Batı Şeria'daki güzel bir evde derin bir acı...
Arrabi ailesinin üç oğlu Siyonist işgalciler tarafından birbiri ardına katledildi. Sonunda üçü de babalarının yanında toprağa verildi….
HAKSÖZ HABER
Cenin, işgal altındaki Batı Şeria, Filistin - Muhammed Arrabi'nin ailesinden geriye kalanlar, Cenin'in Eski Kent'inin kalbinde, ailenin işgal rejiminden daha eski olan 185 yıllık evinde yaşıyor.
Arrabi ailesi, İsrail ordusu üç oğlunu öldürene ve üçüncü kardeş olan Muhammed'i kurşuna dizene kadar, bir anne, bir baba, dört kız ve dört oğul olmak üzere 10 kişiydi.
Cenin, Eski Şehir ve Yeni Şehir
Cenin'in Eski Şehri'ni ziyaret edenler, nesilden nesile aktarılan ve bugün hala içinde yaşanılan güzel evleri fark edeceklerdir. Arrabi ailesinin evi de bunlardan biri.
Ancak Cenin'deki neredeyse her ev bir şekilde hasar görmüş, ya duvarlarını oluşturan taşlar ya da içinde yaşayan insanlar.
Direniş tarihiyle bilinen Cenin, uzun zamandır İsrail-Filistin çatışmasının kırılma noktalarından biri.
Şehir ve mülteci kampı sık sık işgal ordusu tarafından basılmış ve bu baskınlar ölümlere, yaralanmalara, altyapıda büyük hasara ve çatışmalara yol açmıştır.
Arrabi evinin güzelliğine rağmen, duvarlarında derin bir keder var.
Kardeşlerin kaybı 78 yaşındaki anneleri Ümmü Fuad ve geriye kalan beş kardeş için kalıcı yaralar bıraktı: kızları - Ruba, 52; Suhad 51; Nur, 42; ve Reem, 38 - ve 35 yaşındaki Fuad.
Muhammed en küçük kardeşti. Ruba, Suhad, Nur ve Fuat evlendikten sonra yaklaşık altı yıl boyunca Reem ve anneleriyle birlikte yaşamış.
Ümmü Fuad her konuda Muhammed'e güveniyordu.
Muhammed annesine ilaçlarını verir, ayak işlerini yapar ve onunla ilgilenirdi ama şimdi “elimi ayağımı” kaybettim, diyor Ümmü Fuat. Bir insanın bir başkasına ne kadar bağımlı olduğunu ifade etmek için Filistinlilere özgü bir deyim kullanıyor...
Ümmü Fuad, Muhammed'in 29 Ağustos'taki ölümünü henüz kabullenememiş ve sürekli bir kayıp acısıyla yaşıyor.
Ancak ilk kaybı, yine Fuat adındaki ilk çocuğuydu. Taşların İntifadası olarak bilinen ilk İntifada sırasında İsrail'in Cenin'e saldırısı sırasında çocuktu.
Çocuklar İsrail zırhlı araçlarına ve askerlerine taş atıyorlardı.
Askerler de gençlere ateş ederek karşılık veriyordu. 1988 yılında Fuat bir İsrailli keskin nişancı tarafından vurularak öldürüldü.
Bir yıl sonra Ümmü Fuad bir erkek bebek dünyaya getirdi ve öldürülen ağabeyinin anısına ona Fuad adını verdi.
2003 yılında, İkinci İntifada sırasında, Filistinli bir direniş üyesi olan 29 yaşındaki oğlu Rashad, evlerinin yakınında İsrail ordusuyla girdiği bir çatışmada öldürüldü.
Rashad ağır yaralanmıştı ve ordu ölene kadar sağlık ekiplerinin ona ulaşmasını engelledi.
Üç genç adam Rashad'ın cesedini almaya çalıştı, ancak İsrail ordusu her denemelerinde ateş açtı. Nidal Al-Kastouni, Yousef Al-Amer ve Muhammad Fuqaha bu çabaları sırasında öldürüldü.
Geçen ay Muhammed, Rashad'ın düştüğü yerde öldürüldüğünde trajedi bir kez daha yaşandı. İsrail ordusunun mahallelerinde yaptıklarını belgelemek için telefonunu tutarken bir keskin nişancı tarafından vuruldu.
Üç şehidin babası olan Bassam'ın mezarı...
'Şehit' olan mahkum
Muhammed, aynı zamanda bakımını da üstlendiği babası Bassam ile derin bir bağ paylaşıyordu.
Babası da Muhammed'e her konuda güveniyor ve her zaman onun yanında oluyordu.
Muhammed liseyi bitirdi ama üniversiteye gidemedi.
İsrail güçleri tarafından iki kez tutuklanan Muhammed toplam üç yıl hapis yattı.
İlk tutuklanması 2016 yılında 24 yaşındayken gerçekleşti ve “kışkırtma” ile suçlandı ve bir buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2019'da tekrar tutuklandı ve “direniş eylemi gerçekleştirmeyi planlamak” suçlamasıyla bir buçuk yıl daha hapis yattı.
Hapisteyken babasının sağlığı kötüleşti ve Muhammed veda edemeden 2020'de vefat etti.
Bu kayıp Muhammed'i derinden etkiledi. Arkadaşlarına sık sık babasını defnedememenin duygusal bedelinden bahsediyor, babasını ve kardeşleri Fuat ve Reşat'ı ne kadar özlediğini anlatıyordu.
Yine de 2017'de hapisten çıktıktan sonra, kız kardeşi Nur ve kocası Mamoun Al-Yabdawi'nin sahibi olduğu yerel bir restoran olan Vamos'ta işe başladı. İşini seviyordu ve kendi restoranına sahip olmayı hayal ediyordu.
Vamos'ta onunla birlikte çalışan Abu Hazim, Muhammed'in işyerine getirdiği neşeyi özlediğini söyledi.
Al-Yabdawi, Muhammed'in nezaketini ve insanların siparişlerine gizlice biraz daha fazla yemek koyduğunu hatırlıyor.
Kendisi de Vamos'ta çalışan komşusu Halid Ebu Ali, mahallenin gençleriyle akşam buluşmalarının Muhammed olmadan eksik kaldığını söyledi.
“Muhammed'in vefatından iki hafta önce, liseden mezun olan bazı kişileri kutlamak için mahalleden 30'u aşkın kişiyi yemeğe davet etmişti. Maddi durumları çok iyi olmadığı için elbirliğiyle hazırlanan sofrada Filistin halkı ve direniş konuşuldu.”
Muhammed'in ölüm haberi beklenmedik değildi. Cenin'de bir ailenin böyle bir haber alması alışılmadık bir durum değil.
Özellikle iki oğlunu aynı şekilde kaybeden Arrabi ailesi, şehre yapılan her baskında sürekli korku içinde yaşıyor.
Ebu Ali ailenin ya da aileden geriye kalanların sonsuza dek değiştiğini söylüyor.
“Fuat bir zamanlar olduğu kişi değil. Eskiden neşeli ve hayat doluydu ama şimdi hiç gülümsemiyor. Hüzün ona yapışmış durumda. Kız kardeşi Reem'in ise kalbi kırık. Muhammed'e inanılmaz derecede yakındı.”
Muhtemelen Fouad'ın şu anda hissettiği asıl yük, annesine ve kız kardeşlerine daha fazla acı çektirmemek için kendini güvende tutmaya çalışmak.
Fuad üçüncü kardeşinin kaybını şöyle yorumluyor:
“36 yıl boyunca topraklarımız için fedakârlık yaptık. Bizim için en değerli olan şeyi, çocuklarımızın kanını feda ettik.”
Arrabi ailesinin 185 yıllık evi
'Törensiz defin olmaz, defin olmadan yas olmaz'
Muhammed 29 Ağustos'ta, İsrail'in Filistinli savaşçıların hücrelerini dağıtmayı amaçladığını söylediği 10 günlük bir askeri operasyonun ardından Cenin ve mülteci kampına yapılan baskın sırasında öldürüldü.
İsrail güçleri baskınlarda 22 Filistinliyi öldürdü ve 30'dan fazlasını yaraladı.
Cenin Belediyesi, Sivil Savunma ve elektrik şirketi de dâhil olmak üzere yerel kurumları kuşattılar; binaların boşaltılmasını emrettiler ve kamptaki Ensar Camii yakınlarındaki bir evi havaya uçurdular.
Askeri buldozerler yolları, su ve kanalizasyon sistemlerini, elektrik direklerini, evleri ve araçları tahrip ettiler.
Muhammed'in naaşı Cenin'in güneyindeki Qabatiya kasabasında bir morgda bekletilirken Fuad “Muhammed uygun bir tören yapılmadan gömülmeyecek ve toprağa verilene kadar yas tutulmayacak” diye ısrar etti.
Filistin'de insanların yaslı aileye destek olmak için etrafında toplanması adettendir, ancak İsrailli keskin nişancılar ve buldozerler yolu kapatarak Muhammed'in ailesini kederleri içinde yalnız bıraktı.
Baskın sona erdiğinde Muhammed nihayet kardeşleri Fuat ve Reşat ile babaları Bassam'ın yanına defnedildi.
Baskın sırasında öldürülen diğer 21 kişi de Cenin vilayetinden binlerce kişinin katıldığı cenaze töreniyle toprağa verildi.
Muhammed'in öldürülmesinin ardından Fuat, yıllar önce dört genç adam tarafından inşa edilen kadim evin 36 sene içinde üç sütununun yıkıldığını söyledi...
Ola Marshoud'e ait olan bu makalenin fotoğrafları da yazar tarafından çekilmiştir.
HABERE YORUM KAT