Başbakan: Gezi'dekiler Yasin İçin Neden Sessiz
Başbakan Davutoğlu, Gezi eylemlerinde yaşanan ölümlere tepki gösterenlerin Kobani bahanesiyle Yasin Börü'nün vahşi biçimde katledilmesine sessiz kaldıklarına dikkat çekti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, önce El-Cezire Türk televizyonunda ardından 45 bölgesel ve yerel kanalın ortak yayınında önemli açıklamalar yaptı. 35 kişinin ölümüyle sonuçlanan Kobani eylemleri sırasında HDP'li bir grubun Hüda-Par mensubu Yasin Börü'yü (16) kurban eti dağıttığı sırada vahşice öldürdüğünü belirten Davutoğlu, geçen yılki Gezi olayları sırasında yaşanan ölümlere verilen tepkiyi hatırlattı; onlara tepki gösterenlerin Börü'nün katledilmesine sessiz kaldıklarını söyledi.
ORTAK VİCDAN NİYE HAREKETE GEÇMEZ?
Davutoğlu, 'Yasin Börü kardeşimiz hangi görüşe sahip olursa olsun, 16 yaşındaki birinin 3. kattan atılması, üstünden arabalarla geçilmesi, işkenceye tabi tutulması, boğazının kesilmeye çalışılması, Allah aşkına barış, demokrasi diyenlerin bu tablo karşısında sessiz kalması mümkün mü? Türkiye'de geçen sene yine hepimizi üzen kayıplar yaşandı. Onlar için sesini yükseltenler niçin Yasin için yükseltmezler? Neden zulmün bir türünü yapanlara göre tasnif ediyoruz? Neden ortak bir vicdan harekete geçmiyor ve 'yeter' deyip haykırarak 'Bu gençlerin her biri bir kıymettir, ülkenin geleceğidir' diye seslenmiyor' dedi. Davutoğlu özetle şunları söyledi:
ÖLDÜRMEK ÖZGÜRLÜK DEĞİL
'Hangi gösteri hakkı Yasin gibi 16 yaşında bir çocuğun hayat hakkını ortadan kaldırabilecek hak olarak görülebilir. Orada vefat eden 33 kardeşimiz ve şehit edilen 2 polisimizin hayat hakkını ortadan kaldırmak özgürlük olarak görülebilir mi? Meclis'e sunulan İç Güvenlik Reformu'nu hayata geçirerek vahşet görüntülerine sahne olan eylemlere mani olacağız. Tasarı özgürlükleri kısıtlamayacak. Halkın hayat hakkı ve mülkiyet hakkı teminat altına alınıyor. Aksi yöndeki propagandalara kimse inanmasın.'
MASKE TAKIYORSAN BELLİ Kİ SUÇ İŞLEMEK İSTİYORSUN
'Gösteri hakkı bakidir, dokunulmaz ama bu haktan hareketle birisi gidip birinin mal özgürlüğünü ortadan kaldırabilir mi? Yani o vatandaşın alın terini biriktirdiği dükkanı ateşe verebilir mi? Veremez. Bir insanın hayat hakkını ortadan kaldırabilir mi? Kaldıramaz. Burada barışçıl bir gösteri yok. Bu gösterilerde birisi molotofkokteyli kullanabilir mi? Kullanamaz. Ambulans yakabilir mi? Yakamaz. Peki bu gösterilerde birisi maske takabilir mi? Takamaz, takarsa ne anlama gelir; kimliğini gizliyor. Niye gizliyorsun kimliğini? Suç işlemek istiyorsun. Yol kesebilir mi? Kesemez. Bunlar özgürlük mü? Değil, bizim sınırlayacağımız şeyler bunlar. Avrupa'da, dünyanın demokratik ülkelerinde nasılsa kurallar, aynı kurallar uygulanacak.'
Sınırda koordinat netleşti
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye sınırları içinde talep ettiği 'güvenli bölge'lerin koordinatını verdi. 'Suriyeli kardeşlerimizin Suriye topraklarında kalmasını, kendi toprakları içinde gelecek inşa etmesini istiyoruz. Her türlü yardımı yine yapalım' diyen Davutoğlu, güvenli bölgenin sınırlarını şu şekilde açıkladı: 'Biz bunun belli yoğunluklu nüfusların olduğu yerlerde... Mesela Halep'in kuzeyinde olması lazım. Çünkü Halep'te hem rejim saldırıları var hem IŞİD saldırıları var. Halep'le Türkiye sınırları arasında olması lazım. İdlib'in Türkiye sınırlarına yakın yerlerinde, aynı şekilde Lazkiye'nin kuzeyinde, yine Haseke'de belli bölgelerde ve şu anki Cerablus bölgesinde, Ayn el-Arab'da (Kobani). Bütün bu kuşakta yerleşim merkezlerinin olduğu alanlara göre derinliği değişebilir. Bunu BM'nin belirlemesi en doğru olandır. 3,5 yıldır karar almalarını bekliyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi belli vetolar sebebiyle hiçbir karar alamıyor. O zaman Suriye'ye müdahale konusunda oluşan uluslararası koalisyon ve gönüllüler koalisyonu da karar alıp havadan koruma sağlayabilir. Bunun örneği de Irak'ta 90'lı yıllarda yaşandı. Birinci Körfez Savaşı'ndan sonra uzun bir süre belli bir paralelin kuzeyi ve güneyi emin bölge ilan edildi ve Saddam'a karşı korundu.'
Mor Gabriel'in silahı mı vardı?
Çözüm süreci kapsamında yapılan reformlar için HDP'nin 'Biz baskı yapmasaydık olmazdı' dediğini söyleyen Başbakan Davutoğlu, 'Hayır olurdu. Olurdu. Mesela gayrimüslimlerin silahı mı vardı, Mor Gabriel'in, oradaki Süryanilerin, Rumların, Ermenilerin.. silahı mı vardı da, baskı mı yaptılar biz onlara emlaklarını geri verdik? Alakası yok. Bizim yaptığımız reformlar kesinlikle bu örgütün baskısı nedeniyle değildir ve bu örgüt baskı yaptığı için yapılmış değildir. Biz inandığımız için aynı yolda devam ederiz' açıklaması yaptı.
Kobani bahane çözüm istemiyorlar
PKK üyelerinin geçtiğimiz yıl sınırdışına çekilirken Gezi olaylarını bahane edip çekilmeyi durdurduğuna işaret eden Davutoğlu, örgütün şimdi de Kobani bahanesiyle süreci tersine çevirmeye çalıştığını söyledi. 17 Aralık komplosunda da çözüm sürecinin hedeflendiğini anlatan Davutoğlu, 'Öyle derin yapılar var ki, bunlar bu meselenin çözülmesini istemiyorlar. Bazen 'Gezi' diyorlar istemiyorlar, bazen başka şeyler diyorlar. Şimdi de 'Kobani' diyerek bahane üretiyorlar. Kobani'de akan kanın tek zerresinde bizim elimiz yoktur. Çözüm süreci birilerini rahatsız ediyor, bunu herkes görmeli' ifadelerini kullandı.
Onlar ne ensarı bilir ne muhaciri
Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün akşam Ankara'da 'Yaşayan Gazze' programına katıldı. Etkinlikte bir konuşma yapan Davutoğlu, Türkiye'nin ülkelerinde yaşanan katliam nedeniyle muhacir konumuna düşen Suriyelilere ensar şuuruyla kapılarını açtığını söyledi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Vatan haini, 1,5 milyon Suriyeli'ye sınırları açandır' sözlerini eleştiren Davutoğlu, şunları söyledi: 'Hayatlarında hiç hicret etmeyenler, dünyayı bir hicret diyarı gibi görmeyenler ne muhaciri anlar ne ensarı anlar. Ve ne yazik ki bu topraklarda Suriyeli bir buçuk milyon kişiyi kabul etmek vatana ihanettir diyenler de çıktı. Onlar bunu diyecekler, çünkü onlar bütün bu duyarlılıklardan uzak. Biz ise siyasetimizi Gazzeli Yusuflar, Halepli Nurlar, Filistinli Ayşeler, için yapmaya devam edeceğiz."
Yasal açığı kapatacağız
İç Güvenlik Reformu sayesinde 'suç oluşana kadarki tedbir alma yetkisi'nin polisin eline geçeceğini kaydeden Davutoğlu, mevcut yasalara göre polisin uyuşturucu ihbarı bulunan bir arabayı durdurup arama bile yapamaz durumda olduğunu belirtti. Savcıların "Elde yeterli delil yok' diyerek yaptırım uygulamadığını dile getiren Davutoğlu, önleyici tedbirleri artıracak yeni paketle yasal açıkların kapatılacağını söyledi.
Yeni Şafak
HABERE YORUM KAT