Başbakan'ın BDP'yi yok sayması
Başbakan Erdoğan muhalefet partileriyle 'terör' konusunu görüşmeye başladı. Ancak iki partiyi bu görüşmelerin dışında tuttuğunu ifade etti: MHP ve BDP. Bu iki partiyle, 'terörden nemalandıkları' gerekçesiyle görüşmeyeceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan muhalefet partileriyle ‘terör’ konusunu görüşmeye başladı. Ancak iki partiyi bu görüşmelerin dışında tuttuğunu ifade etti: MHP ve BDP. Bu iki partiyle, ‘terörden nemalandıkları’ gerekçesiyle görüşmeyeceklerini söyledi.
Şu noktayı gözden kaçırmamakta yarar var: MHP lideri Bahçeli zaten bu konuda Başbakan’la görüşmek istemediklerini açıklamıştı. Yani buluşmayı istemeyen tarafın aslında hükümet değil MHP olduğu söylenebilir. Başbakan, anlaşıldığı kadarıyla, MHP ile görüşemeyince, BDP’yle görüşmeye de cesaret gösteremedi.
***
Türkiye, önemli bir referanduma giderken, Güneydoğu’da gerçekten şimdiye kadarkinden
çok farklı olaylar yaşanıyor. Milliyet’ten Mehveş Evin günlerdir o bölgeden izlenimlerini aktarıyor. Dikkatle okuyanlar için dün Cizre’den aktardıkları çok şey ifade ediyordu:
“Eskiden PKK’ya karşı olanların bile örgüte sempati duymaya başladığı herkesin dilinde. Onlarca minibüsten oluşan bir konvoy geçiyor, önce düğünden geldiklerini sanıyoruz. Beyaz tülbentli kadınların kırmızı-sarı-yeşil renkli eşarplar salladığını görünce, cenaze konvoyu olduğu anlaşılıyor. Geçen hafta Siirt’in Pervari ilçesinde öldürülen 10 teröristin cenazesi önce Şırnak, sonra Şemdinli’ye götürülmüştü.”
Güneydoğu’da öldürülen PKK’lıların cenazelerini büyük kalabalıklar kaldırıyor. ‘Şehidimiz hoşgeldiniz’ diyerek cenazeleri karşılıyorlar. O bölgenin gerçeği bu. Eskiden bu tarz olaylar bu kadar açıktan ve bu kadar kitlesel şekilde yaşanmıyordu. Bir ‘sınırı aşmışlık’ psikolojisi söz konusu...
***
Bizi bekleyen süreçle ilgili tahminim şöyle: Başbakan’ın konuşması bölgedeki bürokratları, güvenlik güçlerini, yargıçları ve savcıları daha sert davranmaya itecek. KCK operasyonu kapsamında zaten yüzlerce BDP’li yönetici ve belediye başkanı hapiste. Başbakan’ın üslubu belki daha fazlasının tutuklanmasına neden olacak, yani Kürt kimliği siyasetini temsil edecek yasal yönetici neredeyse hiç kalmayacak.
Güvenlik güçlerinin bölge halkına karşı daha sert davranmasının etkisiyle zaten çığırından çıkmış olan durum iyice içinden çıkılmaz bir hal alacak. Bölge halkı açısından PKK eylemleri
daha fazla meşruiyet kazanacak.
***
Böyle manzaraların yaşandığı bir dönemde bölgenin en önemli temsilcisi olan siyasi partiyi ‘terörden nemalanıyor’ diye devre dışı bırakmanın yaratabileceği muhtemel etkiler aşağı yukarı böyleyken BDP’yi bu kadar sert bir dille suçlamanın mantığı ne olabilir? Nasıl bir strateji söz konusu olabilir?
Başbakan Erdoğan büyük olasılıkla MHP ve BDP’yle oluşan gerginlik ortamının referandum üzerindeki etkilerine yönelik düşünceler içinde. Bu politikanın Güneydoğu dışındaki bölgelerde bir destek yaratacağı hesap ediliyor. Bu sertleşmenin referandumda ‘evet’ cephesine ne kadar katkı yapabileceğini öngörmek zor. Ama referandum nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, bu siyasetin yaratacağı en temel (ve kaçınılmaz) sonuç, Güneydoğu’daki tehlikeli tırmanışın daha da ileri boyutlara ulaşmasıdır.
Ülke olumlu bir Anayasa değişikliğinin arifesindeyken, Kürt sorununda son derece tehlikeli bir stratejiye yöneliyor olunması gerçekten de üzücü. Yöreyi az-çok gözlemleyebilen insanlardan birisi olarak gelişmelerden duyduğum kaygıyı tekrar tekrar belirtmeyi bir görev sayıyorum.
***
Bölgede dengeler çok değişti. Bölge halkının psikolojisi ve beklentileri çok değişti. Yaşanan kayıpların sonrasında bölge insanın çok kalabalık bir kesimi ‘ölüm korkusu’nu aşmış bir ruh hali içine girmiş durumda. Bölgedeki gösterilerde çok farklı görüntülere tanık oluyoruz. Sloganlar, pankartlar Batı’daki insanın anlayıp, içine sindirebileceği sınırların çok ötesinde.
Böyle bir tablonun karşısında, ‘Asker göreve’ yaklaşımı içine girilmesi ve yapılan planların sorunun bu yolla çözümüne odaklanması ürkütücü. Bu yolun yol olmadığını yaşadığımız 26 yıllık deneyin sonunda iyice öğrenmiş durumdayız. Böyle bir noktadan sonra tekrar başa dönülmesi, çözüm ve müzakere imkânlarının ortadan kalkmasıyla sonuçlanabilir.
BDP’yi eleştirebilirsiniz, onunla siyasi mücadele yapabilirsiniz. AK Partinin buna hakkı var. Ama BDP’yi çözüm sürecinin dışına iterseniz, ‘kimle çözeceksiniz?’ sorusuna verecek cevabınızın olması gerekir.
Anayasa değişikliği, ancak Kürt sorununda siyasi çözüm adımlarıyla birlikte anlamlı hale gelir, gelebilir...
RADİKAL
YAZIYA YORUM KAT