Bayramsızlar
Müslümanlar dünya nüfûsunun neredeyse çeyreğini oluşturuyor. Dolayısıyla mübarek Ramazan ayı ve onun ardından gelen bayram da bu kadarlık nüfûsu bir şekilde ilgilendiriyor. Bu kesim içinde oruç tutmamış olanlar da yakın çevreleri ve aileleriyle birlikte Ramazan bayramını bir toplumsal gelenek olarak değerlendiriyorlar. Fakat ne yazık ki zulüm, şiddet ve baskı bayram, seyran tanımıyor. İnsanların bayramlarda biraz huzur ve rahatlık yaşamasına fırsat vermek istemiyor. Dolayısıyla onlar kendilerini Müslüman toplumun bir parçası olarak tanımlasalar da biz onlara "bayramsızlar" diyoruz.
Bayram belki resmi protokollerinde bir şekilde yer alıyor. Ama karşılarında çok geniş çaplı bir muhalefet oluştuğunu ve bu muhalefetin günden güne yayıldığını gördüklerinden bayramlarda dahi nefes alma fırsatı vermek istemiyorlar. Muhalefetin üstüne böyle sürekli yüklenmeleri ve nefes almasını dahi engellemeleri durumunda kendi totaliter rejimlerini ayakta tutabileceklerini sanıyorlar. Oysa onların tüm engellemelerine ve baskılarına rağmen karşılarında özgürlük mücadelesini sürdürenler her gün azimlerini biraz daha artırıyorlar. Dolayısıyla şimdilik silahın gücünü kullanarak şiddete başvuranlar onların nefes almalarına fırsat vermek istemeseler de yakın gelecekte kendileri dökülmeye başlayacak ve zamanla nefes alamaz hale geleceklerdir.
Suriye'deki Baas diktası Ramazan boyunca insanlara camilerde huzur içinde ibadet fırsatı vermeyerek Kadir gecesinde bile Şam'ın en önemli camilerine baskınlar düzenlediği gibi bayramda da tatil yapmadı. Kafa kesmeye, insan katletmeye devam etti. İnsanlar artık sorumsuzca ve her gün bir yerlere baskın düzenlenmesi suretiyle katledildiği için cinayetlerin ve katliamların bilançosunu tutmak da mümkün olmuyor.
Geçmiş yılların bayramlarında Türkiye'de akrabaları olan Suriyeliler sınırı geçerek bayram ziyaretleri yapma, yakınlarıyla görüşme fırsatı buluyorlardı. Ama bu yıl Baas diktasının baskınlarda, askerî operasyonlarda, saldırı ve şiddette bayram molası vermemesi sebebiyle geçiş imkânları iyice kısıtlandı ve bu kez akrabalar birbirini ziyaret etme imkânı bulamadılar. Oysa, ümmet bütünlüğünün bozulması sonrasında, uluslararası emperyalizmin planlarıyla çizilen sınırların oluşturduğu engeller yüzünden bölünen aileler ve akrabalar açısından bayram ziyaretleri büyük önem taşıyordu. Çünkü, ulusçu yapılanmalarla çizilen sınırların böldüğü ailelerin ve akrabaların çoğu sadece bayramlar münasebetiyle ancak bir araya gelip görüşebiliyordu.
Baas diktası başta olmak üzere Müslüman halkların tepelerine tebelleş olmuş totaliter dikta rejimlerinin tümü bu halkların gerçek anlamda bir bayram yaşamalarının önündeki en önemli engeldir. Çünkü bu rejimler bayramsızdır. Onların bayramları sadece kendi zulümlerinin her ne şekilde olursa olsun sürmesidir. Oysa bu zulümler sürdükçe, ezilen toplumlar mutlu ve huzurlu olamayacaktır. Dolayısıyla gerçek bayrama kavuşmaları da mümkün olmayacaktır.
Bayram öncesinde Kahire'de Hamas ve Fetih arasında yapılan anlaşmada Batı Yaka'daki özerk yönetim zindanlarında tutulan siyasi tutukluların tümünün serbest bırakılmasının kararlaştırılmasına rağmen Abbas yönetimi sözünü yerine getirmedi ve onun zindanlarında tutulan siyasi tutukluların üçte ikiden fazlası serbest bırakılmadı. Dolayısıyla Batı Yaka bölgesinde çocuklarına kavuşamayan aileler gerçek anlamda bir bayram yaşayamadı. Ayrıca siyonist işgal güçleri Abbas yönetimiyle yürüttükleri güvenlik organizasyonuyla gerçekleştirdikleri baskınlarla birçok kişiyi tutuklayarak onların aileleriyle birlikte bir bayram sevinci yaşamalarını engellediler.
Abbas yönetimine ve görev yaptığı Necah Üniversitesi'nin idaresine yönelik eleştirilerinden dolayı hapse atılan Filistin'in saygın ilim adamlarından Prof. Abdüssettar Kasım da ne yazık ki bayramı zindanda geçirmek zorunda kaldı.
Filistin'deki ailesini ziyaret ettikten sonra Afganistan'daki görevine dönmekte olduğu sırada, Hamas mensubu olduğu iddiasıyla sınırda işgalci saldırganlar tarafından tutuklanan el-Cezire Afganistan ofisi sorumlusu Semir Allavi de bayramı zindanda geçirdi. Uluslararası hukuk mekanizmalarının haksız bir şekilde zindana atılan Semir Allavi'ye yapılan zulme sessiz kalmaları da düşündürücü.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT