller ve bu kadroları selamlıyordu.. Ve gereği yapıldı: Listede adı bulunan Kürt işadamları teker teker öldürülüp Hendek-Düzce civarındaki "Şeytan Üçgeni"nde yol kenarlarına bırakıldılar. İddiaya göre sağ kalan Kürt işadamlarından haracı bu katiller almaya başladı. O zamanlar Perinçek “Çiller Özel Örgütü” diye bu yapıdan sözetti.. Bu kanat o kanada savaş açmıştı. Susurluk’taki kaza, sıradan bir kaza değildi.. Ucu Ergenekon’a uzanan bir hesaplaşmaydı sanki.. Susurluk'taki kaza bu örgütü ortaya çıkardı. Şimdi Ergenekoncular soruyor: “Madem Ergenekon "derin devlet", sanıkların içinde Susurlukçular niye yok? Bu cinayetlerden sorumlu olmaları gereken sorumlu mevkilerdeki kişiler neden yok? Tansu Çiller neden yok? Mehmet Ağar neden yok? Korkut Eken neden yok? Mehmet Eymür neden yok? Sedat Bucak neden yok? Meral Akşener neden yok? Dr. Orhan Özcanlı neden yok? Susurluk'u ortaya çıkaranlar neden Ergenekon'dan tutuklu? Doğu Perinçek, Ferit İlsever, Hikmet Çiçek, Adnan Akfırat neden tutuklu?”
Sahi, Ergenekon davasında Susurlukçular neden yok? 1993 yılında MİT hükümete bir rapor sunmuştu hani. Peki sonra ne oldu?. Şu sorunun da cevabını düşünün: Susurluk’ta sokağa dökülenler, Ergenekon konusunda neden seslerini kısıyorlar?
Bakın bir de işin Amerika boyutu var. Amerika artık yoluna ılımlı İslâmcılarla devam etmek istiyor.. Sarışın ya da Beyaz Türkler kıskançlık histerisine kapıldılar.. Hadise bu..
Bu gün “Demokrat(mış)” gibi yapanlar, yarın ipler eline geçince siyasi rakiplerine karşı dişlerini gösterirlerse şaşmamak gerek..
Ergenekoncular operasyonun sadece kendilerine karşı yapılmasından rahatsız. Onun için ötekiler hakkında bilgi sızdırmaya başladılar.. Karşı taraf da Ergenekoncular hakkında veryansın ediyor.. Gerçekse ikisinin de açıkladıklarının toplamından çok daha vahim!
Oysa bunlar, daha düne kadar ABD’nin örgütlediği bir çatı altında birlikte çalışıyorlardı.. Şimdi 40 parçaya bölündüler ve kendi aralarında hesaplaşıyorlar.. ABD derin devleti de Türkiye’de “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” mantığı ile, kontrol dışı unsurları tasfiye ederek “sadıklar”dan oluşan, bu defa daha küçük, kontrol edilebilir, denetlenebilir, yönetilebilir, işin içinde ılımlı İslâmcıların da olduğu yeni karma bir yapı oluşturmaya çalışıyor bu arada..
Bir Ergenekoncu mail atmış, diyor ki: “Şimdi diyeceksiniz ki, Ergenekon’da Veli Küçük niçin var? Cevabı çok basit. Diğerleri gibi Amerikancı değil de ondan! Eşref Bitlis suikastından sonra muvazzaf bir general, muvazzaf albayların önünde açıkladı: "Eşref Bitlis'i Amerika öldürdü" diye. Bu haber, generalin ismi verilmeden yayımlandı. Veli Küçük Ergenekondan tutuklandığı zaman, Doğu Perinçek açıkladı, “O general Veli Küçük idi” diye. Org. Karadayı, Susurluk olayını açığa çıkarmak için uğraştı. Bunun için Veli Küçük ile işbirliği yapıldı. Veli Küçük sayesinde çete açığa çıkarıldı. Onun için Veli Küçük tutuklu. Çiller, Ağar, Eken ve diğer tescilli Amerikancılar onun için tutuklu değil. Gladyo'nun, Susurlukçuların suçları, Gladyo'ya, Susurluk'a karşı mücadele edenlerin üzerine yıkılmak isteniyor” diyor.
Al birini vur ötekine!. “Tencere dinin kara, seninki benden kara” hesabı. Eski ortaklar, şimdi suçu birbirinin üzerine atıyorlar, sonuçta!
Şu iddiayı da yabana tatmayın! Ergenekon davası, Susurlukçuların, Gladyo'nun açığa çıkarılması için değil, bu ekibin rakip takımı tasfiyesi ve kendi ellerini güçlendirmek adına ve kendilerini gizlemek için yapılıyor olmasın sakın! Tek başına sınırlı bir Ergenekon soruşturması bu dev yapıyı anlamak ve tasfiye etmek için yeterli değil. Birileri Ergenekon davası üzerinden “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden karşı tarafa mesaj vererek, onları kontrol altına almak istiyor.. Eğer bu beladan kurtulmak istiyorsak, Ergenekon davası bir başlangıç olabilir, ama bu işin sonunu getirmeye yetmez. Ergenekon davasının doğru yönde ileri doğru bir adım olduğunda kuşku yok. Ancak tek başına bu adım çok da anlamlı olmayabilir..
Bana göre önümüzdeki günlerde çeteler arası sıcak bir savaş başlarsa şaşmamak gerek.. Selam ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT