1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Basit Bir ‘FETÖ Cinneti’ Vakıası mı?
Basit Bir ‘FETÖ Cinneti’ Vakıası mı?

Basit Bir ‘FETÖ Cinneti’ Vakıası mı?

Akif Beki, Osmangazi Üniversitesi’nde yaşanan toplu cinayet olayını değerlendirdiği yazısında bunun neden basit bir “FETÖ cinneti” vakıasına indirgenemeyeceğini anlatıyor.

07 Nisan 2018 Cumartesi 16:45A+A-

Akif Beki’nin Karar’daki köşesinde yayınlanan konuyla alakalı bugünkü (07 Mart 2018) yazısı şöyle:

“FETÖ Cinneti” Denip Üstü Kapatılamaz

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ndeki katliam, tam bir ‘Kırmızı Pazartesi’ trajedisi. Göz göre göre, bağıra çağıra geldiği halde kimse bir şey yapmıyor.

Çalıştığı fakülteyi silahla basıp 4 kişiyi katleden Volkan Bayar canisi, anlatıp duruyormuş av planını.

Acı verici olan, kurbanların onca zaman seslerini kimseye duyuramamış olması.

Kaçık bir canavar musallat oluyor fakültenize. 200’den fazla akademisyeni FETÖ’cülükle suçluyor. İhbar terörü estiriyor.

Bütün okul FETÖ’cü olmadığınızı ispat için kıvranıyorsunuz. Ama duyan olmuyor çığlıklarınızı.

Kabus filmi gibi...

Can derdine düşürüyor kurbanlarını, ‘bir şarjörlük işiniz var, 24 kurşuna bakar’ diye alenen tehditler savuruyor.

Ne kurbanlar bir şey yapabiliyor, ne yardımlarına gelen oluyor.

Kafayı taktığını FETÖ’cü suçlamasıyla süründürüyor.

Fakat bu kaçığın ihbarlarını tereddütsüz işleme koyan savcılık, hakkındaki iftira şikayetlerine itibar etmiyor, vatandaşlık görevini yaptı diye geri çeviriyor.

İftiraya uğrayanlara, suçsuz yere mağdur edildiğini söyleyenlere hak arama yolları da kapalı yani. Tek kurtuluşları, aklanana kadar çırpınmak, FETÖ’cü olmadıklarına ikna etmek.

YÖK’ün kapısını çalıyorlar, rektörlüğe başvuruyorlar, kimsenin elinden bir şey gelmiyor.

Gizli bir el tarafından korunuyor kollanıyor, üzerinde görünmez bir dokunulmazlık pelerini var sanki iftira makinesinin.

Bunun tek lafıyla sayısız akademisyeni FETÖ’cü diye anında ihraç eden sistem, FETÖ’yle mücadele ediyor diye bu kaçığa  dokunamıyor.

YÖK topu rektörlüğe atıyor, rektörlük disipline, oradan da açılan soruşturma dosyasına havale.

Soruşturma evrakı kendisine ulaşınca da deliye dönüyor. Kafasına koyduğunu eyleme geçiriyor, dediğini yapıyor herifçioğlu, iki  şarjörle 23 kurşunu boşaltıyor.

Elleri kolları bağlı, davulla zurnayla gelen bu kaçınılmaz sonu çaresizce bekliyor kurbanları da. Hayatları, gözlerinin önünde karartılırken sadece seyredebiliyorlar.

Ve Türkiye, bir buçuk yıl boyunca yaşadıkları dehşeti, her şey olup bittikten sonra öğreniyor.

Ne işkence çekmiş, ne zorbalık görmüşler.

FETÖ’cülükten beraat almışlar, mahkemede temize çıkmışlar, yine de işini kaybeden işini kurtaramamış, canı tehdit edilen canını.

Hapse tıktıramadıklarını, işten attıramadıklarını vurup öldürme planını icraata dökene dek de durdurulamamış bu FETÖ avcısı.

***

Senin FETÖ’cü olmadığın, senin hain, senin kripto olmadığın ne malum birader denmemiş, ilişecek bir yetkili çıkmamış.

Ancak cinnet eseri katliam yaptığını söyleyen çıkıyor şimdi; dengesinin yerinde olmadığını, aklını kaçırdığını söyleyen çıkıyor, iyi mi!

Az daha zorlasalar, cezai ehliyeti yok diye salıverdirecekler,  kaldığı yerden kan kusturmaya devam etmek üzere geri dönecek fakülteye.

Oysa bir lafıyla harekete geçenler; meczup mudur acaba, delirmiş bir müfteri olabilir mi, muvazenesi bozuk olmasın, aklı başında dengesi yerinde mi, ne kadar güvenilir bir bakalım hele önce diye hiç şüphelenmemişti.

Şimdi basit bir ‘FETÖ cinneti’ vakası gibi göstermek, üstünü kapatmak olmaz mı peki? Kurbanların yardım çağrılarını hala duymazdan gelmek olmaz mı?

HABERE YORUM KAT

4 Yorum