Bedir es-Seyyâb’ı Hatırlamak
Bedir es-Seyyâb’ın Modern Irak şiirinin dikkat çeken isimlerinden biri olduğunu öğrenmem epey geç oldu. Zaten Türkçe’ye çevrilmiş birkaç şiiri dışında bütüncül olarak anlama olanağına sahip olduğumuz bir şair de değil Bedir es-Seyyâb. Örneğin Çağdaş Arap Şiiri Antolojisi kitabının önsözünde, "Yirminci yüzyılda Arap şiirinde etkin olan, Arap şiirinin akışını değiştiren belli kalıpları kıran şairlere yer ver” diğini ifade eden Metin Fındıkçı’nın antolojisinde bile kendine yer bulabilmiş/ayırtabilmiş bir şair değil. Üstelik kitabına aldığı bütün şairler için genellenebilecek bir yargı olmadığı da anlaşılıyor bu önsöz cümlesinin. Benim Bedir es-Seyyâb’ın adını duymam ise yaptığı çıkışla, yazdığı şiirin biçem ve biçimiyle Arap şiirinde kalıpları kırıp devrim yaratmayı başaran şairlerden Mahmud Derviş’in Başka Irak Yok adını taşıyan şiiri ile oldu. Derviş bu şiirinde Irak topraklarının Batlı Hulagu ordularınca talan edilerek kardeşlerinin yok edilişi karşısında duyduğu derin üzüntüyü Bedir es-Seyyâb’ı hatırlayarak ortaya koyar:
“es-Seyyab’ı hatırlıyorum, körfezde boşluğa çığlık bırakıyor:
Irak, Irak başka Irak yok. . .
Yankıdan başka bir şey geri dönmüyor
(. . . )
es-Seyyab’ı hatırlıyorum, . . şiir Irak’ta doğacak
Öyleyse Irak’lı ol, şair olmak için ey dostum!
es-Seyyab’ı hatırlıyorum,. . . hayal ettiği gibi bir yaşam bulamamıştı
Fırat ve Dicle arasında,
(. . . )
es-Seyyab’ı hatırlıyorum,. . . Hummaya yakalandığı ve ateşlenip sayıklamaya başladığım zaman;
Kardeşlerim Hulagu ordusunun akşam yemeği sayılıyorlardı
Onlardan başka hizmetçiler de yoktu. . . kardeşlerim!
es-Seyyab’ı hatırlıyorum,. . Bal arısının hak etmediği bir azığı hayal etmiyoruz.
bizim arkamızda tokalaşan iki küçük elden
daha fazla bir şey de hayal etmiyoruz. . . .
es-Seyyab’ı hatırlıyorum,. . . ölü demirciler kabirlerinden
uyanıyorlar ve bizim kelepçelerimizi yapıyorlar!
es-Seyyab’ı hatırlıyorum. . Şiir tecrübe ve sürgündür
ikiz kardeşler gibi, biz ise hayattan; adam gibi bir hayat istemekten
başka bir hayal kurmadık
ve kendi yolumuzda ölmekten:
“Irak, Irak başka Irak yok”
Bedir es-Seyyâb 1926 yılında Basra'nın Güney doğusunda yer alan Caykur kasabasında dünyaya geldi. 1944 yılında Bağdat'a taşındı. Dâru'l-Muallimîn el-Âli/Yüksek Öğretmen Okulunda İngiliz Dili ve Edebiyatı alanında eğitim gördü. 1948’de üniversiteden mezun oldu.
Edebî hayatı İttihâd Gazetesinde yayınlanan kaside ve şiirleriyle başladı. Başta İngiliz şair ve edebiyat eleştirmeni Thomas Stearns Eliot (1888-1965) olmak üzere batı edebiyatçılarından etkilendi. Irak'ta modernist şiirinin en başarılı örneklerinden kabul edilir. Yalın, derin ve kendine özgü bir şiirle tanınmıştır. Genellikle serbest şiir örnekleri veren şair
24 Aralık 1964’te 38 yaşında Kuveyt'te el-Müsteşfâ el-Emîrî'de vefat etmiştir. Basra'da Hasan Basri mezarlığına defnedilen şairin Yedi İklim dergisinin 221. sayısında 'Nehir ve Ölüm" adlı şiiri yayımlandı.
“Buveyb1, ey Buveyb!
Kayboldu burç çınlamaları, denizin diplerinde
Su testilerinde... Gün batışı ağaçlarda...
Testiler yağmurdan çınlamalar devşirirken
Kristalleri eriyip yok oluyor inleyişlerde
Buveyb, ey Buveyb!
Şefkat, kanımda onlara
Seni gösteriyor ey Buveyb.
Ey mahzun nehrim!.. Yağmur gibi
isterdim koşmayı karanlıklarda..
Bir yıllık şevki taşıyan yumruklarımı sıkarak
Her parmakta sanki adaklar taşıyorum
Sana, başak ve çiçeklerden, demet demet
Tepelerin ailesine katılmak isterdim
Kamere göz kırpabileyim diye
İki kıyın arasına ey nehir! Karanlıklar
Dalıverir tohum ekmeye ve yatağını doldurur
Su balıklar ve çiçeklerle ağaçlarda binlerce kuşlar cıvıldaşır
Sen orman mısın, yoksa gözyaşlarından... bir nehir mi?
Uykusuz balık büyülenmiş olarak uyumakta mı?
Ve şu yıldızlar sabreder mi beklemeyi
Binlerce bulutu ipekle besleyerek
Ve... ve Sen ey Buveyb!..
Sana dalıp incileri çıkarmayı isterim
Ve onlardan bir saray yapmayı
Suların ve ağaçların yeşilliğinin aydınlattığı
Yıldızların ve ayı olgunlaştıracak kadar..
Denizde suların çekildiğinde şende doymayı..
0 halde, ölüm küçükleri şaşırtan tuhaf bir âlem
Kapısı da, sanki sende gizli ey Buveyb!
Buveyb, ey Buveyb!
Her biri asırlar gibi yirmi yıl geçti
Bugün ise karanlık çökünce
Yatağımda uyulmaksızın uzanıyorum
Gönlümü tecrid ediyorum dallı bir ağaç gibi sehere kadar
Dallardan kuşlardan ve meyveden uzaklaştırarak
Yağmur gibi kanlar ve gözyaşları algılıyorum
Serpiyorum onları mahzun âleme
Ölümümün zilleri damarlarımda; şah damarımı sarsıyor
Kanımda inleyişler, onlara rehber..
Bir kurşuna götürüyor, soğukluğu yüreğimi delen
Derinliklere, kemiklere dayanan cehennem gibi
Koşsam da yakalasam karşı koyanları
En sıkı tutuşumla,..
İsterdim kanımda boğulmayı bir vakte kadar
İnsanlarla beraber yükü taşımak için
Ve hayata dönmem için..
Ölümüm gerçekten bir zafer..”(Türkçesi:Cüneyt Eren)
Ardında bırakmış olduğu şiir birikimin en önemli özelliğinin ne olduğunu şairin birkaç şiirini daha okumadan tespit etmek mümkün değildir. Öte yandan Modern Irak şiirinin politik unsurları içinde sürekli barındırmış olduğu da hatırlandığında şairin politik olandan bütün bütüne ayrılabileceği de söylenemez. Zaten bu şiirden de bu durumu sezilmektedir. Yirminci yüzyıl boyunca da Irak şiiri, bazen genelde modern Arap şiirinin yaşadığı gelişimle eşzamanlı olarak, bazen de bu gelişime uçbeyliği yaparak değişim içinde olmuştur. Bedir Es-Seyyâb Irak şiirinin bu niteliği hakkında şu tespiti yapar: “...Bizde siyasetle edebiyat öyle iç içedir ki; onları birbirinden ayırmak çok güçtür.”
Irak’ta yaşanan onca katliamdan sonra, şiir yoluyla o katliamları duyuracak ve bu zulümlerle ilgili onca şiir yazılıyorken, Arap şiirinden Türkçeye çevrilmiş tek dize olmayışı bizleri düşündürmelidir. İyiden iyiye gözlemlediğimizde Türkçede bu durumda önemli bir boşluk olduğunu söylemek bilineni tekrarlamak olacaktır.
Irak şiirinin ve -tabii Bedir Es-Seyyâb’ın -sesini, şeklini ve farklı amaçlarını anlamak için Irak’lı şairlerin şiirlerinin özellikle de direniş şiirlerinin çevrileceği zamana kadar beklemek durumunda kalacağız. Düşünsenize, iç içe ve aynı coğrafyada yaşadığımız neredeyse dilimizin %40 Arapça kökenli sözcüklerden oluşmasına karşın, karşılıklı olarak birbirlerimizin şiirini, edebiyatını bilmemek gerçekten anlaşılır bir durum değ
YAZIYA YORUM KAT