Belgeler sürpriz mi?
Amerika, Wikileaks'te ifşa edilen belgeler sebebiyle pek fena telaşlandı.
Belgelerde, Amerika'nın, müttefiklerin bile yüzüne gülüp arkadan oyunlar çevirdiğinin örnekleri vardı.
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, harekete geçti, telefona sarılıp, müttefikleri aradı, "Aman ortaya çıkan belgelere aldırış etmeyin, dostluğumuzdan şüphelenmeyin" türünden görüşmeler yaptı.
En kalabalık belge grubu, Türkiye ile ilgili olanlardı.
Açıklananlar içerisinde AK Parti hükümetlerine, Başbakan Erdoğan'a Dışişleri Bakanı Davutoğlu'na ilişkin Amerikan bakışı yer almaktaydı.
Bunlar arasında Başbakan Erdoğan'ın "gizli gündemi" bulunup bulunmadığından, şahsi karakterine varıncaya kadar hemen her şey not edilmişti. Erdoğan, Amerika için en azından "gözaltında" bir kişiydi.
Erdoğan-Gül ilişkisi, AK Parti'ye hakimiyet açısından tahlil edilmekteydi.
Özellikle Ahmet Davutoğlu, mercek altındaydı, onun "en tehlikeli" sima olduğu ifade ediliyor, Başbakan Erdoğan'ı, "1683 Viyana bozgununun ve Endülüs'ün intikamını almak" için motive eden bir "Neo-Osmanlı" olduğu kaydediliyordu.
Bence bu meselede asıl soru, bu belgelerin Gül-Erdoğan ve Davutoğlu için sürpriz olup olmadığıdır.
Ve bence asla sürpriz değildir.
Şunun için sürpriz değildir:
AK Parti yola çıkarken, hareketlerinin Amerika'da nasıl karşılanacağını, uzun vadede nasıl bir takibe maruz kalacaklarını, hangi hareketlerinin nasıl değerlendirileceğini düşünmemiş olamaz.
AK Parti beyin kadrosu (başta Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan ikilisi) ve onlara yol üzerinde iştirak eden Ahmet Davutoğlu, bir diplomatik çizgi inşa ederken, bu çizginin nerede, nasıl tepki veya desteğe sahip olacağını düşünmemiş olamazlar.
Soğuk Savaş sonrası NATO konseptindeki değişiklikleri, 28 Şubat operasyonunun dış bağlantılarını, 28 Şubat'ın içeride nasıl bir anlam taşıdığını, kendilerinin 28 Şubat operasyonuna maruz kalan kadro ile bağlantılarını, bunun uluslararası odaklarda nasıl not edildiğini, Amerika gibi bir küresel gücün, küresel politikalar geliştirirken, başka ülkelerdeki her siyasi aktörün özel hayatına kadar her şeyini not ettiğini, atılacak her adımın bir yerlerde değerlendirileceğini bilmiyor olamazlar.
Yine, "eksen kayması" tartışmalarının arkasındaki stratejik hesapların nereden kaynaklandığını görmüyor olamazlar.
Türkiye-İran ilişkilerindeki dengenin, Türkiye-İsrail ilişkilerinde oluşan mesafenin, Türkiye-Filistin, Türkiye-Ortadoğu, Türkiye-Balkanlar ilişkilerindeki barış inşacılığının ve derinleşmenin, komşularla sıfır sorunun, Türkiye-Çin, Türkiye-Rusya ilişkilerindeki gelişmenin, Türkiye-AB ilişkilerindeki ağır aksaklığın...
Cumhurbaşkanı Gül'ün, Başbakan Erdoğan'ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, müthiş diplomasi ataklarıyla kazandıkları diplomatik görünürlüğün...
Bütün bunların, dünyanın güç odakları nezdinde alelade gelişmeler olarak değerlendirilmeyeceğini bilmiyor olamazlar.
Amerika, Türkiye'deki herkesi okuyacak.
Rusya, Çin veya Avrupa'nın iddialı ülkeleri de okuyacak.
Hatta sadece siyasi aktörleri değil, ülkenin geleceğinde etkili olacak başka her tür aktörü, yapılaşmayı, sosyal oluşumu, riski, imkanı, her şeyi okuyacak.
Askeri kadroları da tahlil edecek, dini cemaatleri de...
Ekonomiyi de, medyayı da... Her iki alandaki ideolojik farklılaşma ve güç dağılımını da...
Aleviliği de, Nakşiliği de... Hocaefendi'yi de, Ergenekon'u da...
Kürt hareketini de, belki başka etnik aidiyetleri de...
Yüzde 58'i de, yüzde 42'yi de... Başakşehir'i de, Bahçeşehir'i de... Sultanbeyli'yi de, Çarşamba'yı da, Gazi Mahallesi'ni de...
.....
Bunun yanında...
Ben, Türkiye'nin de Amerika'yı siyasi aktörleri ve lobilerine kadar okuduğunu düşünürüm eğer stratejik bir düşünce inşa edilecekse...
Onun için, Wikileaks'te yayınlanan belgeler Türkiye için sürpriz olmaz.
Ama Amerika da telaşlanmakta haklı.
Amerikan politikaları -küresel güç olmanın, içeride lobilerin aşırı etkinliğinin getirdiği zorluklarla- ne kadar ilkesizse, ne kadar iki yüzlü ise, ne kadar dost görünüp düşmanlık içeriyorsa ya da ne kadar düşman görünüp arkadan işbirliği yapıyorsa, o kadar utanacak tabii ki.
O yüzden PKK'ya destek veren bir Amerikan dosyası utanç dosyası olacaktır.
Burada belki, özellikle Türkiye'nin oyun kurduğu coğrafyada, bir derse daha işaret edilebilir:
-Kime ne kadar güven duyulabilir? Kim neyi oynar?
BUGÜN
YAZIYA YORUM KAT