“Başbakan'ın kavgacı üslubu”
Haksız yere bir adamın yakasına yapışıyorsunuz, adam “Ne oluyor kardeşim? Çek elini!” diye bağırınca da ona şöyle diyorsunuz:
“Sakin olsana be adam! Bağıracak ne var? Niye hırçınlaşıyorsun, niye asabileşiyorsun? Bu nasıl üslup? Ortamı gerdiğinin farkında değil misin? Kendine gel! Mağdur edebiyatı filan da yapma!”
Olur mu böyle saçma şey?
Oluyor işte.
* * *
27 Mayıs eşkıyasını göklere çıkaran, milli irade üzerindeki oligarşik vesayetin ne pahasına olursa olsun devam etmesi gerektiğini savunan ve Menderes'in akıbetini hatırlatarak Erdoğan'ı açıkça ölümle tehdit eden bürokratların, aydın müsveddelerinin, gazetecilerin, siyasetçilerin söylemleri makul, ama bu söylemlere layıkıyla mukabele eden Erdoğan'ın tavrı yadırgatıcı!
AK Parti'ye karşı 'bürokratik bir kamuoyu' oluşturmak ve bu sayede seçimle gelen hükümeti anti demokratik usullerle alaşağı etmek için “Ergenekon” mahfillerinde komplo kuranlar muteber, ama kurulan komploya dikkat çekerek milli irade düşmanlarını halka şikayet eden Erdoğan tu kaka!
Baştan aşağıya siyasi ve ideolojik gerekçelerle AK Parti'nin kapatılmasını savunmak normal, ama Başbakan Erdoğan'ın bunu milli iradeye saygısızlık olarak gördüğünü beyan etmesi anormal!
Yok ya?
* * *
Gazete köşelerinde Erdoğan'ı “bu kavgacı üslup”tan vazgeçip “daha uzlaşmacı, daha itidalli” olmaya çağıran 'oligarşik kanaat önderleri', aslında kendi kabadayılıklarının Başbakan'a sökmemesinden mustaripler.
Oluşturdukları faşizan baskı atmosferinin 'gereğini' yapmadığı için Başbakan'a 'gönül koyuyorlar'.
Lisan-ı hal ile diyorlar ki:
'Ey Tayyip Erdoğan! Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde seni dize getirmek için bir askeri darbe rüzgârının esmesini temin ettik, ama sen dize gelmedin. Şimdi de partini kapattırmak ve seni siyasetten men ettirmek isteyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na verdiğimiz destekle ödünü koparmaya çalışıyoruz, ama sen hiç oralı olmuyorsun. Dik duruyorsun. Türkiye siyasetinin kendine özgü şartlarına uymuyorsun. Salya sümük ağlayarak statükodan af dileyeceğin yerde, milli irade deyip durarak statükonun karizmasını çiziyorsun. Bizi fena halde ofsayta düşürüyorsun. Niye böyle yapıyorsun? Yapma böyle! Uslu çocuk ol, statükonun dümen suyunda git, bizi daha fazla üzme.'
* * *
Hamiş:
“Gelinen bu noktada AK Parti ve Başbakan Erdoğan'ın hiç mi suçu yok?” demek, oligarşik düzenin ekmeğine yağ sürmektir.
Demokratik siyaset üzerindeki anti-demokratik vesayete meşruiyet kazandıran bir söylemdir bu.
Hadiseye 'Madem statüko kıldan nem kapıyor ve madem bu ülkede milli iradeye karşı askeri/bürokratik darbe geleneği var, öyleyse AK Parti ve Başbakan Erdoğan statükoyu tedirgin edecek her türlü davranıştan ısrarla kaçınmalıdır' diye bakamayız.
Statükoyu 'esas', milli iradeyi 'teferruat' olarak görenlerin mantalitesine prim veremeyiz.
“Gelinen bu noktada AK Parti'nin hiç mi suçu yok”muş! (27 Nisan Muhtırası üzerine de böyle laflar edilmişti.)
AK Parti üzerinden milli iradeye topyekün savaş açan statükoyu mazur gösterecek bir şey olabilir mi yahu?
AK Parti'ye ne kadar kızarsak kızalım, onu yargılama ve iktidardan alaşağı etme hakkının millete ait bir hak olduğunu kabul ediyor muyuz, etmiyor muyuz?
Ediyorsak, böyle laflar etmeyeceğiz!
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT