"Beni bu ülkenin hazineleri üzerinde bir yönetici kıl. Çünkü ben iyi bir koruyucuyum"
Yusuf dedi ki: "Beni bu ülkenin hazineleri üzerinde bir yönetici kıl. Çünkü ben iyi bir koruyucuyum, yönetim işlerini de bilenim.”
“(Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) kıl. Çünkü ben, (bunları iyi) bir koruyucuyum, (yönetim işlerini de) bilenim." (Yusuf-55)
O zaman yeryüzünün hazinelerini bana bırak. Şu devleti, şu yönetimi bana bırak. Muhakkak ki ben çok iyi bir muhafızım. Ben Allah’ın mülkünde Allah’ın istediği bir hayatı, Allah’ın istediği bir yönetimi gerçekleştirmede becerikli ve emin birisiyim. Ben Rabbimin bana verdiği vahiy bilgisiyle bu işin üstesinden en güzel bir şekilde gelmeyi becerebilirim. Artık sen bu ülkenin yönetimini bana bırak. Bırak ki şu size haber verdiğim kıtlık senelerinde de, ondan önceki bolluk senelerinde de basiretle, vahiyle ülkeyi yöneteyim, insanlara adâleti, özgürlüğü göstereyim. Rivâyetler gösteriyor ki o hükümdar iyi bir Müslüman olup yönetimini, tacını, tahtını tümüyle Yusuf (a.s)’a devretti. Çünkü baktılar gördüler ki Allah bilgisine sahip olan, geçmişiyle dürüstlüğünü, bilginliğini ortaya koymuş olan Yusuf’tan başka bu işe lâyık kimse yoktur. Ülke kaynaklarını Onun kadar güzel koruyacak, Onun kadar âdil davranacak yoktur.
Evet kimileri Yusuf (a.s)’ın hükümdardan sanki bir hazine müsteşarlığı veya maliye bakanlığı istediğini iddia etmeye çalışmışlardır. Sanki bir peygamberi bir küfür sisteminin yedek parçası yapmaya çalışanlar olmuştur. Kendi durumlarına delil çıkarmaya çalışanlar böyle anlamışlar. Halbuki bir peygamberin böyle bir göreve talip olması düşünülemez. Halbuki ilerde gelecek 72. âyette kendisine melik diyecek Rabbimiz. Yine 100. âyette de arşından, tahtından, o tahta oturduğundan söz edilecek. Böylece Biz Yusuf’a iktidar verdik, artık ülkenin her tarafında dilediği gibi tasarruf hakkına sahip kıldık buyuracak Rabbimiz. Değilse bir peygamberin nefesini, gücünü, Allah bilgisini bir Kâfir devletin güçlenmesine harcaması kesinlikle düşünülemez. Çünkü Yusuf (a.s) sûrenin önceki âyetlerinde geçti. Hapisteyken hâkimiyet sadece Allah’ın dememiş miydi? Hapisteyken farklı, çıkınca farklı davranan bir kimse peygamber olabilir miydi? Bu bir peygambere yapılabilecek en büyük bir iftiradır.
BASAİRUL KUR’AN
Hz. Yusuf'un (a.s) ülkedeki tüm iktidarın kendisine teslimi için yaptığı teklifin hedefi neydi? Hizmetlerini kafir bir devletin kanunlarına güç katmak için mi gerçekleştirdi? Yoksa elinde bulundurduğu hükümetin güçleriyle İslam'ın kültürel, ahlaki ve siyasi sistemlerini mi tesis etmek niyetindeydi? Bu sorulara en iyi cevap Allame Zemahşeri'nin Keşşaf tefsirinde 55. ayete getirdiği yorumda verilmiştir. Şöyle diyor: "Yusuf Aleyhisselam ülkenin kaynaklarını benim tasarrufuma verin şeklindeki teklifinde bulunduğu zaman niyeti Allah'ın hükümlerini yürürlükte kılmak, hak ve adaleti tesis etmek ve tüm rasüller gibi görevini icra etmek üzere iktidar fırsatı kollamaktı. Yoksa tahta geçmeyi, saltanat sevdası için yahut dünyevi arzularını ve hırslarını tatmin için istememişti. Böylece bir talepte bulundu; çünkü bu işi icra edebilecek bir başkasının bulunmadığını gayet iyi biliyordu."
Yusuf kıssası bize öyle bir hisse vermede ki, tek bir müslümanın bile yalnız başına, İslami safvetiyle imanı, aklı ve hikmetiyle tüm bir ülkede İslami bir inkılab oluşturabileceğini; gerçek bir müminin, ahlaki seciyesini gerektiği gibi kullanarak, bütün bir ülkeyi ordusuz, cephanesiz ve donanmasız fethedebileceğini öğretmektedir.
TEFHİMUL KURAN
HABERE YORUM KAT