Bilim adamı beyabiler, hanımablalar, ayıptır ayıp!
Bunlar nasıl bilim adamı söyler misiniz?
Adam rektör oluyor. Görev süresi kanun gereği 4 yıl.. Sonra ikinci defa 4 yıl göreve getiriliyor. Toplam 8 yıl rektörlük makamında oturuyor, yetmiyor!
Yükseköğretim Kanunu 13. madde diyor ya: “Rektörün görev süresi 4 yıldır. Süresi sona erenler aynı yöntemle yeniden atanabilirler. Ancak iki dönemden fazla rektörlük yapılamaz.”
Beyefendiler de diyorlar ki; “Olsun.. Kanun öyle dese bile, biz hile-i şeriye yoluyla kanunu dolanırız! Eşimizi aday gösterir, 8 yıl da onun sırtından rektörlük koltuğunda otururuz.”..
Diyorsunuz ama, dolanamıyorsunuz işte..
Rektörlüğe hazırladıkları eşleri, YÖK tarafından diskalifiye edilince, medyadaki adamları vasıtası ile tantanayı koparıyorlar: “Onur kırıcı işleme maruz kaldık!”
Onur kırıcı işleme maruz kalan siz değil, Türk halkıdır hanımefendiler!
Siz 73 milyon insanı, aptal mı sandınız?
Kocanız kanun gereği aday olamayınca, üniversiteyi çiftlik gibi yönettiğinin delili olarak, onun bir işareti ile en çok oyu alan “siz” oldunuz!
Şimdi de rektör olarak atanmayı bekliyorsunuz öyle mi?
Havanızı alırsınız!
Sonucu kabullenip, köşenize çekilerek, “Yutturamadık” diyeceğinize, bir de utanmadan “Onur kırıcı bir işlem” diyerek hileli eyleminizde ısrarcı oluyorsunuz!..
Bu; işin “rektör ve eşi” cephesinden görüntüsü..
Olayın; bir de bunlara oy veren bilim adamları cephesinden verilen görüntüsü var.. Rektör adayları; bu hileli işleme, şahsi menfaatleri için teşebbüs ediyorlar da, ya yüzlerce öğretim üyesi, sıradan bir figüran gibi, bu hileli işlemin içinde kendilerini nasıl kullandırtıyorlar?
Öyle ya; bu adamlar değil mi, “Halk cahildir. Halka seçim yetkisi verirseniz, gider bunları seçer işte! (Bunlar dedikleri, onların beğenmedikleri mütedeyyin insanlar) . Çobanın oyu ile profesörün oyu bir olur mu hiç?” diyenler..
Bu adamlar değil mi, bazı seçim bölgelerinde, tüm oyların şaibeli insanlara çıkmasını örnek gösterip, “Ne yani, böyle bir seçimi doğru görmek mümkün mü?” diyerek “eşit oy” ilkesini delmek isteyenler..
Haydi bakalım, bu çok bilen profesörlerimiz bir izah etsinler bakalım, “Rektör kocanın 8 yıllık görev süresi dolunca, rektör karısının en çok oyu almasında, bir anormallik yok mu?”
Bilim adamlarının oylarında da, eşitlik ilkesini gözetmeyecek miyiz yoksa!
Bir değil, iki değil; şu anlık tam üç üniversitede aynı tezgâh! Aynı hileli oyun.. Suçun itirafı mahiyetinde aynı sonuç!
Şimdi siz söyleyin, “Koca koca profesörler, üniversitelerinde ikinci bir insan bulamıyorlar mı ki, evvelki rektörün yönlendirmesi ile onun eşini oylamada birinci yapıyorlar?”
Siz söyleyin, “Saltanat gibi, babadan oğula geçen krallık gibi, kocadan karıya rektörlük devri olur mu hiç?”
Böyle bir rezalete, “Ne yapalım, seçimin sonucu” diye kılıf uydurulur mu hiç?
Şu köyde, bu köyde seçmenler, milletvekilliği için, aslında ehil olmayan birisini, sırf parası var diye seçince, “Cahil halk” diyorsunuz da, üniversite camiasındaki saltanatı çağrıştıran bu şaşkınlığa ne diyorsunuz? Koca koca bilim adamları, saltanatı çağrıştıran bu oyuna nasıl geliyorlar?
Konumuz bilim adamları ya; yine üniversite içinden, yine rektörlük seçimleri ile ilgili bir merakımı da, bu vesile ile dile getireyim.
2004 yılındaki Gazi Üniversitesi rektörlük seçimlerinde, adaylardan Rıza Ayhan 1064 oy, Kadri Yamaç ise 366 oy almıştı..
Kadri Yamaç bir şekilde rektör koltuğuna oturtuldu. Şimdi 4 yılın sonunda ise, aynı üniversitede adayların aldıkları oylar şöyle: Rıza Ayhan: 384. Kadri Yamaç:732..
Bilim adamlarımız bu sonuçları bir izah etsinler bakalım. Bu sonucun bilimsel analizinde ne çıkacak?. Bence ihtimaller şöyle:
a) Kadri Yamaç, rektör olunca, Rıza Ayhan’a oy veren bilim adamlarını tasfiye etmiştir.
b) Üniversitedeki bilim adamları, bilim adamı da olsalar sonuçta rektörden etkilenip, rektör kim ise, ondan yana destek çıkmışlardır..
c) Rektörler, elinde büyük yetkiler olduğu için, baskı ile kendilerine veya işaret ettikleri adaylara rahatlıkla oy toplayabilmektedir.
d) Hepsi..
Hangi ihtimali öne çıkarırsanız çıkarın, hepsi üniversiteler adına utanç vericidir..
4 yıl önce 1064 oy alan bir rektör adayının, 384 oya düşmesinin haklı bir izahı olabilir mi?
366 oy alan bir rektörün, 4 yıl sonra oyunu 732’ye çıkarmasının makul yanı olabilir mi?
Oy kullananların tamamı bilim adamı olan üniversitelerden bahsediyoruz.. Oy dağılımının, 4 yıl içinde bu kadar farklı çıkmasının mantıklı bir izahı var mıdır, söyleyin!
Bilim diyorsunuz, öğretim üyesine baskı uyguluyorsunuz.
Bilim diyorsunuz, tasfiye yapıyorsunuz..
Bilim diyorsunuz, eşinize koltuk ayarlıyorsunuz..
Ayıptır beyabiler.. Ayıptır hanımablalar..
Saltanat kaldıralı 86 yıl oldu..
Cumhuriyet ilan edildi. Haberiniz yok mu sizin?
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT