‘Bilge Kral’ değil, ‘BİLGE MÜSLÜMAN Aliya’nın dünyasından..
Önce bir hatırlatma: Aliya İzzet Begoviç merhûm için başkaları ‘bilge kral’ yakıştırması yaptılar, çoğumuz da bunu matah bir şeymiş gibi tekrarlıyoruz. O,kral da değildi, bilge kralda. O bir ‘bilge müslüman’dı..
*
Medenî (!?) Batı dünyasının görmezlikten geldiği ve ‘sırf Müslüman oldukları için katledilenlerin sayısının 250 bine vardığı ’Bosna Faciası’nın en sembol facialarından ve 11 Temmuz 1995 günü yaşanan ‘Srebrenitsa Katliâmı’nın 22. yıldönümü dolayısiyle yapılan tören ve konuşmaları ekranlardan izlemeye çalıştım.
Üzerinden yıllar geçtikçe, Srebrenitsa Katliâmı’nın unutulmaya yüz tuttuğu yakınmalar da dillendirilmeye başlanmıştı.
Tabiatiyle, Bosna Faciası’nın sadece Srebrenitsa’yla anılmak istenmesi doğru değil.. Bosna Faciası bir bütün olarak anılmalı ve o korkunç cinayetlere yıllarca nasıl göz yumduğu, Batı dünyasının suratına devamlı çarpılmalıdır.
*
Unutmayalım ki, Fransa Başkanı F.Mitterand, o zaman, ‘Avrupa’nın ortasında bir İslam Cumhuriyeti’nin zuhûruna asla izin veremeyiz. Ben Elysee Sarayı’nda olduğum müddetçe, sırbların üzerine bir tek fransız mermisi bile sıkılmayacaktır’ diyordu, sıkılmadan..
BM. Güvenlik Konseyi’nce ‘Uluslararası Güvenli Bölge’ ilan edilen Srebrenitsa’da da, binlerce Müslüman, -artık güvenli bölgede oldukları gerekçesiyle- silahtan arındırılıp, sırb kaatil sürülerinin insafına bırakıldığında; Hollanda’lı komutan da, ‘Müslümanları kurtarmak için bir damla Hollandalı kanının bile akmasına râzı olamam’ diyor ve o gün, orada 8 bin küsur sivil ve silahsız insan, en alçakça ve vahşice bir katliâmın pençesine terkediliyordu.
*
Aradan yıllar geçti. Bosna Faciası, düşmanlık duygularının gelecek nesillere aktarılmaması için, BM Yüksek Komiseri’nin dayatmasıyla tarih kitaplarına konulmadı.
Ama, başkalarına uygulanan soykırımlar veya soykırım iddiaları üzerine diplomasi bile oluşturulmaya devam edilir.
*
Geçen gün, İnkılab Yayınları’nın hâdimi Hasan Güneş’le birlikte ve Bosna Mes’elesi’nin cansiperâne takibçilerinden ve eski m.vekili Hüseyin Kansu‘nun bürosuna uğradık, sohbet ettik. Huseyin Bey, merhûm Ali İzzet Begoviç’in de içinde yetiştiği ‘Genç Müslümanlar’ hareketiyle ilgili ve o mücadelenin seçkin simâlarından merhûm Ömer Behmen tarafından yazılmış bir kitap verdi. Okunmalı..
*
Bosna, sadece Srebrenitsa ve sadece 1992-95 arasında yaşanan trajedi değil.. Onlar, 1947’lerden o ölüm-kalım savaşına uzanan yarım asırlık bir çetin mücadelenin bir merhalesi..
O kitaptan bir sahne.. Genç Müslümanlar tutuklanıyorlar. ‘Büyük önder Tito’ya bağlılık marşları ve yeminleri’ zorla söyletiliyor. Aliya, en başta, elleri ve gözleri bağlı olarak günlerce ayakta tutulmalar ve korkunç işkenceler. Ve yıllarca hapis ve zindanlar, idâmlar, ölümler.. Yine de,-birkaç kişi hariç- çözülen, sır veren kimse yok..
*
Merhûm Aliya, ‘Ben bu kadarını kurtarabildim Bosna’nın.. Gelecek nesiller de daha fazlasını kurtarsın..’ diye ağlayarak imzalamıştı USA dayatması DaytonAndlaşması’nı..
Bosna’nın bütün şehidlerini rahmetle ve mazlum ve kahramanlarını da saygıyla anarak..
*
NOT: Göç İdaresi Gen. Md.lüğü’nün dikkatine:
Bu sütunda,‘Türkistanlı kardeşlerle bir iftar sofrası’nın anlatıldığı bir yazıya, Genel Md.lüğünüzce gönderilen cevabî açıklamada iddiaların gerçekdışı olduğunu ve kanunsuz bir işlem yapılmasının sözkonusu olmadığını bildirmiş ve o açıklamaya da bu sütunda 14 Haziran günü yer verilmişti.
‘Türkistander Başkanı Burhan Kavuncu’nun verdiği şu bilgilere ne dersiniz acaba:
KholnazarSoltani isimli Tacikistan vatandaşı:
04.02.2017: Pendik'te göz altına alındı.
08.02.2017: İst. Göç İdaresi sınırdışı kararı verdi.
16.02.2017: Gİ.sınırdışı kararını tebliğ etti.
23.02.2017: İst. İdare Mahkemesi'ne dava açıldı.
27.02.2017: İst.Gİ'ne, (yurtdışı etme işleminin durdurulması için dava açıldığının bildirildiği bir) başvuru.
04.03.2017: İzmir Gİ'ne de (aynı sebeple) başvuru.
01.04.2017: Tacikistan'a zorla gönderildi.
07.04.2017: Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.
*
Yani, idâmdan sonraki af gibi bir durum..
YAZIYA YORUM KAT