Batı, "Afganistan'da açlık sorunu var" diyerek algı üretiyor!
20 yıldan fazla bir süre ile Afganistan'ı işgal altında tutarak halkını sefalete mahkûm eden barbar Batı, hezimetini kamufle etmek için, Afganistan’da halkın yüzde 80'inin yoksulluk sınırının altında olduğunu propaganda malzemesi olarak kullanıyor.
Afganistan'da milyonlarca insanın bu yıl kritik açlık sınırında olduğunu, sahte anket ve raporlarla servis ederek propaganda yaymaya çalışan vahşi Batı'nın derdi gerçekten Afgan halkı mı?
Hazırladıkları gerçek dışı raporlarda, 1 milyon çocuğun yetersiz beslenmeden öleceği, milyonlarca çocuğun da şiddetli soğuklar yaklaşırken barınma ve ısınma imkanından yoksun kalacağını iddia ediyor.
Yine aynı Batı, Afganların yüzde 80'inin yoksulluk sınırının altında olduğunu, yüzde 98'inin ise üç öğünlük sağlıklı gıdadan mahrum olduğu tezini ileri sürüyor.
Sağlık hizmetlerinin yetersizliğini öne sürerek Afgan halkının ve uluslararası toplumun Afganistan'daki mevcut durum hakkındaki fikrini değiştirmek için yayımladıkları yalan yanlış bilgiler raporun bir parçası olarak servis ediliyor.
Peki Batı'nın yaptırdığı anketlerde, doğru olmayan bilgiler paylaşarak algı üretmesinin nedeni ne?
Onlar bu yaygaralarla; "İşgal döneminde ülke Afganlar için cennet oldu, ancak Afganistan İslam Emirliği Hükümeti geldiğinde ülke cehenneme döndü" mesajını vermeye çalışıyor.
Bu propagandalarının dozajını genellikle her yıl sonbahar mevsiminde, özellikle de kış ayları yaklaştığında artırırlar. Bu kara propagandalarla Afganistan İslam Emirliği yönetimini itibarsızlaştırmak, uluslararası topluma; "İslam sisteminin insanlara hizmet edemeyeceği, insanların açlık, sefalet ve talihsizliklerle boğuşmak zorunda kalacağı" fikrini aşılamaya çalışıyor.
Bu propagandaların bir diğer ayağı da ekonomik istismara kapı aralamak içindir. Zira ürettikleri algılar üzerinden dünya ülkelerini bağış yapmaya ikna ederek büyük paralar topluyor, "Afgan halkına dağıtıyormuş" gibi yaparak uluslararası kurumlar aracılığıyla bu paraların büyük bölümüne el koyuyorlar.
Afgan halkı gerçekten açlıkla pençeleşen bir ülke mi?
Afgan yetkililer, bu iddianın kesinlikle doğru olmadığını bildirirken, ülkede açlıktan ölen insanların bulunduğunu söylemenin ispat gerektirdiğinin altını çiziyor.
3 yılı aşkın bir süredir yönetimde bulunan Afganistan İslam Emirliği Hükümeti, halkın refahının yükseltilmesi için her alanda atılımlar gerçekleştiriyor. Bir yandan tarımsal sulamada büyük projelerin hayata geçirilmesi için uğraş verirken bir yandan da hükümetçe yasaklanan uyuşturucu madde üretimine alternatif ürünlerin yetiştirilmesine yönelik çiftçilere desteklemelerde bulunuyor.
Hükümet tarafından, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının doğru değerlendirilmesi için gösterilen çaba, maden sektörü başta olmak üzere birçok alanda yabancı yatırımcılar için koşulların cazip hale getirilmesi, TAPI gibi bölgesel büyük projelerde yer alma, komşu ülkelerle ticaretin geliştirilmesi için yapılan anlaşmalar hem ekonomik refahın sağlanması hem de istihdam imkanlarının artırılmasına yönelik atılan adımlardan sadece birkaçı.
Hiç kuşkusuz ülkede dezavantajlı durumda olan insanlar var, yoksulluk ve işsizlik sorunu yaşayan insanların olduğu da muhakkak. Ancak ülkenin yüzde 80'inin açlık sınırında olduğunu, yüzde 98'inin 3 öğünden mahrum olduğunu iddia etmek insafsızca bir yaklaşım.
Bugün mevcut olan yoksulluğun da işsizliğin de yegâne sebebi; Rus işgaliyle başlayan ve sonrasında yaşanan artçı sorunların bir çözüme kavuşamadan ülkenin yeniden işgale uğramasıdır. 20 yılan fazla süren ve ABD'nin elebaşılığını yaptığı koalisyon işgali, ülkeyi daha büyük bir kaosa sürükledi.
İşgal döneminde, desteklerinden yararlanmak için güçlü aşiret sahiplerine pay edilen hazine malları, ülkenin kalkınmasının önünde büyük bir engel oluşturdu.
Bu dönemde uyuşturucunun yaygınlaştırılmasına göz yumularak halkın aklen ve fikren uyuşturulmasına kapı aralandı. Ülkenin yeraltı kaynaklarının imtiyazlı bazı elitlerin uhdesine bırakılması halkın yoksullaşmasına yol açtı.
Bunlar; zalim ve barbar Batı'nın Müslüman coğrafyasının bir parçası olan Afganistan'da bıraktığı kötü bir miras, ancak 2021 yılında ABD'nin başını çektiği işgal koalisyonuna karşı zafer elde ederek yönetimi yeniden ele alan Afganistan İslam Emirliği hükümeti, günbegün ülkenin kalkınması için büyük çabalar harcıyor.
Köprüler yapılıyor, sulama barajları inşa ediliyor, yollar asfaltlanıyor, yeni ulaşım imkanları oluşturuluyor. Ticaretin yaygınlaşması ve ekonomik kalkınmanın önündeki engeller bir bir kaldırılıyor. Özellikle komşu ülkelerle yapılan ticari anlaşmalarla ülke büyük mesafeler katetmiş durumda.
Hükümet, bir yandan işgalin bıraktığı tahribatın izlerini silmeye çalışırken bir yandan da istihdama katkı sunacak hamlelerle halkın refahının yükseltilmesinin önünü açıyor. Uyuşturucuyla mücadelede büyük başarı elde eden Hükümet, bir taraftan uyuşturucunun kaynaklarını kuruturken öbür taraftan açtığı rehabilitasyon merkezleriyle bağımlıları tedavi ederek topluma yeniden kazandırıyor.
Ülkenin huzurunu kaçıran yapılarla mücadelede de büyük mesafeler kat eden yönetim, Afganistan'dan başka bir ülkeye yönelebilecek tehditlere de fırsat vermiyor.
Hasılı; insan haklarından ekonomiye, uyuşturucuyla mücadeleden eğitime, sağlıktan hizmet sektörüne kadar hemen tüm alanlarda gelişen bir ülke konumunda iken, ikiyüzlü vahşi Batı'nın Afganistan İslam Emirliği'ne "açlıkla pençeleşen bir ülke" görüntüsü vermesinin hiçbir gerçekliği yoktur.
İşgalci siyonistlerin Filistin ve Lübnan'da işlediği soykırımlara karşı üç maymunu oynayan, destek veren, silah yardımında bulunan vahşi ve barbar Batı'nın, yine on yıllarca işgal altında tuttuğu, katliamlardan geçirdiği halkları düşünüyor gibi görünmesi hiç de inandırıcı gelmiyor.
Afganistan'daki açlığı çok önemsiyorsanız dönüp aynaya bir bakın hele. Kendi ellerinizle besleyip büyüttüğünüz şımarık çocuğunuzun açlığa mahkûm bıraktığı Gazzeli çocukları düşünün önce.
Afganistan'daki kız çocuklarının eğitimini kendinize dert ediniyorsanız; okulları bombalayan, çocukları, bebeleri katleden ve eğitim haklarını ellerinden alan kanlı katil veledinizin yaptıklarına bir bakın önce.
İnsanlığını yitirmiş Batı'nın insanlık dersi vermesine Müslümanların ihtiyacı yoktur.
İLKHA
HABERE YORUM KAT