1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. “Benim adım Mahmud Halil ve ben siyasi bir mahkûmum”
“Benim adım Mahmud Halil ve ben siyasi bir mahkûmum”

“Benim adım Mahmud Halil ve ben siyasi bir mahkûmum”

Mahmud Halil: Gözaltına alınmam, öğrenci hareketinin kamuoyunu Filistin'in özgürlüğü yönünde değiştirmedeki gücünün bir kanıtıdır.

23 Mart 2025 Pazar 20:53A+A-

Mahmud Halil’in electronicintifada’da yayınlanan mektubunu Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.

 

Editör Notu: Columbia Üniversitesi mezunu ve öğrenci lideri Mahmud Halil'in bu mesajı 18 Mart 2025 tarihinde Anayasal Haklar Merkezi (CCR) tarafından “Louisiana'daki Filistinli bir siyasi mahkûmun ICE gözaltısından telefonla yazdırdığı mektup” başlığıyla yayınlanmıştır. Halil, 8 Mart'ta New York'ta yaşadığı üniversiteye ait apartmanda ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajanları tarafından gözaltına alındı. CCR, Halil'in davasıyla ilgili güncellemeleri sağlayan özel bir sayfa tutmaktadır.

Benim adım Mahmud Halil ve ben siyasi bir mahkûmum. Size Louisiana'daki bir gözaltı merkezinden yazıyorum; burada soğuk sabahlara uyanıyor ve yasaların korumasından mahrum bırakılan pek çok insana karşı sessiz sedasız yapılan haksızlıklara tanıklık ederek uzun günler geçiriyorum.

Kimin haklara sahip olmaya hakkı var? Buradaki hücrelere doldurulmuş insanların olmadığı kesin. Bir yıldır özgürlüğünden mahrum bırakılan, hukuki durumu belirsizlik içinde olan ve ailesi bir okyanus ötede olan Senegalli adam değil. Tanıştığım 21 yaşındaki tutuklu da değil, 9 yaşında bu ülkeye ayak basmış ama duruşma bile yapılmadan sınır dışı edilmiş.

Adalet, bu ülkenin göçmenlik tesislerinin sınırlarından kaçıyor. 8 Mart'ta, arama izni vermeyi reddeden DHS [İç Güvenlik Bakanlığı] ajanları tarafından kaçırıldım ve akşam yemeğinden döndüğümüz sırada eşime ve bana saldırdılar. Şimdiye kadar o gecenin görüntüleri kamuoyuna açıklanmıştır. Ne olduğunu anlayamadan, ajanlar beni kelepçeleyip plakasız bir arabaya zorla bindirdiler. O anda tek endişem eşim Nur'un güvenliğiydi. Onun da götürülüp götürülmeyeceği konusunda hiçbir fikrim yoktu, zira ajanlar yanımdan ayrılmadığı için onu tutuklamakla tehdit etmişlerdi. DHS saatlerce bana hiçbir şey söylemedi - tutuklanma nedenimi ya da derhal sınır dışı edilip edilmeyeceğimi bilmiyordum. 26 Federal Plaza'da soğuk zeminde uyudum. Sabahın erken saatlerinde ajanlar beni Elizabeth, New Jersey'deki başka bir tesise naklettiler. Orada da yerde uyudum ve talebime rağmen battaniye verilmedi.

Tutuklanmam, özgür bir Filistin'i ve pazartesi gecesi tüm şiddetiyle yeniden başlayan Gazze'deki soykırımın sona ermesini savunurken ifade özgürlüğü hakkımı kullanmamın doğrudan bir sonucuydu. Ocak ayındaki ateşkesin bozulmasıyla birlikte, Gazze'deki ebeveynler bir kez daha çok küçük kefenleri kucaklıyor ve aileler bombalar karşısında açlık ve yerinden edilmeyi tartmak zorunda kalıyor. Onların tam özgürlüğü için mücadeleye devam etmek bizim ahlaki zorunluluğumuzdur.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında, 1948 Nekbe'sinden bu yana topraklarından koparılmış bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Gençliğimi anavatanımdan uzakta ama ona yakın bir yerde geçirdim. Ancak Filistinli olmak sınırları aşan bir deneyim. İçinde bulunduğum koşulların İsrail'in Filistinlilerin haklarını ellerinden almak için kullandığı idari gözaltı -yargılama ve suçlama olmaksızın hapsetme- yöntemiyle benzerlikler taşıdığını görüyorum. Seyahatten evine dönerken İsrail tarafından suçlama ve yargılama olmaksızın hapsedilen arkadaşımız Ömer Hatib'i düşünüyorum. Gazze'deki hastane müdürü ve çocuk doktoru Dr. Hüssam Ebu Safiye'yi düşünüyorum. 27 Aralık'ta İsrail ordusu tarafından esir alındı ve bugün İsrail işkence kampında tutuluyor. Filistinliler için yargı süreci olmaksızın hapsedilmek olağan bir durum.

Her zaman görevimin sadece kendimi zalimden kurtarmak değil, aynı zamanda beni ezenleri de nefret ve korkularından kurtarmak olduğuna inandım. Haksız tutukluluğum, ABD'nin İsrail'e Filistinlileri öldürmesi için silah sağlamaya devam ettiği ve uluslararası müdahaleyi engellediği son 16 ayda hem Biden hem de Trump yönetimlerinin sergilediği Filistin karşıtı ırkçılığın bir göstergesidir. On yıllardır Filistin karşıtı ırkçılık, Filistinlileri, Arap Amerikalıları ve diğer toplulukları şiddetle bastırmak için kullanılan ABD yasalarını ve uygulamalarını genişletme çabalarını yönlendirmiştir. İşte tam da bu nedenle hedef alınıyorum.

Ben eşimin ve çocuğumun geleceğini belirleyecek hukuki kararları beklerken, hedef gösterilmemi sağlayanlar Columbia Üniversitesi'nde rahatça oturmaya devam ediyor. Başkanlar [Minouche] Shafik, [Katrina] Armstrong ve Dekan Yarhi-Milo, Filistin yanlısı öğrencileri keyfi olarak disipline vererek ve ırkçılık ve dezenformasyona dayalı viral doxing (bir kişinin özel bilgilerinin izinsiz bir şekilde ifşa edilmesi) kampanyalarının kontrolsüz kalmasına izin vererek ABD hükümetinin beni hedef almasına zemin hazırladılar.

Columbia beni aktivizmim nedeniyle hedef aldı, yasal süreci atlamak ve İsrail'i eleştiren öğrencileri susturmak için yeni bir otoriter disiplin ofisi kurdu. Columbia, öğrenci kayıtlarını Kongre'ye açıklayarak ve Trump yönetiminin son tehditlerine boyun eğerek federal baskıya teslim oldu. Benim tutuklanmam, en az 22 Columbia öğrencisinin okuldan atılması ya da uzaklaştırılması -bazılarının mezuniyetlerine haftalar kala lisans diplomalarının ellerinden alınması- ve SWC [Columbia Öğrenci İşçileri] başkanı Grant Miner'in sözleşme görüşmeleri arifesinde okuldan atılması bunun açık örnekleridir.

Gözaltına alınmam, öğrenci hareketinin kamuoyunu Filistin'in özgürlüğü yönünde değiştirmedeki gücünün bir kanıtıdır. Öğrenciler uzun zamandır değişimin ön saflarında yer alıyor: Vietnam Savaşı'na karşı mücadeleye öncülük ettiler, sivil haklar hareketinin ön saflarında yer aldılar ve Güney Afrika'da apartheid'a karşı mücadeleyi yönlendirdiler. Bugün de, kamuoyu henüz tam olarak kavrayamamış olsa da, bizi hakikat ve adalete yönlendirenler öğrencilerdir.

Trump yönetimi, muhalefeti bastırmaya yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olarak beni hedef alıyor. Vize sahipleri, yeşil kart taşıyıcıları ve vatandaşlar, siyasi inançları nedeniyle hedef alınacaktır. Önümüzdeki haftalarda öğrenciler, savunucular ve seçilmiş yetkililer Filistin için protesto hakkını savunmak üzere bir araya gelmelidir. Söz konusu olan sadece bizim sesimiz değil, herkesin temel sivil özgürlükleridir.

Bu anın benim bireysel koşullarımın ötesinde olduğunu bilerek, yine de ilk çocuğumun doğumuna tanıklık etmek için özgür olmayı umuyorum.

HABERE YORUM KAT