Baykal, 3 gün bekleyip öyle cevap versin!
Türkiye, DenizBaykal’ın genel başkanı olduğu bir ana muhalefete mahkûm olmamalı.. Mahkûm edilmemeli..
Her iktidar için, muhalefetin varlığı zorunludur. Hem daha canlı kalabilmek için, hem de yanlışlarını düzeltebilmek için..
Ama Deniz Baykal’ın başında olduğu CHP; AKParti hükümeti için ne canlı kalabilme, ne de yanlışları düzeltme vesilesi..
Tam aksine CHP; iktidar için, uyuşturucu özelliği taşıyor!
Genel başkanlarının konuşmalarındaki tutarsızlıklar ile.. Eleştirilerdeki çelişkilerle.. Savunulan fikirlerdeki vahim hatalarla..
Bakın; CHPGenel Başkanı Deniz Baykal’ın, önceki gün Haberturk’te, FatihAltaylı’ya verdiği cevaplarda, ne çelişkiler var, ne vahim hatalar var aktaralım.
Diyor ki SayınBaykal: “Üç gün açıklama yapmadım. Durumun netleşmesini bekledim”
Bu cevabı, Dursun Çiçek albayın imzasını taşıyan belgedeki darbe söylemi ile ilgili olarak sarfediyor, Sayın Baykal!
Ben de merak ediyorum, “3 gün beklediniz. Durum netleşince açıklama yaptıysanız, söyler misiniz, net olan durum nedir şimdi?”
İmza, Dursun Albay’ın mıdır?
Belgenin sorumluluğu sadece Dursun Albay’da mıdır, yoksa üstünde, altında başka sorumlular da var mıdır?
Baykal’a göre durum netleşti ya.. Haydi buyursun cevap versin!
Bırakın 3. günü, 12. günü doldurduk, hâlâ durum net değil. Biri diyor ki, “İmza % 90 Dursun Albay’ın.” Diğeri diyor ki, “İmza % 99 albayın değil”.Bir diğeri de diyor ki, “İmzanın albaya ait olup olmadığı, fotokopi üzerinden kesinlikle anlaşılamaz.”
Haydi buradan yakın..
Baykal durum netleşti dedi ya..
Ne netleşti acaba?
Yoksa Baykal’ın kafasında, bambaşka şeyler var da, onlar için mi sarfediyor bu cümleyi!
Öyle ya, aynı programda şu cümleyi de kuruyor sayınBaykal: “Bu belge, sahte ya da doğru hükmü güvenilir bir şekilde verilir ise her şeyi oturup yeniden konuşacağız. O zaman sorular çıkacak ortaya.”
Ne oldu şimdi?Siz bir şey anladınız mı Baykal’ın sözlerinden?
“Durumun netleşmesini bekledim” diyen de o.. “Sahte veya doğru hükmü güvenilir şekilde verilirse her şeyi oturup yeniden konuşacağız” diyen de o!
Her ne ise, Baykal’ın “durumun netleştiği” hayâlini bir kenara bırakalım.. Aynı programda, Danıştay Cinayeti ile ilgili olarak, Baykal’ın yaptığı vahim hatalara bakalım..
Baykal, Danıştay katilinin özel hayatının, ailesinin hayatının ortada olduğunu söyleyerek, cinayetin başörtü yasağından kaynaklandığı imasında bulunuyor.. Hemen arkasından da, Danıştay Cinayeti’nin, Ergenekon ile bağlantısının kurulmasının arkasında, bir sanığın itirafının yattığını söyleyip, “O itirafçının özel hayatı da ortada. Kardeşini öldürmeye teşebbüs etmiş. Gasp var. Yaralama var. Bu adamın sözü ile, dosyayı Ergenekon’a bağlıyoruz! Böyle şey olmaz” çıkışında bulunuyor!
Şimdi gelin de, bu şahsın bu ülkedeki anamuhalefet partisinin genel başkanı olduğuna inanın.
Adamın daha olaylardan bile haberi yok!
Önce şu tesbiti yapalım, “Danıştay Cinayeti’ni Ergenekon davası ile birleştiren karar, siyasî bir karar değil, yargı organlarının verdiği bir karardır.”
Öyle mi, değil mi sayın Baykal?
Danıştay davasını Ergenekon davasına, Hükümet bağlamadı.. Yargıtay 9. Ceza Dairesi bağladı!
“Bir itirafçı var, yargı ne yapsın” mı diyecek, sayın Baykal!
Diyemez diyemez.. Hukuku unutmuş olsa da, o kadar da unutmuş olamaz. Çünkü bir yargı organı, tek bir kişinin beyanı ile, bir davayı baştan aşağıya etkileyecek karar alamaz! O beyanın, diğer delillerle desteklenmesini arar. O yan deliller de; telefon konuşmalarından tutun, Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasındaki birlikteliğe kadar, onlarca delil ile ortaya kondu sayın Baykal!
Ortaya kondu da, onun için birleştirme kararı verildi!
Olayın bir vahim yanı daha var.. Sayın Baykal, “İtirafçıda her türlü rezalet var.Bu adamın ifadesine güvenebilirsiniz” diyor.
Ben de o zaman soruyorum Sayın Baykal’a, “O adamda, İslâm dininin reddettiği her türlü rezalet var. O adamın Cumhuriyet gazetesine, provokasyon amacıyla değil de, dini hassasiyetle el bombası attığına nasıl inanıyorsun?”
Durun Sayın Baykal, durun!. Hemen cevap vermeyin.. Üç gün bekleyin.. Sonra verin cevabınızı!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT