1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Batının çoğulculuğu sadece "Batılılaşabilenleri" mi kapsıyor?
Batının çoğulculuğu sadece "Batılılaşabilenleri" mi kapsıyor?

Batının çoğulculuğu sadece "Batılılaşabilenleri" mi kapsıyor?

Garip Tanyıldızı, Geert Wilders ve Dilan Yeşilgöz örneklerinden hareketle "Batılı değerlerin" kimleri kapsadığını inceliyor.

28 Kasım 2023 Salı 10:15A+A-

Garip Tanyıldızı / Akşam

Wilders ve ötesi

Geert Wilders'ın yabancı karşıtlığı "aşırı sağın yükselişi" analizlerini aşan bir Avrupa gerçekliğine tekabül ediyor.

Bu gerçeklik, Wilders'ın aldığı oyun ötesinde bir kurumsal zihniyete ve toplumsal tabana dayanıyor.

Açıkçası, Avrupa'daki göçmen ve yabancı karşıtlığı halk muhafazakarlığından kaynaklı bir ötekileştirmeden ibaret değil.

Avrupa'daki göçmen ve yabancı karşıtlığının politik karşılık bulduğu zeminde kimlik meselesi yatıyor.

Bunu, Avrupa'nın gerçek ötekisinin kim olduğu sorusunun cevabında bulabiliriz.

Avrupa'nın gerçek ötekisi kim?

Mesela, annesi Endonezyalı bir göçmen olan Geert Wilders neden öteki değil?

Tuncelili Dilan Yeşilgöz nasıl yabancının kendisi değil de bir yabancı karşıtı olabiliyor?

İngiltere'nin mevcut Başbakanı Rishi Sunak göçmen bir Hindu.

Endonezyalılar, Türkler, Kürtler, Hindular Avrupa'nın ötekisi değil mi?

Kimileri, günümüzdeki göç yoğunluğunun, endüstriyel üretimin Çin gibi Batı-dışı coğrafyalara kayması sonrası orta sınıftaki refah seviyesinin düştüğü Avrupa'da ekonomik sebeplerle yabancı karşıtlığında artışa sebep olduğunu dile getiriyor.

Buna göre, artan göç dalgasının ortaya çıkardığı yabancı karşıtlığının sebebi kimliksel değil ekonomik.

Ancak, İngiltere'de İtalyan ve Polonyanlı göçmen işçiler de ülkede bir rahatsızlık kaynağı fakat bu politik alana yansımıyor.

Öte yandan, Rusya ile savaş sonrası Avrupa'nın çeşitli ülkelerine yayılan Ukraynalı mülteciler de politik bir yabancı karşıtlığına sebep olmadı.

Tüm bu örnekler, yabancı ve göçmen karşıtlığının yabancının ve göçmenin kimliğiyle doğrudan alakalı olduğunu gösteriyor.

Ve karşıtlık, Batının derin tarihsel kökleri olan üstenci kimlik inşası üzerinde yükseliyor.

Endonezyalı göçmen bir annenin oğlu Batının "Yahudi-Hristiyan değerlerini" benimsediğinde, Dersimli bir Kürt seküler Avrupa kimliğine büründüğünde, bir Hindu Anglo-Sakson kültürünü özümsediğinde ikinci sınıf bile olsa makbul vatandaşa dönüşebiliyor.

Bu anlamda, Batının çoğulculuğu da kendi değerlerine entegre olmayanı kusan, asimilasyonu reddedeni ötekileştiren bir puttan başka bir şey değil.

HABERE YORUM KAT