1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Bartın’dan Aksa Tufanı’na selam…
Bartın’dan Aksa Tufanı’na selam…

Bartın’dan Aksa Tufanı’na selam…

Bartın’da, Gazze’de siyonist soykırımcı İsrail’e karşı başlatılan Aksa Tufanı direnişinin yıldönümünü gündemleştirmek ve direnişi desteklemek amacıyla Cumhuriyet Meydanında kunut namazı kılındı.1

06 Ekim 2024 Pazar 22:59A+A-

Bugün Bartın’da, Bartın Sivil İrade Platformu çağrısıyla, Gazze’de siyonist soykırımcı İsrail’e karşı başlatılan Aksa Tufanı direnişinin yıldönümünü gündemleştirmek ve direnişi desteklemek amacıyla Cumhuriyet Meydanında kunut namazı kılındı, basın açıklaması okundu ve dua eylemi gerçekleştirildi.

Eylemde, Kur’an-ı Kerim’den ayetler okundu, kısa konuşmalar gerçekleştirildi, kılınan kunut namazının ardından basın açıklaması okundu ve dua yapılarak eylem sonlandırıldı.

bartin-gazze-20241006-02.jpg

bartin-gazze-20241006-03.jpg

bartin-gazze-20241006-04.jpg

bartin-gazze-20241006-05.jpg

Okunan basın açıklamasında şunlar ifade edildi:

“Filistin meselesinin acısını yüreğinde taşıyan değerli kardeşlerim,

Bugün, yani 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı’nın yıl dönümünde, sistematik bir şekilde toprakları gasp edilerek halkı yok edilen Filistinli kardeşlerimize destek olmak ve yaşanan soykırım karşısında zamanın ve mekânın sahibine dualarımızla müracaat etmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz.  Bu meydanda yapılan vicdan yoklamasında  “Ben de varım” diyerek,  sorumluluğunu yerine getiren kardeşlerimize duyarlılıklardan dolayı teşekkür ediyoruz.

İnsanlığın başına gelmiş en büyük felaketlerden birisi olan Siyonist İsrail mutlak kötülüğün merkezi olarak tüm gönül coğrafyamızı ateşe atmaktadır. 1917’de Balfour Deklarasyonu ile başlayan işgal ve katliam, 1948 yılında İngilizlerin desteği ile kurulan korsan devlet ile sistematik bir hale dönüşmüştür. Bugün İsrail, İslam dünyasının kalbine saplanmış gayrimeşru bir işgal yönetimidir.

365 gündür kesintisiz devam eden saldırılar sonucu on binlerce çocuk, kadın, yaşlı, hasta, engelli, gazeteci, sağlık çalışanı ve insani yardım çalışanı katledildi. İsrail'in terörü karşısında BM ve AB gibi uluslararası örgütler engelleyici bir rol üstlenmedikleri gibi, uyguladıkları örtülü sansür ile İsrail’i koruyup kolladılar. Amerika ve AB’ ülkeleri İsrail’e silah ve para desteğinde bulunurken; BM Güvenlik Konseyi, İsrail terörünü meşrulaştırmaktan öte bir iş yapmadı. Uluslararası insan hakları sözleşmeleri işlevsizleştirildi, Batı’nın süslü değerler yumağı İsrail için bir anda yok sayıldı. 

Bu saatten sonra artık yâd ellerden derman beklemek, vicdanını pazara çıkarmışlardan insaf dilenmek beyhudedir.  Siyonist rejimin bu azgın tutumu bölge halkları için açık bir tehdittir. Eğer yerinde ve zamanında durdurulmazsa Türkiye’ye doğru sıçrayacağı açık olan bu cüretkâr tehdidin tüm dünyayı kaosa sürükleyeceği görülmelidir. Dökülen kan ve gözyaşı bizimse çözüm de bu coğrafyada üretilecektir. İslam ülkelerinin bir araya gelerek  siyonizme karşı siyasi, ekonomik ve askeri işbirliği yapacağı günü ümitle beklemekteyiz. Bu noktada tanımlarımızı ve kavramlarımızı yerine oturtmak, şüpheye mahal bırakmadan tarafımızı net olarak ifade etmek elzemdir. Bilinmelidir ki 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı toprakları işgal edilip soykırıma maruz bırakılmış Filistin halkının insani çırpınışını temsil etmektedir. “Dirensek de öldürüyorlar, direnmesek de; biz direnmeyi seçtik” diyen Şehit Ahmet Yasin’in ifade ettiği gibi; Hamas, işgal ve katliamlara karşı direnişe öncülük etmektedir. Gazze İslam diyarlarının ileri karakolu; Hamas’ın şanlı mücahitleri de Kudüs, Hicaz, Kahire Bağdat, İslamabad ve İstanbul gibi tüm İslam beldelerinin kahraman muhafızlarıdır.

İsrail, Arz-ı mevud safsatasıyla, saldırganlığını Gazze ve Batı Şeria’dan sonra Lübnan’a da taşımıştır. Bu sapkın zihniyetin dünyayı ve insanlığı sürüklediği yer düşünüldüğünde İsrail'in devlet değil terör örgütü olduğu gerçeğini tarih elbette yazacaktır. 

Artık sanatçısından akademisyenine, gazetecisinden iş adamına, gencinden yaşlısına kadar her vicdan sahibi vatansever, topyekûn bir mücadele şuuruyla kenetlenerek ortak cephe oluşturmalı; İsrail ve destekçilerine karşı katı bir direniş yürütmek için teşkilatlanmalıdır. Siyonist işbirlikçilerinin basın ve sosyal medyada mahalle baskısıyla oluşturdukları algı çemberini kırarak bu mecralarda vicdanların sesine menfezler açmak bir varoluş meselesi haline gelmiştir.  Boykot edilen ürünlerinin raflarda tozlanması ve bazı ürünlerin farklı isimlerle piyasaya sürülmesi gösteriyor ki çabalarımız işe yarıyor. Şimdi market raflarında yapılan boykotu genişletmenin, Siyonist sermayeye tüm sivil ve kamu kuruluşlarında “Dur” demenin tam vaktidir.  Artık boykotu daha geniş düşünerek; başta finans sektörü, dijital dünya,  tıp, teknoloji,  savunma, bilimsel mecra ve gıda arzı gibi Siyonist sermayenin ana arterlerini kesecek alanlarda adımlar atmanın zamanı gelmiştir.

 Biz Bartın Sivil İrade Platformu olarak insanlığa karşı sorumluluğumuzun gereğini yapacak, Siyonist düzen ve onun işbirlikçilerine karşı direnişimize sonuna kadar devam edeceğiz.

Yaşasın zulme karşı direnişimiz, yaşasın zalimler için Cehennem!”

HABERE YORUM KAT

1 Yorum