1. YAZARLAR

  2. Mümtazer Türköne

  3. Başörtüsü sorunu yok, yasağı var
Mümtazer Türköne

Mümtazer Türköne

Yazarın Tüm Yazıları >

Başörtüsü sorunu yok, yasağı var

22 Ekim 2010 Cuma 16:45A+A-

Başsavcılığın açıklaması biraz 27 Nisan e-muhtırasına benziyor. İçi boş bir tehdit sadece. Tıpkı e-muhtıra gibi havada asılı kalmaya mahkûm.

Çünkü bu sefer CHP de dahil, siyasî partilerin tamamını hedef alıyor. CHP uzlaşma komisyonuna üye vermeyi reddetse ve işi pazarlığa döküp ipe un serse de prensip olarak hâlâ çözümden yana duruyor. Üstelik durmak zorunda. Çünkü 'başörtüsü yasağının kaldırılması gündemi' doğrudan CHP'nin eseri.

Türkiye'de bir 'başörtüsü sorunu' yok; sadece 'başörtüsü yasağı' var. Bir sorundan bahsediyorsak, sorunun kendisi sadece bu yasaktan ibaret. İkisi arasındaki fark bütün tartışmaları tersyüz edecek kadar önemli. Üniversiteye giden genç kızların başörtüsü takması, sadece onların özgür tercihleri. Sorun, inançlarından kaynaklanan bu tercihlerine üniversitede saygı gösterilmemesi. Kısaca üniversitelerde 'başörtüsü ile girilmez' yasağının olması.

'Üniversitede türbanı serbest bırakmam.' diyen Amasya Üniversitesi Rektörü Zafer Eren'in gerekçesi hukuk fakültelerine mutlaka ders konusu olmalı. 'Bana hiçbir kanun, üniversitede türbanı serbest bırakmam konusunda bir yetki vermemiştir.' demek, hukuk hakkında asgari bir bilince sahip olmamak demek. Bilgi değil, basit bir sağduyu ve bilinçten bahsediyorum. Ancak kanunda zikredilenlere izin vermekle mükellef iseniz kimse parmağını bile oynatamaz; çünkü insanların parmağını oynatabileceklerine dair bir kanun hükmü yok. Başörtüsüne yetki veren bir kanun olamayacağı gibi diğer bütün kıyafetlere de yetki veren kanun hükümleri bulunmuyor. Resmî görevlerin bazıları için şapka kanunu hariç; zaten ona da kimse uymuyor.

Aslında Yargıtay Başsavcısı'nın 'başörtüsü yasağını kaldırırsanız sizi kapatırım' diye siyasî partilere yönelttiği tehdidin gerekçesi ile Amasya rektörününki arasındaki çelişki nasıl bir hukuk mantığı ile karşı karşıya bulunduğumuzu gösteriyor. Hatırlayalım, YÖK'ün yasağı kaldıran formülü, basit bir kıyafet serbestisine dayanıyordu. 'Öğrencilerin kıyafetlerinden dolayı öğrenim hakları engellenemez.' Bu kadar basit. Amasya Rektörü bir kanunun kendisine başörtüsü konusunda yetki vermesi gerektiğini iddia ediyor. Başsavcı ise başörtüsünü serbest bırakan bir düzenleme yapılamayacağını ileri sürüyor. Neden? Çünkü laiklik ilkesine göre 'dinsel inanç veya dinsel kurallarla doğrudan ilişki ve bağlantı kurularak yapılan düzenlemeler' yapılamaz. Bu prensibe uyacaksak 'başörtüsü ile öğrenciler üniversiteye giremez' yasağı da laikliğe aykırı olmaz mı? Öyle ya başörtüsü yasağı 'dinsel inançlarla kurulan bir bağlantıya' dayanmıyor mu?

Laikliğin bütün evrensel yorumları bir dinî inanca dayanarak düzenleme yapmak gibi bir dinî inanca karşı çıkarak yapılan düzenlemelerin de laikliğe aykırı olduğunu gösteriyor. Din karşıtlığını devlet düzeyinde savunursanız, dinî inançları savunma durumuna sokar ve devletin dinler karşısındaki tarafsız duruşuna zarar verirsiniz. Peki dinî inançla bağlantı kurularak yapılmış yasal, hatta anayasal düzenleme mevzuatımızda yok mu? Bu soruya cevap vermek için şu soruyu eklememiz yeterli: Diyanet İşleri Başkanlığı'nın anayasal düzen içinde yeri ne?

Başörtüsü yasağının yasal mazereti böylesine ilkel ve hukuktan önce akıl dışı. Sorun başörtüsü değil 'yasak' olduğuna göre mesele bu yasağın kaldırılmasından ibaret. Başörtüsü bugüne kadar devlet içinde iktidar iddiasında bulunan sivil-asker bürokrasinin, halkı uzakta tutmak için kullandıkları basit ama maalesef etkili bir araç idi. Başörtüsü yasağı ile artık halkı iktidarın uzağında tutmanın anlamı kalmadı. Çünkü halk, bu yasağa rağmen iktidarı devraldı. Tartışmalardan çıkan tablo, bugün bürokrasinin bu iktidar iddiasının umutsuzca devam ettiğini gösteriyor. Neden umutsuzca? Çünkü bu sefer yasağı kaldıracağını söyleyen, CHP'nin kendisiydi. CHP'ninki doğru bir hesaptı. Bu yasak artık sadece CHP'nin iktidara yaklaşmasını engelliyor.

Yasağın akıl dışılığı bu hamleyi yapan CHP'nin içine düştüğü tutarsızlık ve ciddiyetsizlikten belli olmuyor mu? Kılıçdaroğlu 'bu sorunu ancak biz çözeriz' dedi. 'Çözmek', yasağı kaldırmaktan ibaret. Direnen kim? Bu yasak üzerinden hâlâ iktidar üzerinde hak iddia eden yargı bürokrasisinin temsilcileri değil mi? CHP'nin farkında olmadığı şey ise sorunun zaten çözüldüğü. Başörtüsü yasağını bundan sonra devam ettirecek güç kimde var? [email protected]

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT