Belirsizlikler ile Beklentiler Sarkacında Mısır’daki Gösteriler
Geçtiğimiz Cuma günü gerçekleştirilen gösterilerin sürüp sürmeyeceği sorusu belirsizliğini korurken ABD gibi dış, Mısır ordusu ve İhvan hareketi gibi iç aktörlerin alacağı pozisyonun netleşmesi için biraz daha zamana ihtiyaç olduğu yorumları yapılıyor.
HAKSÖZ-HABER
Mısır’da geçtiğimiz Cuma gecesi gerçekleştirilen Sisi karşıtı gösterilerin önümüzdeki Cuma günü de sürüp sürmeyeceği merak konusu. Gösteriler karşısında genel olarak kuşkucu ve temkinli yaklaşım hala da varlığını korurken medyada yapılan az sayıda yorum ve analizde ise Sisi’nin inşa ettiği korku imparatorluğunun sallanmaya başladığı, en azından korku duvarının aşıldığı görüşü öne çıkıyor. Konuyla alakalı olarak yapılan bu yorum ve analizlerin hemen tamamında sürecin bundan sonra nasıl bir seyir alabileceğine dair olarak ise eylemlerin istikrarı, organizatörlerin kimliklerinin netleşmesi ve ordunun alacağı pozisyonun nasıl olacağı gibi hususların belirleyici önemde olacağı vurgulanıyor.
Anadolu Ajansı’nın ORSAM’dan bazı isimler ile yaptığı demeçler üzerine kurduğu haber-analiz de (tartışmaya açık hususlar barındırmakla birlikte) bu bağlamda okunabilir.
AA’nın verdiği “ORSAM Başkanı Prof. Dr. Uysal: ABD ve Mısır ordusu, Sisi'yi gözden çıkarmış olabilir” başlıklı haberi şöyle:
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal, "Mısır'ın, Çin ile yakınlaşması, Yemen'e asker göndermeyi reddetmesi, Hizbullah'ı terör örgütü olarak tanımaması ve Hafter'e tam destek verememesinden dolayı ABD, Sisi'yi gözden çıkarmış olabilir." dedi.
Mısır'ın başkenti Kahire ve diğer bazı kentlerde 12 Eylül Cuma günü Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi karşıtı protestolar düzenlendi ve Sisi'nin iktidarı bırakması çağrısı yapıldı. Gösteriler güvenlik güçleri tarafından hızlıca bastırıldı. Uzmanlar, Mısır'da yeniden başlayan gösterilerin nedenlerini, kimlerin bu gösterileri organize ettiğini ve bundan sonra yaşanabilecek olası gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.
ORSAM Başkanı Uysal, Mısır çok kapalı bir rejime dönüştüğü için ülkede neler olduğunu söylemenin mümkün olmadığını anlattı.
Son gösterilerin İhvan ve Mursi taraftarlarının mücadelesi gibi okunmaması gerektiğine dikkati çeken Uysal, "Ülkede genel bir memnuniyetsizlik var. Arap Baharı'yla özgürlüğün tadını almış gençler, bugün Mübarek döneminden daha kötü bir baskıcı rejimle karşı karşı olduklarını gördüler. Sisi hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları, devleti keyfi yönetmesi ve yoksulluk gibi etkenler, bu rejimin de kokuştuğunu gösterdi. Artan baskılar yanında işsizlik, fakirlik, ciddi ekonomik ve sosyal sıkıntılar çeken halk, lüks içinde yaşayan yönetime karşı tepki göstermeye başladı." diye konuştu.
Prof. Dr. Uysal, Mısır'da kanlı darbeden sonra ilk defa böyle geniş çaplı bir gösterinin gerçekleştiğini, bunun korku duvarının aşılması bağlamında önemli bir adım olduğunu ve sonraki gösterileri de cesaretlendirebileceği anlamına geldiğini savundu.
Mısır güvenlik güçlerinin göstericilere karşı eski günlere göre biraz daha müsamahakar davrandığını aktaran Uysal, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu da bize devlet sistemi içinde bir uyuşmazlık olduğunu gösteriyor. Belki Sisi bunları sert bir şekilde bastırmak istemiştir ama savunma ve içişleri bakanlıklarının halka yönelik sert bir tutuma karşı direnmiş olduğunu anlıyoruz. Bu Mısır için yeni bir durum. Normalde her türlü itirazın, gösterinin bastırıldığı, sert bir şekilde cezalandırıldığı bir ortamda, göstericiler Tahrir Meydanı'na çıktıkları halde ciddi bir engellemeyle karşılaşmadılar.
Bu defa gösterilerde, Arap Baharı'ndaki gibi bir coşku, kalabalık da görmüyoruz. Bu da insanların hala kanlı darbe korkusunu atlatamamış olduğunu veya bu gösterilerin ardında kimin olduğunu henüz kestiremediği anlamına geliyor. Sisi'nin gerçekten gideceği yönünde bir inançları olsa gösterilere katılımın daha fazla olması beklenebilirdi."
"Ordu, Washington'ın isteği doğrultusunda Sisi'ye sırt çevirebilir"
Ahmet Uysal, son yaşanan olaylarda ABD'nin müdahalesinin olup olmadığına dair kuşkulara değinerek Mısır'da bir darbenin ABD'nin rızası olmadan gerçekleşmesinin mümkün olmadığını savundu.
ABD'nin "arka bahçesi" olarak gördüğü Mısır'ın, Çin ile yakınlaşmasını kabullenmeyeceğini, dolayısıyla olaylara müdahil olabileceğini kaydeden Uysal, "Sisi, ekonomik sıkıntılar, kaynak bulma zorunluluğu sebebiyle Çin'e yaklaşmış olabilir. Sisi gerek Yemen savaşına asker göndermeyi reddederek gerekse Hizbullah'ın terör örgütü olarak tanımayarak Körfez ülkelerinden farklı düşünce ve hareketlerde bulunmuştu. Libya'da da General Halife Hafter'e tam destek vermedi. Körfez ülkeleri ile Fransa'nın kendisine danışmadan Hafter'i öne çıkartmasına biraz alındı. Bölge oldukça dinamik ve girift ilişkilerin yaşandığı bir dönemden geçiyor." şeklinde konuştu.
Gösterilerin arkasında Sisi'yi devirmek isteyen generallerin olduğunu söylemek için henüz erken olduğunu dile getiren Uysal, şöyle devam etti:
"Mısır'da devlet demek ordu demektir. O yüzden, ordu kötü yönetim sebebiyle ekonomik, sosyal ve siyasal çöküşü engellemek, ülkenin batışını durdurmak için Sisi'yi feda etmeyi düşünebilir. Son çıkan yolsuzluk iddialarında da hedefe hep Sisi'nin konulduğunu görüyoruz, bir şekilde ordunun adı pek zikredilmedi, bir ayrıştırma oldu. Sisi her ne kadar ordunun her dediğini yapsa da yolsuzluk iddialarında, ordu Sisi'nin arkasında durmayabilir.
Ordu her ne kadar Amerika ile çok yakın olsa da ABD ve İsrail'e belli bir mesafesi vardır. Sisi ABD ve İsrail'e tamamen teslim olsa da ordunun böyle bir teslimiyete girmeyeceğini düşünebiliriz. Veya tam tersi, gücünü Amerikan yardımlarına borçlu olan ordu, Washington'ın isteği doğrultusunda Sisi'ye sırt çevirebilir. Çünkü Amerika, içeride yaşananlar yüzünden Sisi'nin zayıfladığını düşünerek, gözden çıkarmış olabilir. Kısaca Mısır'ın, Çin ile yakınlaşması, Yemen'e asker göndermeyi reddetmesi, Hizbullah'ı terör örgütü olarak tanımaması ve Hafter'e tam destek verememesinden dolayı ABD, Sisi'yi gözden çıkarmış olabilir."
"Ordu gösterilere müdahale etmedi"
ORSAM Kuzey Afrika Çalışmaları Koordinatörü Dr. Gökhan Bozbaş, Sisi rejiminden beslenen Muhammet Ali adlı bir müteahhidin İspanya'ya kaçarak oradan Sisi yönetiminin ve ordunun girdiği ihalelerdeki yolsuzluklarını sosyal medya üzerinden ifşa etmeye başladığını, bu kişinin son günlerde Mısır halkını sokaklara çağırdığını söyledi.
Tutuklu eski Genelkurmay Başkanı Sami Anan'ın da Sisi karşıtı eleştirel bir manifesto yayımladığını hatırlatan Bozbaş, "Aynı gün 'Mısır Savunma Bakanı Muhammet Zeki 'Biz biriz tekiz ve güçlüyüz ulusal güvenliğin sağlanması söz konusu olduğunda her türlü inisiyatifi sağlamaya hazırız ve kadiriz.' diyerek açıkçası nereye işaret edildiği belli olmayan bir beyanda bulundu. Tüm bunların akabinde halk sokaklara iniyor ve tesadüf bu tam Sisi yurt dışına gidecekken ve hatta ABD ziyareti öncesinde oluyor." ifadelerini kullandı.
Gökhan Bozbaş, Sisi karşıtı grupların örgütlenmesine ve gösteri düzenlemesine yönelik sosyal medyaya erişimin yasaklanmamasının soru işaretleri barındırdığını vurguladı.
Polis ve askerin saatlerce süren gösterilere hiçbir müdahalede bulunmamasının da son derece dikkati çekici olduğunu, bundan sonra Mısır ile ilgili yapılan analizlerde 20 Eylül tarihini milat alınacağını dile getiren Bozbaş, şu değerlendirmede bulundu:
"Gösteriler gerek ilk başladığında gerekse gecenin ilerleyen saatlerinde Mısır polisi müdahale etmemiştir. Yapılan müdahaleler ise göstermelik olmuştur. Göstericilerin sayısı arttıktan sonra ise orduya bağlı özel kuvvetlerin devreye girmesi gerekirken onlar da gösterilere müdahale etmemiştir. Hatta göstericiler tüm ülke genelinde Sisi fotoğraflarını indirerek yakmış ve parçalamıştır. Mısır'da tüm bunlar yaşanırken uluslararası medya kuruluşları da gösterilerle ilgili sessizliğini korudu. Mısır ulusal medya organları da son yapılan maçı tartıştı."
"Sisi'nin Çin'e yaklaşması ABD'yi rahatsız etti"
Bozbaş, Mısır'da özellikle ulusalcı ve liberaller arasında ciddi bir rahatsızlık söz konusu olduğunu, bunun, 2014 yılında Tiran ve Sanafir adalarının Suudi Arabistan'a satılması ve 2018 yılında Sisi'nin başkan adaylarının tamamına karşı yürüttüğü kovuşturmalar ile zirveye ulaştığını anlattı.
Son dönemlerde Sisi'nin, dış politikada Çin'i merkeze almaya başlaması, Çin ile ortak askeri tatbikatlar yapmasının ABD'de ciddi rahatsızlığa neden olduğunu vurgulayan Bozbaş, "Mısır'da büyük bir küresel tezgah var." dedi.
"Sisi'nin tahtı sallanıyor evet ama kimler tarafından ve neye karşılık?" sorusunu yönelten Bozbaş, şöyle devam etti:
"Burada haber yapanlara tekrar büyük bir sorumluluk düşmektedir. Biz paylaşılan haberlerin şekli yüzünden cambaza yoğunlaştırılırken birileri arka planda bir başka oyun kuruyor. Mısır'da bu yaşananlardan Sisi'nin daha da güçlenerek çıkması da muhtemeldir. Bu yüzden kendimize zorlu bir süreçten geçerken yeni cepheler açmamaya dikkat etmeliyiz. Medya kuruluşlarına ortak bir sorumluluk yüklemektedir.
Sisi 2013 yılında Muhammet Mursi'ye kurduğu tezgahı birileri şimdi kendisine karşı kurmaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında kendisi oyun kurucular ile oturup tekrar anlaşabilir ve bu tezgahın içerideki uzantılarını darbeye teşebbüsten yargılatabilir. Bu durumda bizim yanlı bir söylemimiz veya duruşumuz bizi darbecilerin iş birlikçisi pozisyonuna düşürecektir. Dikkatli olmak gerektiği kanaatindeyim."
"Değişim ordunun tutumuna bağlı"
Mısır'daki son gösterilerin fitilini ateşleyen kişinin Mısırlı sanatçı ve müteahhit Muhammed Ali'nin Sisi karşıtı videoları olduğunu belirten ORSAM Kudüs-Nil Havzası Çalışmaları Uzmanı Dr. Samir Alabdullah, bu videolarda tasarruf çağrısı yapıldığını, hükümetin saray inşaatı gibi fuzuli masraflarının da gündeme getirildiğini aktardı.
Son gösterilere, yurt dışından yaşayan Mısırlıların, siyasetçilerin ve aydınların büyük bir destek vermesine rağmen sokağa inen halk sayısının çok az olduğuna dikkati çekerek, "Yapılan tutuklamalara rağmen bu eylemlerin ne kadar süreceği hakkında kesin bir bilgi yok. Fakat bu gösteriler mevcut askeri yönetim için toplumdaki gerginliği göstermesi açısından ciddi bir uyarı sayılabilir." dedi.
Gösterilerin nasıl bir sürece evrileceği ile ilgili öngörülerde bulunan Dr. Samir Alabdullah, şöyle konuştu:
"Bu çerçevede iki ihtimal ön görülmektedir. Ya gösteriler sınırlı kalacak ve daha fazla devam etmeyecek. Büyük olasılıkla hükümet ve Sisi yanlısı medya Suriye, Libya gibi ülkeleri örnek göstererek halkta korku yaratacak ve gösterilerin daha fazla alevlenmemesi, bununla yetinilmesi çağrısı yapacak ya da bu gösteriler daha büyük gösterilere dönüşecek, 25 Ocak devriminin ruhu yeniden ihya edilecek. Bu ihtimal ise eylemleri yönlendirecek güçlü lidere bağlı. Bu noktada ciddi bir çekince var. Özellikle liberaller ve önceki birtakım devrim liderleri İhvan'ın yeniden devrimi ele geçirmelerinden çekinmektedirler.
Mısır'daki son olaylar ve bundan sonra gerçekleşecek olası değişimler her şeyden önce ordunun tutumuna bağlı. Halk yoğun bir şekilde sokaklara dökülmezse ordunun 2011 devriminde gösterdiği tutumu değiştirmesini beklemek oldukça zor."
HABERE YORUM KAT