1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. "Barış ve huzur içinde yaşamak" ne demek?
"Barış ve huzur içinde yaşamak" ne demek?

"Barış ve huzur içinde yaşamak" ne demek?

Süleyman Gülek, barışın temini için gerekli olan şartların nasıl sağlanacağına dikkat çekiyor.

07 Nisan 2023 Cuma 10:30A+A-

Süleyman Gülek / Yeni Akit

Barış ve huzur içinde yaşamak

İnsanın, başkasıyla olan ilişkileri ilk önce doğup büyüdüğü ailesinde başlar.İnsan, daha sonra kendisini zorunlu olarak sosyal bir çevrenin içinde bulur. Zamanla karşılaştığı zorluklarla baş edebilecek ve ihtiyaçlarını daha rahat giderebilmek için farklı insanlarla bir araya gelme ihtiyacı duyar. Paylaşma ve dayanışmaya dayalı bu ilişkiler, bireyden topluma doğru genişleyerek birçok insanı kapsayacak hale gelir.

İnsan, birçok ihtiyacını karşılamak için sürekli bir arayış içerisinde olur. Bu arayışlar neticesinde insanların, sahip olduklarıyla yetinmeyerek başkalarının imkânlarına göz dikmesi çatışmalara ve savaşlara yol açar. 

Savaşlar, büyük oranda yaralanmalara, mal ve can kayıplarına neden olur.Yaralanan, yakınlarını ve barınaklarını kaybeden insanlar, büyük açılar yaşar, gelecekle ilgili korku ve kaygı taşırlar. Aşırı kaygı ise beraberinde çeşitli fiziksel ve psikolojiksorunları getirir. Bu yüzden çatışma ve savaş ortamlarında sağlıklı bireyler yetişmez. 

Toplumların var olabilmesi için düzen, düzenin olabilmesi için de belli kurallar gereklidir. Bireyler bu kuralları bozarsa kargaşa ve huzursuzluklar olur. İnsanların huzur içinde, insanca yaşaması ancak kargaşadan uzak toplumsal barışla mümkündür. 

Fakat son günlerde, Mübarek Ramazan ayında işgalci İsrail’in Mescid-i Aksa’ya ve Filistinli kardeşlerimize yönelik saldırılarını şiddetle lanetliyorum. Zalimler için yaşasın cehennem!

Toplumsal barış ise insanların birbirlerinin düşüncelerine, inançlarına, kültürel farklılıklarına saygılı olmalarıyla sağlanabilir. 

Ailenin devamı, eğitimli bireylerin yetiştirilmesi, sağlık sorunlarının giderilmesi; düzenli üretimin, ekonomik yatırımların yapılabilmesi, kısaca toplumun temel ihtiyacların karşılanması ancak barışla mümkün olur. 

Barış bütün insanlık için vazgeçilmez bir değerdir. Bireysel ve toplumsal huzurun teminatıdır. Barışın olmadığı ortamlarda özgürlük, rahat, huzur, güven ve kalkınma olmaz. İnsanların huzur ve mutluluğu için barışa ihtiyaç vardır. 

İslâm; barış esenlik, güven ve mutluluk gibi anlamlara gelir. İslâm’ın gayesi, insanları dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştırmak, insanlar arasına barış ve huzuru yerleştirmektir. Bütün peygamberler bu mesajı insanlara iletmeye çalışmışlardır. 

Barış kelimesini karşılayan diğer bir kelime Kur’an-ı Kerim’de sıkça kullanılan “sulh” kavramıdır. Sulh, insanlar arasındaki nefreti ve çatışmayı ortadan kaldırmak demektir. Aynı kökten türeyen “ıslah” ise düzeltme, barıştırma ve ara buluculuk gibi anlamlarda kullanılır.

Kendisiyle barışık olan inançlı bır insan, her zaman kendisine ve çevresine yönelik faydalı işler yapar, insanlığın hayrına, huzuruna ve mutluluğuna yönelik hizmetlerde bulunur. Bunları da Müslümanlığın bir gereği olarak görür. 

Birlikte ve barış içinde yaşamak, günümüzün en önemli meselelerinden biridir. Bir arada barış içinde yaşamayı zorlaştıran olumsuz davranışlar şunlardır:Nefret duygularına sahip olmak, bencil davranmak, kin beslemek, hakaret etmek, dedikodu yapmak ve başkasını küçümsemek, önem vermemek, onları hiçe saymak.

Bütün peygamberlerin ortak hedeflerinden biri; insanları barış ve huzura çağırmak, içinde bulundukları baskı ve kargaşa ortamından özgür olacakları bir hayat tarzına kavuşturmaktır. Çünkü inançlar ancak barış ortamlarında yaşanabilir. 

Din, insanların barış içerisinde yaşamasına katkıda bulunur.Barış, sorunların giderilip insanların birbirlerine güven duydukları huzurlu ortamların oluşturulmasının en temel şartıdır.İnsan haklarına saygı, adaletin uygulanması barış ortamıyla mümkündür. Ancak bu tür ortamlarda farklı ırk, renk, dil ve inançlara sahip insanlar, toplumsal yaşantılarını huzur içinde sürdürebilirler. 

İslâm dini barışı, huzur ve mutluluğu hayatın her alanına yaymayı amaçlar.İslâm’ı benimseyen kişi; öncelikle kendisi, ailesi, çevresi ve doğayla barışık olmayı; yeryüzünde barışı, huuzru, güvenliği ve adaleti tesis etmeyi kabul etmiş demektir. Kendisini barışa adayan bir kimse,aile hayatında huzur ve mutluluğun, toplumsal hayatta dayanışma ve barışın gerçekleşmesi için çaba sarfetmelidir. 

HABERE YORUM KAT