“Ben o p...k’le aynı örgütte miyim?” sorusu!
“Ben o p...k’le aynı örgütte miyim” diye haykırası gelmiş Kemal Gürüz’ün.. “P..K” dediği de Yalçın Küçük!
Adamın bir şeye yandığı yok, niye o “p...k” ile aynı örgütte gösteriliyormuş, ona hayret ediyor!
Daha doğrusu, “Hayret ediyor” görünüyor!
Oysa kendisi de, aynı örgütte daha başka ne “...”lerle birlikte olduğunu çok iyi biliyor!
Biliyor da, numara yapıyor!
Ergenekon’un temeli “numara/aldatmaca” çünkü!
Defalarca yazdık, ülkücü Abdullah Çatlı ile, solcu polis derneğinin kurucusu, aynı zamanda alevi emniyet müdürü olarak tanınan Hüseyin Kocadağ’ın aynı arabada ne işi vardı?
Aynı arabada ölmemiş olsalardı, sorulduğunda eminim Abdullah Çatlı da şöyle diyecekti: “Ben o solcu ... müdür ile aynı örgütte miyim?”
Böyle sorarak, örgüt şifrelerinin çözülmesini engelleyecekti!..
Kemal Bey “p....k” ile aynı örgütte olduğuna hayret ettiğine (aslında etmiyor da, öyle görünüyor) göre, ben kendisinin hayretlerini biraz daha kabartayım..
Birkaç bilgi vereyim.
Dünkü gazetelerde bazı Ergenekon avukatı yazarlar tekrarladığı için, dünkü yazımda belirttiğim “Sabih Kanadoğlu-İbrahim Şahin” ilişkisini bir daha hatırlatayım.. Sabih Kanadoğlu, İbrahim Şahin’in cezasının onanmasını istedi ama, aslında bu onama isteği ile, onu 25 yıl daha fazla ceza almaktan kurtardı.. Olaya bir de böyle bakmalısınız!
Birkaç bilgi daha vereyim..
İbrahim Şahin, o malum davada kim ile birlikte mahkûm oldu?
Korkut Eken ile..
Korkut Eken kim?
Susurluk davasına bakan 8. Ceza Dairesi Üyesi Yusuf Kenan Doğan’ın dünürü..
Peki Yusuf Kenan Doğan’ın başka özelliği var mı?
Var; 2002 seçimlerinde, CHP Malatya Milletvekili Adayı olan bir dede!
Eken’in dünürü Doğan’ı, siz de hatırlamış olmalısınız.. Necmeddin Erbakan ve Tayyip Erdoğan’ın, 312/2’den mahkûm oldukları davada, Yargıtay kararına imza atan bir hakim.. O mahkûmiyet sebebi ile, Necmeddin Erbakan 2002 seçimlerine giremedi.. Yine Tayyip Erdoğan’ın, 2002’de milletvekili seçimine girmesi önlenirken, Kenan Doğan’ın imzası olan Yargıtay kararı önemli rol oynadı..
Bir yanda Susurlukçular var. Bir yanda onların davalarına bakan dünür hakimler.
Bir yanda Susurlukçuların engellemek istedikleri siyasetçiler var... Diğer yanda, o siyasetçileri, yargı yetkisini istismar ederek devre dışı bırakan dünür hakimler!
Bitti mi ilginç birliktelikler?
Hiç biter mi?! Yerimiz biter, bu derin birliktelikler bitmez..
Bir bilgi daha size..
İbrahim Şahin’i mahkûm eden İstanbul 6 DGM’nin başkanı kimdi? Metin Çetinbaş.
Metin Bey şimdi ne yapar?
Ergenekon davası sanıklarından Kemal Alemdaroğlu’nun avukatlığını yapar.
Dün Susurluk’u mahkûm etti (etti göründü).. Bugün Ergenekon’u savunuyor!
Bugüne kadar gözlerden kaçırılan bir ilginç bilgi daha vereyim.
Susurluk olayının en önemli ikinci davası olan Topal cinayetinde, yargılamayı yapan hakim kim?
Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İskender Tepebaşılı!
İskender Bey kim?
Cumhuriyet gazetesinde, Ergenekon sanığı İlhan Selçuk vasıtası ile ikinci sayfada yazıları yayınlanan bir hakim!
Peki Cumhuriyet’te yazıları yayınladığına göre, Susurluk’a karşı çıkıyor olması gereken bu hakim, Topal cinayetinden yargılanan, o meşhur üç özel timci polise, ne ceza verdi?
Beraat!
Kafanız hepten karıştı değil mi?
Kemal Gürüz Bey de, kafanız karışsın diye “Ben o p...kle aynı örgütte miyim?” diye soruyordu zaten..
Ergenekoncu gazeteciler de, “Bu kişi, o kişi ile hiç birlikte olabilir mi” diye sorduklarında, hep aynı amacı gözetiyorlar: “Kafaları karıştırmak!”
Mahkûm eden hakim, sanığın avukatı oluyorsa.. Hakim, sanık ile dünür oluyorsa.. Ceza verilirken, aslında sanık kurtarılıyorsa.. Gazete yazısında Susurluk karşıtlığı yapan hakimler, Susurlukçuları beraat ettiriyorlarsa..
Siz her şeyi not edin..
“Derin”dekilerin kafanızı karıştırmasına izin vermeyin!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT