Barakat: “Türkiye’nin Desteğine Minnettarız”
ABD'de öldürülen Müslüman gencin ailesi AA'ya konuştu. Baba Barakat, Türkiye’nin hem bu olayda hem de Suriyeli sığınmacılara ev sahipliğinde gösterdiği ilgiden etkilendiklerini söyledi.
ABD'nin Kuzey Carolina eyaletinde öldürülen üç Müslüman gençten Deah Barakat’ın ailesi, yaşananların yeni gerilimlere, şiddet ve nefrete değil barışa, sevgiye ve hangi dinden, kökenden olursa olsun iyilik için bir araya gelebilmeye aracı olmasını istiyor.
Kuzey Carolina eyaletinin Chapel Hill kasabasında 10 Şubat'ta 23 yaşındaki diş hekimliği öğrencisi Deah Barakat, 21 yaşındaki eşi Yusor Muhammed Ebu Salha ve 19 yaşındaki baldızı Razan Muhammed, komşuları Craig Hicks tarafından başlarından vurularak katledilmiş, olay ülke ve dünya genelinde büyük tepki çekmişti.
Kuzey Carolina Bölge Savcılığı, Hicks hakkında idam cezası istemeye hazırlanırken, Deah Barakat’ın ailesi, o günden bu yana yaşadıklarını ve duygularını AA muhabiriyle paylaştı.
Barakat ailesi, herkesin “cennette eşleştirilmiş bir çift” diye mutluluklarına ve uyumlarına imrenerek baktığı oğulları Deah ve gelinleri Yusor ile son anılarını cinayetten üç gün önce yaşadıklarını aktardı.
Hafta sonu akrabalarla geniş bir aile yemeği yediklerini belirten baba Nami Barakat, “Eşim ile ben çocuklarımızı barışçıl şekilde, İslami yollarla yetiştirmeye çalıştık. Nefreti değil sevgiyi, insanlara yardımı öğrettik. Herkesin yardımına koşan, hep iyi şeyler yapmaya çalışan bir çocuktu. Çok zor. Başa çıkmaya çalışıyoruz ama inancımız sayesinde güçlüyüz” şeklinde duygularını dile getirdi.
Oğlunu kaybetmesinin ardından iki hafta önce de ameliyat geçiren ve daha dirayetli durduğu gözlenen anne Leyla Barakat ise tüm acıları Allah’a sığınarak aşmaya çalıştığını belirtti.
Oğlu Deah ile gelini Yusor’un fotoğraflarını gösteren anne Barakat, “Bu çirkin bir suç ama Allah yücedir, ondan geleni kabul ediyorum. Nedenini sorgulamıyorum. Oğlum bizimle değil ama ölmedi de. Şu anda cennette, yüksek bir yerdeler. Bu da beni rahatlatıyor. O nedenle dönmesini de istemem. Allah’a şükrediyorum. O bana sabrı veriyor, gücü veriyor” dedi.
Deah’ın kız kardeşi, kameralar önüne çıkamayacak kadar kendini kötü hissederken, erkek kardeşi Faris Barakat da hala kardeşinin yokluğuna alışmaya çalışıyor.
Faris Barakat, “Onları çok özlüyorum. Olayları hala anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyorum. Onları ‘üç kazananımız’ olarak görüyoruz çünkü ahirette kazananlar. O nedenle onlar için üzgün değilim. Benim üzüntüm kardeşimi kaybetmek, onu hala kabullenemedim. Onu düğünümde görmek isterdim. O nedenle herkese mesajım kardeşinize, ailenize ulaşın. Onları her daim 'zaten oradalar' diye düşünmeyin. Hep minnettar olun. 'Kardeşimle daha fazla vakit geçirseydim keşke' diyorum şimdi” ifadelerini kullandı.
Tanıyan tanımayan herkes geldi
Yaklaşık 30 yıldır ABD’de yaşayan Barakat ailesi, bu acımasız cinayet karşısında hem Amerika hem de dünya genelinden gelen desteğe minnettar. Olaydan sonra Hristiyan ve Yahudi komşularından, kasaba halkından destek gördüklerini dile getiren baba Nami Barakat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyadaki birçok noktadan, Türkiye’den, İngiltere’den, Almanya’dan, Çin’den bizi arayanlar oldu. Tüm Amerika’dan büyük bir kalabalık geldi mezarlığa. 'Başınıza gelen, bu mükemmel insanların başına gelen olayı duyduk ve taziyelerimizi iletmek için buraya geldik' dediler. Teksas’tan hiç tanımadığım bir diş hekimi, olayı duyduktan sonra gözyaşlarını durduramadığını ve ilk uçakla buraya gelerek cenazeye katılmak istediğini söyledi."
Amerika ve dünya genelinden mesajlar, e-postalar ve mektuplar aldıklarını belirten anne Leyla Barakat da cenazede Amerika’nın her yerinden hiç tanımadıkları insanların hazır bulunduğunu söyledi.
Türkiye’nin desteğine minnettarız
Türk halkının ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cinayete tepkilerine de değinen baba Barakat, Suriye kökenli bir aile olarak Türkiye’nin hem bu olayda hem de Suriyeli sığınmacılara ev sahipliğinde gösterdiği ilgiden çok etkilendiklerini söyledi.
Nami Barakat, “Türkiye’ye birkaç yıl önce gittim. Her zaman Türk halkıyla çok iyi deneyimlerimiz oldu. Harika insanlar. Eşime, 'yaşayabileceğimiz ideal yer' diyorduk. Onların bize bu olaydaki desteği, Suriyeli sığınmacılara yardımı bizi çok etkiledi. Türkiye’de bir kliniğe oğlumun adını vermelerini televizyondan izledik. Çok dokundu bize, çok etkilendik. Müslüman Amerikalılar olarak minnettarız. Ne kadar teşekkür etsem azdır” diye konuştu.
Baba Barakat, New York’ta temaslarda bulunacak Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşme imkanı olursa da bundan mutluluk duyacağını kaydetti.
Başka bir evlat daha kaybedilmesin
Barakat ailesi, yaşananların yeni gerilimlere, nefrete ve kine değil barışa, sevgiye ve hangi dinden, kökenden olursa olsun insanların iyilik için bir araya gelebilmesine aracı olmasını dileğini ifade etti. Anne Leyla Barakat, bu noktada duygularını şöyle dile getirdi:
"Bu olay bir nefret suçu ama benim daha büyük korkum, bunun yeni nefret suçlarını ortaya çıkarması. Ben oğlumu kaybettim ama başka bir yerde hangi inançtan, ulustan olursa olsun başka bir evladın kaybedilmesi tehlikesinden korkuyorum. Bu olayın bir kızgınlık yansıması haline dönüşen değil, nefretlerin son bulup herkesi bir araya getiren bir hikaye olmasını istiyorum. Biz bu olayın hiçbir şiddet için bir bahane olarak kullanılmasını istemiyoruz."
Kardeş Faris Barakat da islamafobi tartışmalarına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Kuzey Carolina’da doğup büyüyen, İslam okuluna giden bir Müslüman olarak bu ülkede dinimi ve ibadetimi özgürce ve açıkça yaşadım. Biz hem Amerikalıyız hem Müslümanız. Yusor, başörtüsü taksa da kendisini Amerikan kumaşının bir parçası, tamamen Amerikalı, ABD’de kabul ediliyor hissediyordu. Bu benim kardeşim için de böyleydi. Burada çok fazla iyi şeylerin olduğunu da belirtmek istiyorum. Bu olayda bile birçok kişi destek verdi. Müslümanlar çoğu zaman, birkaç teröristin yaptıklarından tüm Müslümanların etiketlenmesine kızıyor. Aynı şey Müslümanlardan nefret edenler için de geçerli. Bu tip eylemlerde bulunanları, bunların hepsini az sayıdaki insanlar olarak düşünmeliyiz."
Müslümanların çevrelerine gerçek İslam'ı göstermesi gerektiğini ifade eden Faris Barakat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Halbuki biz ateşe ateşle karşılık vermek istemiyoruz. Biz de kızgınlıkla karşılık vermemeliyiz, kurban kartını oynamamalıyız. 'Biz de Amerikalıyız' demeliyiz. Aslında Amerika’da insanlar bu olayla Müslümanlar ve İslam hakkında birçok şey öğrendi. Belki de ilk defa Müslümanların çok iyi öğrenciler olduğunu, toplumlarına yardım ettiğini, NBA maçlarını izlediğini, Amerikan kültürüne ait hobilerinin olduğunu gördüler. Onların bize bıraktığı bu oldu. Onların adını kullanarak, tamamen nefret ve kibirle hareket etmek, şiddet eyleminde bulunmak kadar Deah, Yusor ve Razan'ın mirasına zarar verecek bir şey olamaz. Onların ölümüne Hicks değil, Hicks’in içindeki nefret neden oldu. Aynı nefret devam etmemeli."
Hicks’e karşı hiçbir his beslemiyorum
Deah Barakat’ın ailesi, tüm bu nedenlerle gelecek ay yapılacak duruşmaya da katılmayı planlıyor. Leyla Barakat, “Hicks’e karşı hiçbir his beslemiyorum. Ona nefretle bakmayacağım. Bu benim işim değil. Adalet Allah’tan gelir. Benim içimde barış var” şeklinde konuştu.
Hicks’in, Yusor’un annesine de park için ters davrandığını ve daha önceden de gençlere belindeki silahı göstererek tehditkar davrandığını anlatan Barakat, “Aslında o zaman polise şikayet etmeleri lazımdı. Ama Amerika’da birçok insanın silahı olduğundan o kadar tehdit hissetmemiştik. Ancak tabii evinde 14 silahı olduğunu, din karşıtı aşırı duygularının olduğunu bilmiyorduk. Gurur duyarak söylüyorum ki biz her zaman ona saygıyla, komşumuz olarak davranmıştık. Hicks’in bu yolu seçmesini anlamıyoruz” dedi.
Hicks’e karşı hiçbir his beslemediğini belirten Barakat “Hatta bu tür bir nefrete sahip olduğu için onun adına da üzülüyorum” diye konuştu.
Hükümet yakından ilgileniyor
Kardeş Barakat, olayın başında ABD medyasının konuyu ele almakta geç kalmış ve olayın nefret suçu olarak tanımlanması konusunda tartışmalar yaşanmış olsa da o günden bu yana gerek yerel gerek federal hükümetin konuyla yakından ilgilendiğini söyledi.
Barakat, “Konu için federal hükümetteki en iyi savcılardan biri atandı. Chapel Hill polis şefi, diğerleriyle birlikte geldi ve bunun park sorunuyla ilgili yansıtılmasından dolayı bizden özür diledi. Adalet sisteminin yapması gereken her şeyi yaptığına inanıyoruz. İnsanlar gerçekten konuyu ciddiye alıyorlar. FBI’nın araştırmadan taviz vereceğini sanmıyorum” ifadesini kullandı.
Barakat ailesi, kanunlar çerçevesinde olayın nefret suçu kriterlerine girip giremeyeceğini henüz bilmiyor ama yasal prosedürden ziyade istedikleri, insanlar arasında bu olayın nefret suçu olduğuna dair genel kanının oturması.
Deah nur, Yusor kolaylık, Rasan doğru yol
Deah Barakat’ın ailesini her şeyden fazla teselli edense bu üç gencin mekanının cennet olacağına dair inançları. Anne Barakat, “Sevgiyi, fedakarlığı, örnek İslam’ı gösterdiler. İnsanlar, onları tanımadan sevdi. Allah her şeyi detayıyla planladı onlar için. İsimleri bile bir mesaj içeriyor. Daeh ışık, nur, Yusor kolaylık, Razan bilgelik ve doğru yol demek. Onlar böyle yaşadı ve böyle anılacak” diye konuştu.
Oğlunun ölümünden sonra üzerinde evlendikleri tarih ile “gelin” yazan kuşağa sarılı bir CD bulduğunu aktaran anne Leyla Barakat, CD’de bulunan “A Fire Love” adlı tek şarkının sözlerine baktığında gözyaşlarına hakim olamadığını dile getirdi. Barakat, “Şarkının sözleri onların cenazesini tarif ediyordu, Bu bile sanki önceden yazılmış kaderlerine” ifadesini kullandı.
CD’deki şarkının sözleri, “Dün her şey güzeldi sonra şeytan anılarınızı aldı. Eğer bugün ölüme düştüysen umarım gittiğin yer cennettir” şeklinde başlıyor. Cinayetten sonra evi tek başına temizleyen baba Barakat, genç çiftin evini şimdilik olduğu gibi bırakmış.
HABERE YORUM KAT