1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Batılı “demos”un aklı karışık!
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Batılı “demos”un aklı karışık!

09 Mayıs 2012 Çarşamba 00:43A+A-

Rusya, Ermenistan, Yunanistan, Suriye, İran, Fransa, Sırbistan, bölgede seçim fırtınaları esti. Sonuçlar tam bir hayal krıklığı..

Rusya’da değişen bir şey yok. Al gülüm ver gülüm. Putin ve Medvedev arasında gel-git..

Suriye’de seçim “komedi”ye dönüştü.. Gayri ciddi bir şey.. Diğer seçimlerin sonuçları bir şekilde tartışılırken, Ermenistan’da seçime hile karıştırıldığı iddiaları gündeme geldi, ama kimse Suriye’deki seçimi ciddiye bile almadı..

Ermenistan ve Sırbistan’da da önemli bir gelişme olmadı..

Asıl sorun Fransa ve Yunanistan’da yaşandı..

İran’da mart başında yapılan 9’uncu dönem meclis seçimlerinden gelen ilk sonuçlara göre, dini lider Ayetullah Ali Hamaney’e yakın muhafazakârlar seçimlerden önde çıkmıştı. Bunun anlamı Ahmedinejad’ın yenilgiye uğradığı şeklinde idi.

Şimdi Yunanistan’ın Euro havzası içinde kalıp kalmayacağı konuşuluyor.. Tartışılan bir başka konu, yeni bir erken seçim..

Hollande’nin kuracağı hükümet ve açıklayacağı eylem planı da merakla beklenen bir diğer konu.. Borsada belirsizlik sözkonusu. Piyasalar tedirgin ve ilk gün %2’lik bir kayıpla kapanan borsanın önümüzdeki günlerde nasıl bir seyir izleyeceği merak ediliyor..

Genel kanaat krizin derinleşeceği yönünde.. Özellikle taban uçlara kaçmış durumda. Faşizm ve sosyalizm arasına sıkışmış bir Avrupa sözkonusu.. Daha basit bir ifade ile “Aşırı sağ” ve Aşırı sol” revaçta.

Sırbistan seçimlerinden de faşistler güçlenerek çıktı..

Fransa’da önümüzdeki ay yine seçim var. Bu defa parlamento yenilenecek.. Marine Le Pen’in oyların %18’ini alması batıda tam anlamı ile şok etkisi yaparken, faşistlerin merkez sağın koltuğuna oturması karşısında batılı demokratlar şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar..

İşin kötü yanı sosyalist bir Cumhurbaşkanı ve faşist bir ana muhalefet Fransa açısından hiç de hoş bir sonuç olmasa gerek.

Türkiye’nin dört bir yanında yapılan seçimler, bölgede istikrarsızlığın daha da derinleşeceği haberini veriyor sanki. İran seçimlerinde Ahmedinejat’ın gerilemesi, Ermenistan’da radikalların güç kazanması, Sırbistan’da, Fransa ve Yunanistan’da faşistlerin oylarını artırmaları AB’nin geleceği açısından talihsiz bir durum.

Rusya’da Putin-Medvedev ikilisinin siyasi anlamda vesayet rejimlerini sürdürüyor olmaları bir istikrarın değil, yeni dönemde istikrarsızlığın sebebi olacağını düşünenler de az değil..

İşin ilginç yanı, Türkiye’de, adına demokratikleşme denilen işler yoluna girerken, insan hakları uygulamaları giderek iyileşirken, derin devlet ve çete yapılanmalarının üzerine gidilirken, ırkçılık sorgulanırken, düne kadar bize bu konuda ders veren, denetim yapan ülkelerde durum her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor..

Şimdi Türkiye açısından Fransız seçimlerinin 2 açıdan önemi var. Biri Kürt meselesi, diğeri Ermeni meselesi. Mitterand döneminde Türkiye ile Fransa arasında bu iki konuda da sıkıntı yaşanmıştı.. Bugün yeni sosyalist Cumhurbaşkanının nasıl bir rota izleyeceği merak konusu..

Sarkozy’nin başına gelenlerden ders alırsa Hollande, belki 1914’ün, 100. Yılına girerken kritik eşikte daha dikkatli bir çizgi izleyebilir.. Ama aksi de olabilir.. Sarkozy PKK konusunda daha ılımlı bir politika izledi. Ama Hollande’nin bu konudaki politikasının ne olacağını da bize zaman gösterecek..

Hollande, ekonomi, toplumsal barış konularına öncelik verecekse bu işin üzerine gitmek istemeyebilir. Zaten bu kapıyı açacak olursa, Le Pen mangalda kül bırakmayacak, Hollande’nin bu tavrı faşistlere fırsat verecektir.. Yani sosyalistler Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaktır.. Buna bir de İslamifobia tehlikesini eklerseniz, Fransa başına büyük bir bela alabilir. Afrikalı çocuklar, Paris’i cehenneme çevirebilir..

Çünki yabancı diyince Fransa’da ilk anlaşılan, Müslümanlar, Türkler ve Afrikalılar.

Bu arada Fransızlar laikliği unuttu denilebilir.. Sosyalistler kiliseyi faşistlere kaptırmak istemeyecektir.. Onun için de laiklik vurgusu yerine Hıristiyanlık vurgusunu öne çıkarmayı deneyecektir sanırım.. Batıda sadece ırkçılık değil, dindarlık da yükselecek gibi gözüküyor.. Dindarlık, sosyalizm ve ırkçılık batı dünyasının yeni sacayakları olacak gibi gözüküyor.. Bu üç paradoksal süreç, bakalım birbirini nasıl etkileyecek ve bu tecrübeden nasıl bir sonuç çıkacak?! Bekleyecek ve göreceğiz.. Görünen o ki, yeni bir durumla karşı karşıyayız ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Selâm ve dua ile

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT