1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Bingöl: 28 Şubat Darbesinin Oluşturduğu Mağduriyet Her Alanda Son Bulsun
Bingöl: 28 Şubat Darbesinin Oluşturduğu Mağduriyet Her Alanda Son Bulsun

Bingöl: 28 Şubat Darbesinin Oluşturduğu Mağduriyet Her Alanda Son Bulsun

​​​​​​​Bingöl İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu’nun düzenlediği eylemde, 28 Şubat darbe süreci mağduru Müslüman mahkûmlara özgürlük talebinde bulunuldu.

28 Şubat 2018 Çarşamba 22:09A+A-

28 Şubat sürecinin çoğu aktörü ve odağıyla hesaplaşıldığı vasatta, sürecin ürettiği hukuksuzluklarla etkin bir hesaplaşmanın yapılmadığı dile getirildi. Muhtelif suçlamalarla açılmış pek çok davada verilmiş kararlar nedeniyle yıllardır cezaevinde tutulan ve aynı şekilde bu davalarda isimleri geçtiği için ülke dışında yaşamaya mecbur bırakılan pek çok Müslüman’ın mağduriyetinin giderilmesi talep edildi. Eylemde bulunanlar adına Bingöl Özgür-Der Şube Başkanı Yusuf Boğatekin basın açıklaması okudu. İlim Yayma Cemiyetinden Nihat Korlaelçi de duada bulundu.

“28 Şubat Hukuksuzluğuna Her Yerde Son”, “Darbeciler Yargılanırken 28 Şubat Mağdurları Neden İçerde”, “28 Şubat Mağduru Müslüman Tutsaklara Özgürlük” dövizlerinin taşındığı eylemde; “28 Şubat’ın Brifingli Yargı Kararlarıyla Hapsedilen Müslüman Mahkûmlara Özgürlük” pankartı açıldı. “Adalet Hakkı Ertelenemez”, “Darbeci Zalimler Hesap Verecek”, “ Zalimler İçin Yaşasın Cehennem” sloganları atıldı.

Gün boyu açık tutulan 28 Şubat’ın Manşetleri sergisi Bingöl halkı tarafından ilgiyle ziyaret edildi.

bingol-20180228-10.jpg

bingol-20180228-7.jpg

bingol-20180228-6.jpg

bingol-20180228-5.jpg

bingol-20180228-4.jpg

bingol-20180228-9.jpg

bingol-20180228-8.jpg

bingol-20180228-3.jpg

bingol-20180228-2.jpg

bingol-20180228-1.jpg

Basın Açıklamasının Tam Metni:

28 Şubat Hukuksuzluk Sürecinde Mağdur ve Mahkûm Edilmiş

MÜSLÜMAN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

28 Şubat 2018

Bugün, bundan tam 21 yıl önce icraya konulan bir hukuksuzluk, zorbalık ve zulüm sürecinin ilan edilişinin, 28 Şubat darbesi adı verilen militarist kalkışmanın yıldönümü. Azgınlık ve tekebbürün zirvesindeki sahipleri ve siyaset, medya, akademi, sivil toplum alanındaki destekçilerince “1000 yıl sürecek” kibriyle savunulan bu zorbalığın çok kısa bir sürede tıknefes olmasını en temelde despotik zihniyetin derin meşruiyet krizini yansıtan ve aynı zamanda halka düşmanlığının ve de yabancılığının bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz.

Hemen her çevreden “28 Şubat Siyasi Yargı Kararları İptal Edilsin!” talebinin en yüksek sesle dillendirildiği bu günlerde, 28 Şubatçıların oluşturduğu siyasi ortamda brifing aldıktan sonra binlerce insana ağır cezalar yağdıran, DGM’lerin kararlarıyla hapsedilen 28 Şubat mahpusları için yıllar, hükümetler, siyasi iktidarlar, güç odakları, yargı mensupları değişse de tam olarak mağduriyetlerin gideril(e)mediğini gördük.

Aradan geçen 21 yıla rağmen 28 Şubat’ın çaldığı hayatların hesabı hakkıyla sorulamadığı gibi hâlihazırda 20 yılı aşan sürelerle cezaevlerinde tutulan 600’e yakın mahpus ve bu mahpusların aileleri yönünden söz konusu darbe halen hayat çalmaya devam etmektedir.

Unutulmamalıdır ki 12 Eylül’den hesap sorulmamış olması, 28 Şubat’ı doğurduğu gibi 28 Şubat’tan hesap sorulmamış olması, 15 Temmuz’u doğurmuştur. Darbelerden hesap sormak, bir taraftan darbelerin bütün aktörlerinin hak ettikleri cezalara muhatap olması diğer taraftan darbelerin mağdur ettiği mazlumlar üzerindeki zulmün ortadan kaldırılması ile mümkün olabilecektir.

Hiç kuşkusuz bu süreçte pek çok kişinin haksız biçimde cezalandırılmış olması 28 Şubat darbecilerinin toplumda yol açtıkları çok boyutlu ve derin sorunlar arasında öne çıkan, hala kanayan bir yara konumundadır. Karanlık sürecin düşmanlaştırdığı İslami kimlikli kişilere yönelik takibat ve yargılamalar neticesinde verilen ağır cezalar nedeniyle hala pek çok kişi cezaevlerinde tutulmakta ya da ülke dışında yaşamak durumundadır. Hukuksuzluğun zirve noktasını teşkil eden “brifinglendirilmiş yargı” marifetiyle bu süreçte verilen akıl almaz kararlarla sayısız insanın, aileleri ve yakınlarıyla birlikte maruz kaldıkları mağduriyet yıllardır sürmektedir.

Sivas, İslami Hareket, Selam, Malatyalılar vb. pek çok davada verilmiş kararlar nedeniyle yıllardır cezaevinde tutulan ve aynı şekilde bu davalarda isimleri geçtiği için ülke dışında yaşamaya mecbur tutulan pek çok kişinin darbecilerin hukuksuzluğunun mağdurları oldukları bugün her açıdan anlaşılmış, açıklığa kavuşmuştur. Ne var ki, uzun bir zamandır bu konuyla ilgili tartışmalar sürmesine rağmen, hala bu mağduriyetleri sonlandırma adına yargı bazında somut bir adım atılmamıştır.

Oysa darbe sürecinin en önemli ayaklarından birini teşkil eden “yargı brifingleri” mevzusu halen sürmekte olan 28 Şubat darbe davasının en somut başlıklarından birini oluşturmaktadır. Ve bu gerçeğe rağmen bu yargı mekanizmasının yol açtığı mağduriyetlerin bir türlü gündeme gelmemesi büyük bir çelişki demektir. Şu hususun altını çiziyoruz: Eğer brifing hukuka uygunsa, darbe soruşturmasına ve davasına konu olması yanlıştır; yok hukuksuz olduğu kabul ediliyorsa, o zaman da buna bağlı olarak yaşatılan mağduriyetlerin telafisi için çaba göstermemek hukuksuzluktur, adaletsizliktir.

Hiçbir somut delil olmaksızın, olağanüstü yargılama yöntemleriyle ve brifinglendirilmiş yargı kararları neticesinde mahkûm edilmiş ve birçoğu 20-25 yıldır, adeta zindanlarda unutulmaya terk edilmiş, kimisi ülkesinden uzakta yaşamaya icbar edilmiş insanların yaşadıkları nedir? Bu insanların maruz kaldıkları hukuksuzluğu gidermek için adım atması gerekenler daha neyi bekliyorlar? Bu davalardan mahkum edilen insanlarla ilgili olarak bugüne kadar mahkumların ve avukatlarının yeniden yargılama talebiyle yaptıkları tüm başvurular ilgili mahkemelerce hiçbir ciddi incelemeye tabi tutulmaksızın, basmakalıp ret kararlarıyla geri çevrilmektedir. Adalet Bakanlığı’nın ve daha genelde de iktidarın tüm bu hukuksuzluğa karşı yapabileceği bir şey yok mudur?

Eski-yeni demeksizin, kimin mağdur ettiğine bakılmaksızın hukuksuz yargılamaların neticesinde haksızlığa, zulme uğramış herkesin maruz kaldığı haksızlığın giderilmesi için adım atmak devletin acil görevidir. Bu çerçevede hassaten 28 Şubat darbe sürecinde evrensel hukuk kuralları hiçe sayılarak mahkûm edilmiş kardeşlerimizin dosyalarının yeniden açılması acil bir sorumluluktur. Üstelik de bir yandan 28 Şubat darbesinin failleri hakkında bir dava devam ederken, darbeciler yargılanırken, yargılanmakta olan darbecilerin mağdur ettiği insanların cezaevlerinde eziyet çekmeye devam etmeleri açık bir çelişki oluşturmaktadır. Bu çelişik durumun acilen giderilmesi gerekir.

Özetle, 28 Şubat sürecinde hukukdışı yöntem ve dayatmalarla haklarında açılmış soruşturma ve yürütülmüş yargılamalar neticesinde mağduriyetleri hala sürmekte olan kişilerle ilgili olarak acilen yeniden yargılama yolunun açılmasını talep ediyoruz. Ve bu sürecin daha fazla haksızlık ve zulme sebep olmaması için de 28 Şubat darbe süreci mağdurlarının acilen tahliye edilmelerinin hukukun ve adaletin gereği olduğunun altını çiziyoruz.

BİNGÖL İSLAMİ KARDEŞLİK VE DAYANIŞMA PLATFORMU

HABERE YORUM KAT