'Biat tarikatı' CHP'ye elma şekeri
CHP'nin çiçeği burnunda yönetim kurulu üyesi, bilim kadını Binnaz Toprak, gözlem yapacak kadar ne zaman bulunmuşsa, taşrada halkın artık "İslâmî gerçek öğreti"yi yaşayan ailelerin kalmadığından şikâyet ettiği iddiasında. Belli ki kendine ait bir "İslâmî gerçek öğreti" var ve bu öğretiyi yaşayanlar dediği de, aslında tek parti dönemi eşrafı.
Binnaz Toprak, kendisinden olmayanları biat kültürüne bağlı olmakla suçlayıp duran CHP gerçeğini sergiliyor aslında. İslâmî terminolojide biat, "alışveriş" demektir ve bir mukaveledir. Din'i tayin buyuran Cenab-ı Allah (cc), onu tebliğ eden de peygamberdir. Din'in muhtevasını tayin, kişilere sorulmaz. Fakat onu kabûl edip etmemede kimse zorlanmaz. Devlet olmayı ve bunun gereklerini kabûl edip etmeme konusunda ve ettikten sonra bilhassa malı ve canı ortaya koymayı gerektiren hallerde de mü'minlerin rızasına müracaat manâsında biat müessesesi devreye girer. Bundandır ki Peygamber Efendimiz (sas), Medine'ye hicret etmeden önce, Medine'de de savaş gibi malı ve canı ortaya koymayı gerektiren durumlarda biat almış, yani halkın görüş ve rızasına başvurmuş, kimseyi savaşlara çıkmaya bile zorlamamış, Müslüman olarak Medine'ye gelen kadınlarla da bizzat Kur'an'ın emriyle "Medine vatandaşlığı" mukavelesi yapmıştır.
Kısaca İslâm, özellikle devlet olmada ve devlet idaresinde halkın hür rızasını esas alır. Oysa CHP'ye hakim olan "biat" kültürü ise, tamamen baskıdır, zorlamadır; "hakimiyeti kuvvetle, kudretle, zorla, gerektiğinde kafa keserek" almadır; bizzat CHP'nin "altın çağ" dönemi ideologlarının itirafıyla faşizmdir, totalitarizmdir. Falih Rıfkı, "Türk yığınlarının terbiyesi için Moskova'nın yığın terbiyesi metotları, devletçi Türk iktisatçılığı için Faşizm'in korporasyon metotları benimsenmelidir." diye yazar. Hamdullah Suphi, "Biz Faşist milliyetperverliğin galeyanında hem mazimizi hem istikbalimizi görüyoruz." der. Cumhuriyet gazetesi, hem de başyazıda, "Modern devlet, tam sözü ile hakim bir müessesedir. İçilen suya, oturulan yere, tavanın yüksekliğine, pencerenin genişliğine, hülasa her şeye karışır. Modern devlet, zaten her şeye karışmak için kurulmuştur." diyerek, CHP'yi ve CHP ideolojisini tarif eder. Torba liste de zaten tam CHP'ye yakışandır. Çünkü CHP'de milletvekillerini bile merkezden tayin etme alışkanlığı vardır. Halkı ve yönelişlerini kontrol etmek için muhalefeti bile CHP tayin eder. Buna rağmen, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Fırka, hattâ Demokrat Parti örneklerinde yaşandığı üzere, muvazaalı bir muhalefete bile katlanamaz. CHP'de demokrasi olduğu için çok ses çıktığını söyleyenler, aslında o seslerin muhalefete katlanamama ve menfaat paylaşma kavgası sesleri olduğunu bilmezden geliyorlar. Yoksa, Deniz Baykal'ın da itiraf ettiği gibi, CHP'de asıl hakim olan el veya eller operasyona başladığı anda bütün CHP anında saf da değiştirir, lider de değiştirir, fikir de değiştirir.
Şu son 8-9 aydır yaşanan skandallara bakmaz mısınız? Çirkin bir kasetle parti başkanına darbe yapılıyor; devrilen liderin kapısında gece ağlayanlar, sabahleyin derhal karşı tarafa geçiveriyor; devrilen lidere sadakat sözü verenler, ânında en tepedeki yerlerini alıveriyorlar. Yine olmuyor, bir darbe daha gerekiyor ve yine bütün CHP, yeni duruma derhal uyum sağlayıveriyor.
Aslında CHP, 1936'da Moiz Kohen'in rehberliğinde, Recep Peker'in sekreterliğinde tüzüğüne ilave edilen 35, 36 ve 37. maddelerle resmen devletin kendisi haline geldiği, partinin illerdeki başkanlarının illerin valileri olduğu, milletvekillerinin merkezden tayin edildiği günleri özlüyor ve arıyor. Ama bu günler geride kaldığı için CHP'nin de, bütün CHP medyasının da, bir elma şekerine, yani arada bir hem parti, hem lider güzellemesiyle ümit tazelemeye ihtiyacı var. CHP'ye ve CHP medyasına küçük bir tavsiyem olsun: Arada bir kurultay yapsınlar; yoksa hiçbir bir meselede fikir sahibi görünmeyen Kılıçdaroğlu ve CHP güzellemesi yapıp, ümit tazeleme imkânları olmayacak.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT