Başörtüsünün referans kaynakları (1)
Başörtüsünün nasıl olması gerektiği, İslâm’ı referans alanlarla İslâm’ı referans almayanlar arasında bir ihtilaf noktası, bu doğru. Ama artık bu mesele İslâm’ı referans aldığını söyleyenler arasında da bir ihtilaf konusu, bunu da görmek gerekiyor.
Bunu son günlerde CHP’nin başörtüsü yasağını kaldırmak için yaptığı “makbul başörtüsü” tanımında ve başörtülü hanımlar arasında medyada yapılan “dandik tesettür” tartışmalarında gördük.
CHP’nin aldığı pozisyon yeni değil. Bu parti kuruldu kurulalı aşinayız buna. Önce başörtüsünü Türkiye Müslümanlarının hayatından tamamen çıkartmak istediler. Bugünkü yasağın temeli de bu zaten. Halk tesettüre olan inancında sebat gösterince, inatlaştılar ve halktan uzaklaştılar. Toplumun belli bir kesiminin partisi olmayı yeğlediler.
Uluslararası konjonktürün zorlaması sonucu ülke demokrasiyle tanışınca, bürokrat yasakçıların sivil siyasetteki temsilciliğine soyundular. O gün bugündür Batı cephesinde durum aynı.
Artık şunu çok iyi anlamış durumdalar; CHP yasakçı zihniyeti sürdürdükçe, sittin sene kalsa yine de iktidara gelemeyecek. Muhalefetteyken iktidar partisinden daha fazla güç sahibi olmanın yolları da kapanmaya başladı. Bunun için iktidar kapısını aralamak istiyorlar. Bir süredir gerekirse taviz verebileceklerinin sinyalini verip duruyorlar. Kendi içlerinde bir zihin berraklığına ulaşamasalar da, buna mecburlar.
Taviz verecekler ama başörtülülerin de taviz vermesini istiyorlar. Bir adım siz öne çıkın, bir adım da biz öne çıkalım, diyorlar.
“Taktığınız başörtüsü, İslâm’ın tanımladığı başörtüsü olmasın. Başörtüsünü tamamen açmasanız da olur. Yeter ki dinin de onay vermeyeceği bir içerik alsın, o zaman yasağın kalkmasına yardımcı oluruz. Saçlarınızın az bir kısmını görünür kılın, şimdilik bu bize yeter!” modundalar.
Bu teklifi bilimsel unvanlı kişilere yaptırınca, CHP ideolojisinin katı pozitivistçi duruşunun boyasının dökülmeyeceğini sanıyorlar. Din ve siyaset alanları birbirinden bağımsız olsun diye yıllarca dindar kesimin ensesinde boza pişireceksin, sonra da kalkıp dinî olanı tanımlayacaksın! Daha doğrusu tahrif edeceksin. Dinî alana lâikçi kimlikle girince boya dökülmesin de ne yapsın!
Tek istedikleri, başörtüsünün üzerine devletin ideolojisini yazmak, o zaman sorun kalmayacak. Bunu başarırlarsa ülke ekonomisi kalkınacak, eğitim seviyesi yükselecek ve topyekûn kurtuluşa ereceğiz, sanırsınız.
Hâlbuki, başörtüsünün devlet ideolojisinden bağımsız bir inanç meselesi olması gerektiğini, her insanın doğuştan gelen inanç hürriyetine sahip olduğunu, insanların inançlarına göre yaşamalarında bir sakınca olmadığını kabul etseler, sorun kendiliğinden çözülecek.
Muasır medeniyetler seviyesine yükselme söylemini bir totem yapan CHP, bir türlü bu ülküsüne ulaşamadığı için olsa gerek, “muasır medeniyet” dediği Batılı ülkelerin “inanç özgürlüğü” prensibine hep yabancı kaldı.
Eğer bu sorun çözülmek isteniyorsa, CHP ve bilumum başörtüsü karşıtı kesimlerle başörtüsüne inananların ortak bir referansının olması gerekmektedir, yoksa toplumun belli bir kesimiyle kahir kesimi arasındaki bu gerginlik sürüp gidecektir.
Bu ortak uzlaşı noktası; “inanç özgürlüğü” prensibi olmalıdır. CHP, ülke halkının inandığı İslâm dinini bir referans olarak görmediğine göre, bu prensipte buluşmak gerekir. Eğer sorunu çözmekte samimi iseler tabiî.
“İnanç özgürlüğü”ne çağdaş lâikliğin de bir itirazı yok. Çünkü demokrasinin olmazsa olmazı sayılan temel haklardan birisidir bu. Sorunu çözmek üzere başörtülüler de “inanç özgürlüğü”nü bir referans kaynağı olarak almakta bir sorun görmezler.
Aksini savunmak, CHP ideolojisini başörtüsüne vurun ve bizim size uygun gördüğümüz kadar özgürlüğü kabul edin demek olur. Bu da biz bu sorunu çözmek istemiyoruz ve başörtülülerin haklarının gasp edilmesini savunuyoruz demekten başka bir anlama gelmez.
Yazının girişinde başörtüsünün İslâm’ı referans aldığını söyleyenler arasında da bir ihtilaf konusu olmaya başladığını söyledik. Gelecek yazımızda da bu konunun değerlendirmesini yapacağız inşaallah.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT