1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Başörtü yasakçıları MHP’de buluşuyor!
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Başörtü yasakçıları MHP’de buluşuyor!

12 Mart 2011 Cumartesi 00:51A+A-

Emekli Korgeneral Engin Alan, MHP’ye girdi..

MHPGenel Başkanı DevletBahçeli, Engin Alan’ın görev sırasında başörtülüleri fişlediği bilgisine rağmen, ona sahip çıktı..

Hatta Engin Alan’ın, “kendilerine emanet olduğunu” ileri sürdü.

Bu başörtü yasakçısı, MHP’de..

Peki Osman Kaçmaz nerde?

Kendi açıklamasına göre, o da MHP’de..

Kaçmaz ne yapmıştı?

Rektörlere gönderdiği bir yazı ile, “türbanlı öğrencilerin derslerden çıkarılmamasını, sadece zabıt tutulmasıyla yetinilmesi”ni isteyen YÖKBaşkanı Yusuf Ziya Özcan’ın yargılanmasına karar vermişti.

Bu çerçevede, Engin Alan’a da, Osman Kaçmaz’a da, “başörtü karşıtı” tanımlaması yapmak, haksızlık olmasa gerek.

İyi de, bu iki başörtü yasakçısının, MHP’de ne işi var?

MHP, Nusret Demiral ile 1995’te yaşadığı baraj altını tekrarlamak için mi çaba sarfediyor?

MHP, kendi ipini, kendisi mi çekiyor?

Yoksa Osman Kaçmaz, rüya mı görüyor?

Engin Alan, reddedilemediği için, oyalanarak atlatılmaya mı çalışılıyor?

 

PERİNÇEK, VELİ KÜÇÜK’Ü ÖVDÜ!

“Başörtü yasakçıları”nın, “başörtünün serbest kalması iddiasındaki MHP”den milletvekili adaylığı ne kadar çelişkili bir durum ise, yılların sosyalisti Doğu Perinçek’in, dünkü yazısında emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ü övmesi de o kadar tuhaf idi.

Şöyle diyordu, dünkü yazısında Perinçek: “Birbiri ardı sıra gelen dalgalarda E. Tuğg. Veli Küçük ve İlhan Selçuk hangi güçlerin hedefi olduysa, .... Ali Çelebi’ye kadar hepsi, aynı güçlerin hedefi olmuştur. Birkaç kışkırtıcı ajan ve gizli tanık dışında, bütün Ergenekon sanıkları Türkiye cephesinin insanlarıdır.”

Bizim bildiğimiz, İlhan Selçuk, Susurluk olayında Veli Küçük’ü yerden yere vuruyordu.

Perinçek de, Susurluk olayının ısrarlı takipçisi görüntüsünde, Abdullah Çatlı’nın sahte kimlikle serbestçe ülkede dolaştığını ilk defa ortaya çıkaran kişi olarak biliniyordu!

Kısacası, düne kadar Abdullah Çatlı, Veli Küçük’e bağlı idi.. İlhan Selçuk (Cumhuriyet gazetesi) ve Perinçek ise, Çatlı’ya ve dolayısıyla Veli Küçük’e karşı idi..

Bugün geldiğimiz noktada, Veli Küçük; Perinçek’in gözünde “Türkiye cephesinin insanı” oluverdi.

Kimbilir belki yarın, Abdullah Çatlı da, Perinçek’in gözünde, “kahraman” oluverir..

Yıllardır istismarını yaptıkları 6 TİP’li öğrenci mi?

Ölenle ölünmez yoldaşım..

 

1000 YIL SÜRECEK DAVA

Diyorlar ki: “Ergenekon davası, bu gidişle 1000 yıl sürer.”

Hani hukukçu olmayanlar bunu söylediğinde, “Lafın gelişi 1000 yıl deniyor.. Abartma ifadesi kullanılıyor” der geçeriz de..

Bir de hukukçular aynı lafı ediyor ya, o zaman insanın sinirleri tavan yapıyor.

Turgut Kazan isimli, baro başkanlığı da yapmış, yaşını başını almış bir avukat, geçtiğimiz günlerde “Niye 1000 yıl sürsün ki?” hatırlatmasına, “İddia ediyorum, 1000 yıl sürer” cevabı veriyordu..

Gerçekten de, bir dava 1000 yıl sürer mi?

Kişiler arasındaki hukuk davaları sürebilir.

Hukuk davalarında, yani alacak verecek davalarında, yapılan her işlem, her duruşma, her tebliğat zamanaşımını keser. Dolayısı ile, duruşmalar devam ettiği, işlemler devam ettiği müddetçe, davalar da zamanaşımına uğramaz. İsterse 100 yıl geçsin, isterse 1000 yıl geçsin. Hatta isterse 500 bin yıl geçsin, dava takip edildiği müddetçe, hak ölmez, dava düşmez, duruşmalar devam eder.

Açılan davada, hak sahibi ölür, çocukları yerine geçer. Davalı ölür, dava mirasçılarına karşı devam ettirilir. Mirasçılar ölür, onların mirasçıları ile dava sürdürülür.

Ama ceza davaları böyle değil işte.

Suçun niteliğine göre, zamanaşımı süreleri var. Bu zamanaşımı sürelerinin, en fazla olabileceği süreler var.

Mesela?

Mesela ceza kanunlarında en yüksek ceza olan, “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” için, 30 yıllık zamanaşımı süresi var.

Belli işlemlerle zamanaşımı kesilir ve yeniden zamanaşımı süresi başlar ama.. Bu ilaveler, ilk zamanaşımı süresinin yarısından fazla olamaz.

Kısacası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen bir sanık için, 45 yılda karar verilmeli ve bu karar kesinleşmeli.. Kesinleşmezse, dava düşer. İsterse 5 bin kişinin katili olsun. İsterse hazinenin tamamını boşaltmış olsun..

Öyle değil mi, avukat Kazan!

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT