Beyazıt’ta 28 Şubat Darbesi Protestosu (FOTO-VİDEO)
28 Şubat Darbesi’nin 15. yılında İstanbul Üniversitesi önünde Özgür-Der tarafından bir eylem düzenlendi.
Özgür-Der, İstanbul Üniversitesi Merkez Kampus önünde 15. yılına giren 28 Şubat darbesini ve darbecileri protesto etti. Eylemde darbecilerin yargılanması ve darbe dönemi uygulamalarının bir an önce kaldırılması için hükümete harekete geçmeleri çağrısında bulundu.
“28 Şubat Zorbalığının Hesabı Sorulacak!”, “28 Şubat Darbecileri Yargılansın!” yazılı pankartların açıldığı eylemi Güney Uzun yönetirken Özgür-Der Yönetim Kurulu üyesi Hülya Şekerci, Profesör Ahmet Ağırakça ve Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay da bir konuşma yaptılar.
Eylemde söz alan Hülya Şekerci 28 Şubat sürecinde yaşananlara dikkat çekerek; “Bundan 15 yıl önce Hürriyetin attığı ‘Topyekün Savaş’ bu darbe sürecini en iyi anlatan ifadelerden birisidir. 28 Şubat’ın İslami kimliğimize, inançlarımıza ve yaşam tarzımıza yönelik bir girişim olduğunu” vurguladı. “Bu süreçte Kur’an kurslarının kapatılması, başörtü yasağı ve her alandaki baskıların sindirmenin birer ifadesi olduğunu, zulmün üzerimize üzerimize doğru geldiği günler olduğunu” söyledi. Şekerci; “Bizler o dönemde de buradaydık ve MGK bizi yıldıramaz demiştik. O dönemden bu güne aynı dirençliği gösterdik kimilerimiz yıldı, pes etti ama biz aynı dik duruşluluğu göstermeye devam ettik. Çoğu zaman ciğerlerimize biber gazını çektik bazı arkadaşlarımız Bursa’da polisten kaçarken kamyon altında kaldı ama yine zulme karşı sesimizi yükseltmeye devam ettik.Bu sözlerin ardından bu sürecin yaşanmasına neden olan darbeci şeflerin ve darbe sevdalılarının yargılanması gerektiğini” belirtikten sonra,“Biz artık çocuklarımızın ne zaman darbe gelecek demelerini istemiyoruz!”sözüyle sözlerini bitirdi.
Ardından sözü alan ve darbeye karşı çıktığı için ve hocalık yaptığı İstanbul Üniversitesi’nden atılan Ahmet Ağırakça“Bu dönemin sorumlusunun o günün cumhurbaşkanı, yöneticiler, hükümetinin olduğunu bunlarla birlikte tüm sorumluların yargılanması gerektiğini ve savcıların harekete geçmek için neyi beklediklerini vurguladı. “O dönemde generallerin YÖK’e ve üniversitelere hâkim olduğunu, üniversiteye gittiğinde 2 tane askerin dosyasını incelerken rast geldiği.” örneğiyle aktardı.“Son olarak 28 Şubat’ın hesabını cuntacılardan sormazsak tarih bizden soracak ve davaya müdahil olmalıyız!” vurgularıyla sözlerine son verdi.
Son olarak Kenan Alpay “Bu gün burada yaptığımız şeyin bir suç duyusu olduğunu ve savcıların burada gerçekleşen açık suç duyura sessiz kalmalarının kabul edilemeyeceğini!” söyledi. Daha sonra şu vurgularda bulundu: “Bu süreç sel gider kum kalırın bir ifadesidir, onlar yolcuydu biz ise hancıyız. Biz sadece darbeci generallerin paşaların değil o döneme yaltaklık eden TÜSİAD, TÜRK-İŞ, DİSK, TİSK, Doğan Grubu ve Sabah Grubunun da yargılanmasını istiyoruz vurguları ardından sözlerine son verdi.”
Eylem sırasında “12 Eylül’den 28 Şubat’a, Darbeciler Yargılansın!”, “Darbeci Şefler Yargılansın!”, “28 Şubat – ORGenekon”, “Darbeciler Yargılansın, Bataklık Kurutulsun!” yazılı dövizlerin taşındığı eylemde “Cunta Halka Hesap Verecek!”, “Darbeciler Yargılansın, Gaspedilen Haklar Geri Verilsin!”, “Darbeciler Silivriye!”, “Cunta Halka Hesap Verecek!”, “Paşaların Tankı Susturamaz Halkı!”, “Başörtüye Şartsız Her Alanda Özgürlük!”, “Direniş, Adalet, Özgürlük!”, “Müslüman Zulme Boyun Eğmez!” sloganları atıldı.
Haksöz Haber
Fotoğraf: Büşra Bulut
Basın Açıklamasının Tam Metni:
28 ŞUBAT ZORBALIĞININ SORUMLULARINDAN HESAP SORULSUN!
DAYATMACI UYGULAMALARA SON VERİLSİN!
28 Şubat 2012
Tankın, tehdidin halk iradesinin yerine geçtiği; baskı, yasak ve iftiralarla resmi ideolojiye muhalif kesimlerin sindirilmeye çalışıldığı; yargının militarizmin kılıcına dönüştürüldüğü; üniversitenin kışlaya çevrildiği; medyanın tetikçi kılındığı bir dönemin, 28 Şubat adı verilen kirli, karanlık dayatmanın yıldönümündeyiz. Tam 15 yıl geçmesine rağmen, 28 Şubat karanlığının tüm boyutlarıyla aydınlandığını ve sorumlularından hesap sorulduğunu söylemek maalesef mümkün olmamıştır.
Ülkeyi bin yıl sürecek bir karanlığa mahkum etmek isteyen despotik zihniyetin temsilcileri halktan yedikleri tokatla tarihin çöplüğüne atılmış haldeler ama yol açtıkları kirliliğin kalıntıları hala bir biçimde hayatımızı etkilemeye, önümüze türlü engeller çıkartmaya, mağdurlar üretmeye devam ediyor. Yüksek öğrenim alanındaki kısmi rahatlamaya rağmen, gerek eğitim hayatının farklı aşamalarında, gerekse de çalışma alanında başörtüsü yasağı adı verilen zulüm sürmekte. 28 Şubat sürecinde ivme kazandırılan dayatmacı uygulamalar bugün de halkın inşa ettirdiği cami ve mescitlere el konmasıyla, eğitim alanında hak gasplarıyla ve daha pek çok zorbalık uygulamasıyla sürdürülmekte.
Ergenekon-Balyoz ve benzeri davalar çerçevesinde açığa çıkan belge ve ifşaatlar28 Şubat zorbalığının cuntalara nasıl da güç verdiğini, ilham kaynağı oluşturduğunu ortaya koymuştur. Sadece bu olgu dahi 28 Şubat sürecinin sorumlularından ve uygulayıcılarındanişledikleri suçların, kirli ilişkilerinin hesabının bir an önce sorulması gerektiğini ortaya koymaktadır. Gerek farklı isimler ve planlar doğrultusunda ortaya çıkan darbeci çete tehdidinin tam manada savuşturulması, gerekse de darbe özlemecilerininyarınlara ilişkin tüm karanlık hesaplarının püskürtülmesi için 28 Şubat sürecinin aktörlerinin mutlaka üzerlerine gidilmesi ve darbeci yapılanma içinde yer almış zevattan çeteci faaliyetlerinin hesabının sorulması şarttır.
Biliyoruz ki, darbecilik Kemalist modernleşme projesini zorbaca yöntemlerle halka dayatmaya çalışan otoriter bürokratik zihniyetin iflah olmaz bir hastalığıdır. İstiklal Mahkemeleriyle başlayıp 27 Mayıs’la, 12 Mart’la, 12 Eylül’le devam eden ve Balyoz’la, Kafes’le ve daha bir dizi zorbalıkla bugünlere taşınmaya çalışılan kirli bir militarist gelenekle karşı karşıyayız. 28 Şubat işte bu kirli ve karanlık zincirin paslı bir halkasıdır.
Adalet için, gelecek nesillerin daha sağlıklı bir ülkede büyümelerinin sağlanması için bu kirli, paslı zinciri bir an önce kırıp atmak şarttır. Bu doğrultuda halen savcılıklarca yürütülen soruşturmaları olumlu bir gelişme olarak görüyor; başta 28 Şubat dayatmasının planlayıcısı askeri şefler ve siyasi işbirlikçileri olmak üzere, bu sürecin tüm sorumluları hakkında yürütülen soruşturmaların vakit geçirilmeksizin yargılamaya dönüştürülmesini talep ediyoruz.
Yine, 28 Şubat zorbalığının simgesine dönüşen başörtüsü yasağının çoktan tarihin çöplüğüne atılması vaktinin geldiğini hatırlatıyor ve başörtüsünün sadece yüksek öğretimde değil, eğitimin bütün kademelerinde, çalışma hayatında, kısacası her yerde şartsız, sınırsız serbest bırakılmasını istiyoruz.
Bu bağlamda kesintisiz eğitim adı altında süregelen uygulamanın tartışmaya açılmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirmekle birlikte, eğitim hayatına başörtülü bir şekilde devam etmek isteyen kızlarımızın açık öğretime yönlendirilmesini bir seçenek değil, dayatma olarak gördüğümüzün altını çiziyor ve bu yöndeki bir düzenlemeyi kabul etmeyeceğimizi ilan ediyoruz!
Özgür-Der
HABERE YORUM KAT