Beyazlar içindeki Titvan şehri...
Adem Özköse, Fas seyahatinden notlar aktarmaya devam ediyor.
Güzelim Şafşavan şehrinden ayrılmak hiç kolay olmasa da bir taksiye atlayıp Titvan’a doğru yol almaya başladım. Birbiri ardına ziyaret ettiğim Fas’daki kadim şehirleri İslam’ın yeryüzünü güzelleştirmek için ne büyük bir imkân olduğunu bir kez daha keşfetmemi sağlıyordu. Amerikalı meşhur mimar ve yazar Lynch, modern Batı şehirleri için; “Her yer aynı gibi ve bence oldukça sıradan. Sokaklarda dolaştığımda her yer aynı gözüküyor gözüme. Newark Bulvarı, Jackson Bulvarı, Bergen Bulvarı… Bazen hangisini kullanacağınıza karar veremiyorsunuz, hepsi neredeyse aynı çünkü…” diyor. Fakat kadim İslam şehirleri öyle mi? Asla… Coğrafya ve kültüre göre her biri kendi içinde birçok farklılığı barındırıyor. Kadim İslam şehirleri insanın içine ferahlık ve aydınlık ekerken bu şehirlerde mimari adeta hayatı anlamlandıran, insanı tamamlayan ruhtan, imandan bir parçaya dönüşür. Belki de bundan dolayı içinde yaşadığımız yüzyılın en büyük İslam şehri düşünürlerinden Turgut Cansever; “ Şehir ahlakın, sanatın, felsefe ve dini düşüncenin geliştiği çevre olarak insanın bu dünyadaki vazifesini, en üst düzeyde varlığın anlamını tamamladığı ortamdır. Bu idrak şehir biçiminin oluşmasını da sağlar ve insanın en üst gelişme düzeyine ulaşmasının temeli olur.” diyor. Ben de Şafşavan ile Titvan arasında yol alırken bir taraftan etrafı seyrediyor diğer taraftan da Batı şehirleri ile kadim İslam şehirleri arasındaki farklılıkları düşünüyordum.