Barışçıl Direniş ve Özgür-Der
PYD ve uzantısı unsurlar Kürt illerinde islami dayanışma gösteren kuruluşları hedef gösterirken Özgür-Der'e de molotoflu ve silahlı saldırıda bulunuldu. Irkçı Kürt ulusalcılarının Müslümanlara ve Müslüman Kürt halkına yönelen sindirme hareketi, Kemalist ırkçı Türk ulusalcılarının hedefleriyle paralelleşmektedir.
Bölge'de Suriye ve Mısır diktatörlük rejimlerine karşı direnen kardeşlerimizle dayanışma gösteren, yardım kampanyaları başlatan Müsülümanlann ve Özgür-Der şubelerinin hedef gösterilmesi Müslüman Kürt halkının örfî ve islamî değerleri açısından da çelişik ve vicdansız bir tavırdır, insan fıtratını körelten bu vicdansızlığı Adeviyye ve Nahda meydanlarına 3. kez silahlı saldırıda bulunan darbecilerin ve uluslararası istikbann; 100 bini aşkın Suriyeliyi katleden ırkçı Suriye Baas-Esad Rejimi'nin icraatlarıyla da karşımıza çıkıyor.
3 yıldır Suriye'de Baas zulmüne, diktatörlüğüne ve katliamlarına karşı Suriye halkı ve islami direniş güçleri onurlu bir mücadele vermektedirler. Ancak bu onurlu mücadeleyi baltalamak ve karalamak isteyen ve 50 yıldan bu yana Kürtlere nüfus kimliği bile vermeyen Esed rejimi; Arap, Kürt ve Türkmen Müslümanlardan oluşan Suriye'daki muhalif direnişi zayıflatmak veya bölmek için Suriye Kürt hareketlerinden birisi olan PYD'yi yanına çekmek istemiştir.
Bu bağlamda ırkçı Kürt ulusalcılarının kirli elleri ve iran kaynaklı Esed şakşakçısı bazı sitelerin yalan haber servisleriyle Rojava'da Kürtlere katliam yapıldığı söylemiyle özellikle islami direniş güçleri/bileşenleri aleyhine yürütülen yalan kampanyaları sınır ve ahlak tanımaz boyutlara ulaşmıştır. Vicdanı ve ahlaki değerleri olmayan bu insanlar Baas rejiminin katlettiği insanların görüntülerini sanki muhalifler, yani islami çevreler ve ketibeler yapıyormuş gibi göstererek islami mücadeleyi, direnişi karalamaya, mahkum etmeye çalışmaktadırlar. Aynı zamanda bu direnişe destek veren Türkiye de ki kuruluşları, dernek ve vakıfları, çeşitli basın yayın organlarını hedef göstererek kirli bir propaganda kampanyası başlatmışlardır.
YDG-H isimli PKK ye bağlı grubun kışkırtmasıyla ilk olarak 8 Ağustos günü Özgür-Der Van Şubesine molotoflu ve silahlı saldırıda bulunuldu. Daha sonra ise 12 Ağustos gecesi Özgür-Der Diyarbakır/Bağlar temsilciliğine molotoflu saldın düzenlendi. Allah'a hamdolsun ki her iki saldırıda da herhangi bir kardeşimizin canına zarar gelmedi. Aslında kendiliğinden gelişmeyen bu saldırılar bizler için çok sürpriz de olmadı. Bu saldırılar özellikle islami cemaatlere, yardım kuruluşlarına ve medya organlarına karşı ısrarlı bir şekilde sürdürülen temelsiz, hiçbir dayanağı olmayan iftira ve dezenformasyon kampanyalarının bir neticesidir. Çünkü Özgür-Der, İHH gibi islami kurumlar ve cemaatler Suriye'nin Kürdistan bölgesinde islami güçlerin masum sivil Kürt halkını öldürdüğüne, hunharca katlettiğine dair söylenilenlerin basına servis edilen görüntülerin yalan olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuş ve Rojava yalanı üzerinden Kürt ulusalcılığı üretmeye ve güçlendirmeye çalışan bu insanların hedeflerinin çözüm değil kan ve zulüm olduğunu açıkça ifade etmişlerdir. Dolayısıyla da ırkçı Kürt ulusalcı çevrelerin dillendirdiği ve destek verdiği "Rojava'da katliam var!" yalan haberiyle asıl hedefin Müslüman halkların dayanışması ve islami değerlerimiz olduğuna; aynı zamanda bu saldırıların Suriye islami direnişine yapılan açık bir saldırı olduğuna bir kez daha şahit olduk.
Bu arada PYD Eş Başkanı Salih Müslim ile Türkiye Dışişleri yetkililerin bire bir görüşmemeleri sürüyor. Bu görüşmelerin içeriğini bilmesek de konuşulan konulan tahmin etmek mümkün: "PYD bugüne kadar Kürt kimliğini tanımayan Arap ırkçısı Baas Rejimi ve kendilerini kart olarak kullanmak isteyen mevcut iran Yönetimi ile değil; Suriye'nin çoğulcu yapısını kurması beklenilen Arap, Kürt, Türkmen muhalif unsurlarla birlikte olmalıdır." Şu unutulmamalı. Zulüm nereden gelirse gelsin hakkı haykıran ve adaleti ayakta tutmaya çalışan Müslüman öncüler tarih boyunca hep var olacaklardır. Özgür-Der de üstlendiği şahitlik misyonu gereği her zaman zalimin karşısında olmuş, doğrulan ve hakkı yaymaktan çekinmemiştir. Ve bundan sonra da özellikle de Esad Rejimi zulmüne, diktatörlüğüne karşı özgür ve direnen Suriye halkının mücadelesini ne pahasına olursa olsun desteklemeye devam edecektir. Bizler fitne ve zorba güçlerin tuzaklarına karşı ancak Rabbimizin ayetlerine sığınırız. Ve Rabbimizin şu ayeti bu duruma en güzel örnektir:
"Sakın onlara uyma. O alçaklara. Yalan ve dedikodu üreten iftiracılara! Hayır ve iyiliğe engel sahibi olan o saldırgan günahkarlara! Son derece kaba ve zorba üstelik aşağılık! Güç, nüfus ve nüfus sahibi olan böylelerine." (Kalem, 10-14)
Hasbunallah ve nimel vekil! Allah bize yeter! ...
YAZIYA YORUM KAT