"Barışı kurtaran adam"
Barışı kurtaran adam...
Kim?
Putin!
Yoo, şaşırmayın evet Putin. Esed'i kurtardı ve "Barışı kurtaran adam" oldu.
Meğer her şey Esed'in kurtarılmasına bağlı imiş.
Dünyada şimdi ona böyle bakılıyormuş ve Putin'in itibarı tavan yapmaktaymış.
Bu olay, dünyada hadiselerin nasıl bir abrakadabra düzeninde yaşandığının tipik göstergesi.
Hatırlayın, Bosna'da 250 bin insan öldürüldükten sonra Amerika Sırplar'a karşı harekata başlamıştı. Sonra benzeri bir harekat Kosova'da gerçekleşti. Her iki olayda Rusya, harekata karşı idi çünkü Sırplar'ın yanında yer almaktaydı.
O gün Rusya, bazen çocuklar üzerinde atış talimi yaparak 250 bin Boşnak'ın kanına girmiş olan Sırplar'a yönelik harekatı önlemiş olsaydı, "Barışı kurtaran ülke" mi olmuş olacaktı? YoksaMiloşeviç-Karaciç gibi canileri ödüllendiren ülke mi?
O gün dünya, evet 250 bin insanın hunharca katlinden sonra Rusya'nın direnişi kırıp Sırplar'ı cezalandıracak bir noktaya gelebilmişti. Hiç kimse de, "Avrupa'nın ortasında savaş çıktı, bu büyük tehlikedir" vs. gibi bir tavrın içine girmemişti.
Acaba Suriye'de ölenlerin sayısı 250 bini bulursa, dünya orada kötü şeyler olduğuna kani olur vePutin'in Esed'e yönelik koruma şemsiyesini delme imkanı bulunur mu?
Ne komik şeylerden bahsediyoruz değil mi?
Oysa Suriye'de hiç de komik şeyler olmuyor.
Türkiye çırpınıyor, "Yani kimyasal silahla olmadığı zaman 100 bin kişi öldürülse bile kılımız kıpırdamamalı mı" diye soruyor, Amerika, Rusya sağır bir duvar durumunda.
Türkiye'ye karşıt kuşatma
Bir de karşıt kuşatma üstelik.
Türkiye acaba Suriye'de en Nusra gibi örgütleri destekliyor mu?
Oradan Mısır'a İhvan'a yönelik damgalamaya transfer olup, "Türkiye İhvan'ı destekliyor"söylemini "suç formatı"nda tedavüle sokmalar.
Oradan "Zaten Türkiye Hamas'ı da desteklemişti"ye ulaşıp, bütün bunların içinden"Türkiye'yi İslamcı-mezhepçi-köktendinciliği de hoş gören bir kadro yönetiyor"a ulaşmalar...
Sonra her sözünüzü her politikanızı bu anaforun içinde öğütmeler...Hamas serbest seçimlere girmiş ve kazanmıştı, seçimden başarı ile çıkıncaya kadar kimse onun üzerine terörist damgası vurmamıştı. İhvan, bugüne kadar hep barışçı bir duruş sergilemiş, seçimleri kazanmış, iktidar olmuştu. Sisi darbe yaptı. Dünya darbeye selam çaktı. Ve şimdi Mısır'daki İhvan'dan ve İhvan'ın tüm uzantılarından "Aşırı İslamcı" bir örgüt üretip, Türkiye'nin darbe karşıtı duruşunu da"İhvan'a monte olma" damgası ile "malul" hale getirip, savunma konumuna sürükleme...
Tam bir şeytan ablukası.
Bosna'dan Suriye'ye
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül soruyor:
"Kimyasal silah kullanılmamış olsaydı Suriye'de hiçbir şey yok muydu, problem yok muydu?"
Sayın Cumhurbaşkanı "Aklımızla oynamayın" diyor bir bakıma.
Başbakan Erdoğan'ın, Davutoğlu'nun benzeri "isyanlar"ına tanık oluyoruz.
Biraz gemimizi suyun yokuşuna doğru sürdüğümüz izlenimi ortaya çıkıyor, doğru.
Dünyada bu kadar "Doğrucu Davut" olmak geçerli bir diplomatik dil mi diye sorulabilir doğru.
Tavrınıza "içeriden" bile ana muhalefet veya medya olarak çökertici tavırlar sergilenmesi gibi bir gerçekliğin de mevcut olduğu dikkate alınırsa, yapılanın gerçekten çok zor bir duruş olduğunu kabul etmek lazım.
Türkiye Bosna için de çırpınmıştı. 250 bin insan ölünceye kadar neredeyse hâlâ insan kalabilenlerin duyarlılığı yanında Türkiye'nin çığlığı öne çıkıyordu. İzzetbegoviç'in üzerine vurulan "köktendinci" damgası bütün yürekleri nasırlaştırmıştı.
Türkiye'nin o günkü duruşunu gidin bugün Boşnaklar'a, Kosovalılar'a sorun.
Ve yarın Suriyeliler'e soracaksınız, Suriye halkı bir gün Esed'i gönderdiğinde.
O zaman Putin'e yakıştırılan "Barışı kurtaran adam" sözü buz üzerine yazılmış yazı haline gelecektir.
Diren Türkiye, diren insanlık!
Bugün
YAZIYA YORUM KAT