Bir Başka Açıdan Dünyevileşme
Dünyevileşme konusu, müslümanların üzerinde çokça durdukları bir konudur. Öyle ki, bugüne kadar bu konuyla ilgili bir çok şey yazılmış, dünyevileşmenin sebepleri üzerinde durulmuş ve çözüm önerileri sıralanmaya çalışılmıştır. Dünyevileşme konusu üzerine sürekli konuşulması gereken bir konudur ki kanımca bütün peygamberler insanları, bu dünyaya dalmamaları, ahiret hayatını öncelemeleri gerektiği konusunda uyarmak için gönderilmişlerdir. Kur’an’ın genel mesajına baktığımızda da bizlere tekrar tekrar bu dünya hayatının geçiciliğinin hatırlatıldığını görürüz.
‘’Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.’’ (Hadid 20)
‘’Onlara şunu da misal göster: Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkisi (önce gelişip) birbirine karışmış; arkasından rüzgârın savurduğu çerçöp haline gelmiştir. Allah, her şey üzerinde iktidar sahibidir.’’ (Kehf 45)
‘’Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!’’ (Ankebut 64)
Bu ayetler bizlere ahiret hayatını öncelememiz gerektiğini hatırlatıyor. Ahiret hayatını önceleyenler, daha onurlu bir şekilde yaşarlar. Onların hiç kimseye eyvallahları olmaz. Onlar doğru bildiklerinden asla vazgeçmezler. Yakınları aleyhine de olsa onlar hakkı ayakta tutan adil şahitler olmaya çalışırlar. Dünya hayatının geçici nimetlerine dalanlar ise onursuz bir şekilde yaşarlar. Allah’a gerçek anlamda itaat eden kimselerin aksine onların itaat ettikleri türlü türlü ilahları vardır. Ne verilecekse kendilerine bu dünyada hepsinin verilmesini isterler dünyevileşenler. Ahireti önceleyenler ise ‘’Rabbimiz bize bu dünyada da iyilik ve güzellik ver ahirette de iyilik ve güzellik ver ve bizi cehennem azabından koru.’’ diye dua ederler. Dünyalıklara yaptıklarının karşılığı bu dünyada tastamam ödenir. Rablerinin rızasını kazanmaya çalışanların ise yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.
Dünyevileşme, bir müslümanın başına gelebilecek en kötü şeydir. İslami yaşam biçiminden uzaklaşmaktır dünyevileşme.
Dünyevileşme bir müslümanın öncelik sırasını bozmasıdır. Ahiretten çok dünyayı düşünmesi, dünyaya daha çok değer vermesidir.
Dünyevileşme, dünya nimet ve ziynetlerine insanın gönlünü kaptırması, dünyevi hedeflerin öncelik göstermesidir.
Dünyevileşme, kişinin mal ve şeref hırsıyla dinine verdiği zarardır.
Dünyevileşme, Kur’an’ın mesajını anlamamak ve bu yönüyle aldanmaktır.
Müslüman kimse, bu dünya hayatının geçici olduğunu asıl varılacak yurdun ahiret yurdu olduğunu bir an olsun unutmamalıdır. Ahiret mutluluğunun yanında bu dünyanın ve dünyalıkların kıymetinin çok az olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Sahip olmaya çalıştıklarının tamamını, hatta dünya kendisinin olsa, üzerine bir dünya daha eklense, hepsini vermek istese bile kıyamet gününün azabını kendisinden uzaklaştıramayacağını sürekli hatırında tutmalıdır.
Dünyevileşebileceğinin farkında olan insanların bu hastalığa yakalanma ihtimali azdır. İnsan olması hasebiyle, bu ihtimalin olmadığını söyleyemeyiz ama dünyevileşebileceğinin ihtimalini düşünen insanların bu hastalığa yakalanması zordur. Bu insanlar, anlık durumlarla dünyaya meyletseler bile bu durum uzun sürmez ve kendilerine gelmenin çabası içerisinde olurlar. Dünyevileşebileceği tehlikesini unutan kimse, dünyevileşmeye aday olmuştur. Lakin bir tehlikenin farkında olan insanlar, o tehlikenin doğurabileceği zararlardan korunmanın yollarını ararlar. Ama eğer tehlikenin farkında değilse insan, o zaman olan olur.
İmanın tadına yeni varmış kimselerin dünyevileşme ihtimalleri azdır. Safların net olduğu, imanın bir kor gibi elde tutulduğu bir dönemde de insanların dünyevileşme ihtimali azdır. Ne zaman ki hassasiyetler azalıyor, hedefler değişiyor, araçlar amaca dönüşüyor o zaman tehlike başlıyor. Ve sanırım müslümanlar olarak son bir kaç yıldır böyle bir süreci yaşıyoruz.
Kur’an’ı okuma şekillerinden biri de, sanki Kur’an bizlere değil de yalnızca Mekke müşriklerine, yahudilere, hristiyanlara, münafıklara konuşuyormuş gibi okumaktır. Sanki dünyevileşme ile ilgili yazılanları da bana, bu şekilde bir okuma tazrıyla okuyoruz gibi geliyor. Dünyevileşmeyle ilgili yazılanlardan kendisine pay çıkaranlarımızın sayısının çok olmadığını söyleyebiliriz. . ‘Evet. Bende dünyevileşmenin tezahürleri var.’ diyene ben daha rastlamadım. Sanki dünyevileşenler hep başkaları, aldananlar hep başkaları, ziyanda olanlar da hep başkaları oluyor.
Gelin bugün iğneyi de çuvaldızı da kendimize batıralım ve suçluların, ‘Keşke toprak olsaydım.’’ diyecekleri gün gelmeden önce kendimizi muhasebe edelim. Ve dünyevileşme tehlikesine karşı uyanık olalım.
Eğer konuştuğumuz meseleler yavaş yavaş değişiyorsa, eskiye oranla daha çok dünyalıklarından bahsediyorsak tehlike var demektir. Etrafımızda bizleri dünyevileşmeye karşı uyaracak kimseler yoksa, bilerek ve isteyerek böyle insanlardan uzaklaşmışsak o zaman tehlike vardır. Ölümü daha az anar olduysak, ya da hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya başladıysak tehlike var demektir.
Eğer yaşam standartlarımız içerisinde yaşadığımız toplumun yaşam standartlarından daha yüksek ise tehlike vardır. Marka takıntımız varsa, bu bir araba markası olabilir ya da en basitinden bir elbise veya ayakkabı markası, tehlike vardır demektir. Evimizde gardıropa sığmayacak kadar çok elbise varsa tehlike var demektir. İçerisinde yaşadığımız ev ihtiyaçlarımızı giderebiliyorken daha güzel evlerde yaşamaya çalışma gibi bir çabamız varsa tehlike var demektir.
Eğer ibadetlerimizde bir gevşeme varsa, dua etmede zorlanıyorsak ve ettiğimiz dualar sadece bu dünyanın işleri ile ilgili ise tehlike var demektir. Namazımıza hesaplar karışıyorsa eğer, namazlarımızda dahi dünyalık işler peşimizi bırakmıyorsa tehlike vardır. İnfak etmemeye başlamışsak ve biriktirmeye başladıysak bir şeyleri tehlike var demektir. Kur’an okuyorken bir yerden sonra, Kur’an’ı okumamaya başlamışsak tehlike var demektir.
Çocuğumuzun geleceği derken aklımıza ileride çocuğumuzun okuyacağı okullar, adına açılacak banka hesapları ve sahip olacağı meslek geliyorsa tehlike var demektir. Makam derken aklımıza sadece bu dünyada sahip olabileceğimiz koltuklar geliyorsa aklımıza tehlike var demektir. Hesap kelimesi bize ahiret gününü hatırlatmıyorsa tehlike var demektir.
Ve eğer babalarımız, oğullarımız, kardeşlerimiz, hanımlarımız, aşiretimiz, kazandığımız mallar, durgun gitmesinden korktuğumuz ticaret ve hoşumuza giden meskenler bizim için Allah'tan, Peygamber'inden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimliyse, bittik demektir.
Rabbim bizlere Müslümanca bir hayatı, müslümanca bir ölümle taçlandırabilmeyi nasip etsin.
Amin.
YAZIYA YORUM KAT