Başörtüsüne özgürlük, CHP'ye iktidar!
Çarşaf 'açılımı' CHP ve lideri Deniz Baykal'ı yeniden 'parlatma' atraksiyonuna dönüşüyor. Bunun nedenleri aşikâr: Ufukta yerel seçimler var.
AK Parti'nin karşısında da CHP'den başka bir 'alternatif' görünmüyor. Aslında bu partinin alternatif olmadığını ve olamayacağını vatandaş son üç-beş seçimdir anlatmaya çalışıyor, ama 'siyaset mühendisleri'nin anlayacağı yok. Sağda ve solda yeni 'arayışlar' da sonuç vermeyince, üstelik birilerinin küresel ekonomik krizden kaybettiklerini devletten tahsil etme çabaları hükümetten karşılık bulmayınca Baykal'ı yeniden 'parlatmak'tan başka seçenek kalmıyor. Hasan Cemal, olayı iyi resmetti: 'Tayyip Erdoğan'ı hizaya getirmek için Deniz Baykal'a bir kez daha gaz vermek.'
Ama Baykal'ın rozetlerinden ve sözlerinden umutlananlar da az değil. CHP'nin 'laiklik sopası'yla milleti dövmekten vazgeçtiğini sanmak büyük bir rahatlama sağlıyor bazı muhafazakâr çevrelerde. Bu nedenle Baykal'a inanmak, umutlanmak istiyorlar. Daha birkaç ay önce, başörtüsü yasağını üniversitelerde kaldırmasını umdukları bir anayasa değişikliğini CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne götürüp iptal ettirdiğini bile unutmaya hazırlar.
AK Parti de memnun CHP'nin son halinden. Haksız da sayılmaz. CHP'nin yargıdaki uzantılarının AK Parti'ye yapıştırdığı 'laiklik karşıtı eylemlerin odağı' yaftasıyla ne yapacaklarını düşünürken, bir sonraki kapatma davası ne zaman açılabilir endişesini için için taşırken CHP'nin 'laiklik eksenli muhalefet' stratejisinden vazgeçtiğini görmek istiyorlar. Böylece laik-Kemalist bürokratik odakların da AK Parti'nin varlığını ve meşruiyetini sorgulamaktan vazgeçeceklerini sanıyorlar. Hatta AK Parti ve bazı muhafazakâr kesimler, Baykal'ın son 'açılımı'nın 'devlet' katında 'muhafazakâr sosyal ve siyasal oluşumlara' ilişkin büyük bir dönüşümün öncüsü, muştucusu olduğunu umut ediyorlar. Ne de olsa CHP'nin sadece bir 'siyasi parti' olmadığının farkındalar. CHP'nin biraz da asker, yargı ve üniversiteler demek olduğunu biliyorlar: 'CHP değiştiyse devlet de değişti' diye düşünüyorlar.
Bence fena halde yanılıyorlar. Baykal'ın konuşmasını iyi dinleyenler şifrelerini çözebilir bu yeni 'açılım'ın. Baykal, 'liberal olacağınıza mutaassıp olun' derken kitlelerin dinî kimliğinden çok 'siyasî talepler'inden rahatsız olduğunu ilan ediyor. CHP'nin temsil ettiği 'devlet' aygıtına karşı muhafazakârların demokrasi, özgürlükler rejimi ve hukuk devleti içinde alternatif bir dil ve talepler dizini çıkarması karşısında muhafazakârları 'siyasetsizleştirme'ye çalışıyor. Yani Baykal ve temsil ettiği kitleler için sorunun 'laiklik' değil ne olduğunu anlıyoruz: Muhafazakâr kesimlerin küresel trendlerle örtüşen 'liberal' taleplerinin bürokratik-Kemalist devleti dönüştürmesini engellemek.
Baykal 'liberal' olana karşı olduğu gibi 'modern' olana da karşı. Çarşaf, feodal bir toplumsal düzenin uzantısı Baykal'a göre ve laiklik için sorun oluşturmuyor. Yani kırsal alanlarda yaşayan, eğitimsiz, köylü kesimlerin çarşaf veya başörtüsü rahatsızlık vermiyor Baykal'a. Sorun, 'modern muhafazakârlar'ın siyasal talepleri ve bilinçleri, onların iktidarı ve de kaynakları paylaşma talebi. Asıl buna var mı Baykal ve Baykal'ın bürokratik paydaşları? Demokratik, çoğulcu, katılımcı bir siyaset zemininde muhafazakârları da 'eşit vatandaşlar' olarak görebiliyorlar mı?
Bana göre tablo net: CHP'ye bağışlanacak bir 'yönetim hakkı' karşılığında muhafazakârların kılık kıyafet serbestisine kavuşturulması. Muhafazakârlar CHP'yi iktidar yapacaklar, bunun karşılığında da laikçiler üniversite kapılarında çocuklarımızın başörtüsünü çekiştirmekten vazgeçecekler. Bu mudur yani? Seçimlerinden önce umdukları CHP-milliyetçiler (MHP) koalisyonu olmadı; şimdi 'CHP-mutaassıplar' koalisyonu üzerinde çalışıyorlar. Anlaşılan CHP'yi iktidar yapma arayışları bitmeyecek. Ne yaptıklarını ve neden yaptıklarını gayet iyi biliyorlar. Ya siz?
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT