Bilgi ve Erdem Topluluğu Kur’an’dan Dersler etkinliği devam ediyor
İnönü Üniversitesi Bilgi ve Erdem Topluluğu Prof. Dr. Abdurrahman Ateş'in sunumuyla Kur'an'dan Dersler adlı programın 5. Dersi Tahrim Suresinin 7. Ayetiyle başlayarak gerçekleştirildi.
Abdurrahman Ateş söze şu şekilde başladı:
"Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler.
Günah işlemek insanın tabii bir özelliğidir. Müttaki günah işlemeyen değil demektir. Müttaki günah işleyebilir ama işlediği günahın üstüne yatamaz. Peşinden hemen Allah'ı hatırlar. İşin farkına vardığı zaman telafisi için bir çözüme başvurur. Bunun adı istiğfardır. Müttaki bunu yapar. Müttaki istiğfar yapabilen kişidir. Müttakinin özelliği günahından rahatsız olacak, hiçbir şey olmamış gibi davranmayacak ve günahta ısrarcı olmayacak. Müttaki vasfını bütünleştiren şeylerdir. Bir günahın işlemesinden uzak durmak bir günaha yaklaşmamak kişinin iradesiyle, azmiyle olması gereken onu yapabilme gücü varken bunu yapması gereken bir davranıştır. Günah işlemek gençken daha caziptir. Yaşlılık döneminde insanlar genellikle günahtan uzak kalır. Bu erdem değildir. Asıl erdem günah işleme imkânı o güç varken günah işleme sıradanlaşıyor bir durumdayken o günahtan uzak kalmak erdemdir. Müslüman bir kadının tesettüre ilgili ölçüsü yaşına göre değişir. Yaşlandıkça örtü biraz daha islamileşir. Toplumdaki algı böyledir. Allah Teala tam tersini söylüyor. Genç ile yaşlının zinadan kaçınma fazileti aynı değildir. Tevbeyi kabul etmenin şartı günahın istendiğinin farkına varır varmaz yapıldığı zamandır. Belli bir zamana erteleme olmaz.
Ateş şöyle devam etti: Bir cehaletin kavramı hem Nisa suresi 17. ayette hem de Enam 54 ve Nahl 119'da vurgulanır. Hep bir cehalet kavramı geçer. Günahı pazarlıklı işleyemezsiniz. Böylesi bir günahın tövbesi olmaz. Dolayısıyla zaman geçmeden günahın farkına varılıp tövbe edilmesi önemlidir bu durumda günahın büyüklüğü küçüklüğü önemli değildir. Günah tövbe ilişkisinden Asrı Saadet'ten bir kaç örnek vermek isterim.
Ka'b bin Malik ve diğer üç arkadaşı samimi, peygamberin yanından ayrılmayan Bedir Savaşı'na katılan müminlerdir. Ama Tebük Seferi meşakkatli bir yolculuk ve Ka'b bin Malik ve arkadaşları bu sefere katılmamışlardır. Peygamber seferden döndükten sonra peygamberin yanına gelip gelmemeleri için bir mazeretleri olmadığını söylerler. Bu sefer onlara zor geldiğini söylerler. Peygamber ise herkesin onlarla konuşmasını yasaklar ve onlara uygulanan bu boykot 50 gün sürer Ka'b bin Malik hatalarını telafisi için tüm olanlara katlanır. Çünkü hatasını anlamıştır ve tövbesi için her şeyi yapar.
Bir başka örnekte ise; Zina yapan bir kimsenin onu kimsenin görmemesine, cezasının aşağı yukarı ne olduğunu bilmesine rağmen peygambere gelip anlatıyor; 'Ya Resulallah ben böyle bir günah işledim beni temizle', diye. Kendi içinde bir ukte kalıyor bir düğüm kalıyor. Günah ahlakı diye bir şey var Müslüman dediğin işlediği günahın farkına vardığında tövbe etmeden duramayandır.
Günah işlemenin 2 şekli vardır. Çoğunlukla modern dönemde bunları kullanırız;
1-Daha sonra tövbe etmeyi düşünerek o günahı bilinçli planlı yapmak tıpkı Yusuf'un kardeşleri gibi;
"Yûsuf'u öldürün veya onu bir yere atın ki babanız sadece size yönelsin. Ondan sonra (tövbe edip) salih kimseler olursunuz". (Yusuf -9)
2-İmkanlardan mahrum kalmaya neden olan yasakları yorumlayarak ve kendileri çözüm üreterek o günah işlemek tıpkı Yahudilerin cumartesi balık avlama yasakları olduğu gibi (Araf-163-166)
Modern zamanda işte böyle günah işleriz. İslam'ın günah ve tövbe ilişkisine bakış açısına dikkat etmeliyiz.
Ateş sözlerine şöyle devam etti: Kur'an'daki kelimelerin anlamlarını iyi bilmek lazım. Samimiyet anlamındaki نصوح Nasuh ifadesini sözlükte; elbisenin söküğünü dikmek, süzülmüş bal için kullanılır. "Din nasihattir ", hadisindeki nasihat ifadesi samimiyet anlamındadır. bu iki kavramdan yola çıktığımızda Nasuh tövbesini şöyle açıklarız söküğün dikilmesi gibi veya süzme bal gibi tövbe ettikten sonra günahın izinin görünmemesi günahın arındırılması demektir.
Tövbe işlenen günah için pişmanlık duymaktır sadece günahı terk edilmesi değildir .Günah işlenmesine engel olan bir durum nedeniyle günahını terk edilmesi tövbe değildir. Örneğin; iflas nedeniyle faizden vazgeçmek ,sağlık nedeniyle içkiden vazgeçmek gibi...
Ateş son olarak; Her günahın tövbesi aynı değildir işlenen günaha göre tövbenin şekli farklı olur. Günah mala yönelik ise tövbe sözlü olmaz. Günah sözlü ise tövbe mal, infak ile olmaz. Günah kul hakkına yönelik ise tövbe sadece Allah'a olmaz, diyerek sözlerine son verdi.
Haber: Gülcan Canpolat - Şilan Sarıkaya
HABERE YORUM KAT