1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Bangladeş'teki devrim 15 yıllık bir kararlılığın sonucudur!
Bangladeş'teki devrim 15 yıllık bir kararlılığın sonucudur!

Bangladeş'teki devrim 15 yıllık bir kararlılığın sonucudur!

Jennifer Chowdhury, Bangladeş'teki devrimin 5 haftalık bir süreç olmadığını öğrencilerle başlayan toplumsal hareketliliğin 15 yıllık bir süreci kapsadığını ifade ediyor.

07 Ağustos 2024 Çarşamba 17:30A+A-

Jennifer Chowdhury / Al Jazeera

Bangladeş'teki öğrenci hareketinin zaferi kimseyi şaşırtmamalı

Öğrenciler Hasina'nın hükümetini beş hafta gibi kısa bir sürede devirmiş gibi görünseler de bu devrim 15 yıllık bir süreçti.

Bir çiftçinin oğlu ve dokuz çocuktan biri olan yirmi beş yaşındaki Ebu Sayed, Bangladeş'in en iyi üniversitelerinden birinde başarılı bir burslu öğrenciydi. Bir gün ekonomik istikrarı garanti altına alacak ve belki de ailesinin istikbalini kurtaracak bir devlet işi bulmayı hayal ediyordu.  Ancak hükümet, 1971'de Bangladeş'i Pakistan'dan kurtaran "özgürlük savaşçılarının" torunlarına, çok rağbet gören bu devlet işlerinin yüzde 30'unu veren bir kota sistemini yeniden uygulamaya koyduğunda, hayalleri suya düştü.

Sayed şu anda Bangladeş'te 18 milyon işsiz genç olduğunu biliyordu ve mezun olduktan sonra bu korkunç istatistiğin bir parçası olmak istemiyordu. Bu yüzden kota sisteminde reform yapılması için ülke çapında başlatılan ve "Ayrımcılığa Karşı Öğrenciler" olarak bilinen hareketin baş koordinatörü oldu.

Bir protestoda Bangladeş polisinden yaklaşık 15 metre uzakta durdu ve meydan okurcasına kollarını uzattı.

Polis onu vurarak öldürdü.

Bu bariz yargısız infazın videosu internette hızla yayıldı ve ülke çapında yüzlerce ve binlerce öğrenciyi sokaklara döken eylemlerin fitilini ateşledi. Eğitimciler, avukatlar, ebeveynler ve çekçekçiler[1], Sayed gibi 200'den fazla protestocunun ölümüne öfke duyarak  dayanışma içinde öğrencilere katıldı. Bu katliamların tek sorumlusu ise hükümete emniyet güçleri ve hükümetin desteklediği paramiliter öğrenci birlikleriydi.

Çabaları ve aldıkları gerçek riskler boşa gitmedi.

Yüksek Mahkeme kota sistemini revize ederek özgürlük savaşçılarının torunlarına işlerin sadece yüzde yedisini verdi.

Ancak bu büyük taviz bile huzursuzluğu sona erdirmeye yetmedi.

Uygulanan şiddet öğrenci hareketini büyük ölçüde değiştirmişti. Öğrenciler artık sadece kota sistemini düzeltmekten çok daha fazlasını başarmak istiyorlardı. Anlamlı, sistemik bir değişim istiyorlardı. Yeni bir hükümet için Şeyh Hasina'nın istifa etmesini istiyorlardı.

Dünyanın büyük bir bölümünü şok eden bu talepler 5 Ağustos Pazartesi gününün erken saatlerinde yerine getirildi.

Bangladeş'in geleceğini temsil eden öğrenci hareketinin kararlılığını kıramayacağını anlayan Şeyh Hasina görevinden istifa etti ve askeri bir uçakla aceleyle ülkeyi terk etti.

Ebu Said gibi idealist gençlerin önderlik ettiği bir öğrenci hareketi, ülkeyi 15 yıl boyunca demir yumrukla yöneten bir otokratı beş hafta gibi kısa bir süre sonra arkasına bakmadan kaçırtmayı başardı.

Bu hareketin başarısı, Bangladeş halkının artık insan hakları, ifade özgürlüğü ve adalet pahasına ekonomik ilerlemeden memnun olmadığının en güçlü kanıtıdır.

Gerçekten de geçtiğimiz on yılda Şeyh Hasina ve Awami Ligi liderliğindeki Bangladeş ekonomik olarak gelişti. Ancak ekonomi başarıdan başarıya koşarken, hükümet bunun, halkın hak ve özgürlüklerini istediği gibi çiğneyebileceği, muhalefet partilerini yasaklayabileceği ve ülkenin yasalarını, küresel hukuk normlarını dikkate almadan dilediği gibi yönetebileceği anlamına geldiğini varsaydı.

Gerçekten de Hasina 15 yıl boyunca bulduğu her fırsatta ülkede yoksulluğu nasıl yarı yarıya azalttığıyla övündü ve ülkenin ekonomik başarılarını, hükümetini eleştirmeye cüret ettikleri için öldürülen, hapse atılan ya da kaybolan çok sayıda gazeteci ve aktivistten dikkatleri başka yöne çekmek için kullandı.

Ancak Hasina'nın insan hakları ihlallerini, baskıyı, yolsuzluğu ve eşitsizliği ekonomik refah için ödenmesi gereken kaçınılmaz bir bedel olarak sunma girişimi büyük ölçüde geri tepti. Son on yıl içinde, sürekli olarak "yükselişte olan müreffeh bir ülke" olarak tanımlanan ülkede yeni bir nesil yetişirken, toplumun ruhunda da bir şeyler değişmeye başladı.

Bangladeş'in 1971'de Pakistan'dan bağımsızlığını kazanmasından bu yana, Pakistan ordusunun uyguladığı şiddet nedeniyle travma geçiren ülkedeki gençler, yeni kurulan cumhuriyetteki siyasi dengesizliklere ve adaletsizliklere büyük ölçüde iki şekilde yanıt verdiler: sistem içinde var olmaya çalışarak ya da ülkeyi terk ederek.

Gerçekten de benim ebeveynlerimin neslinden çok sayıda Bangladeşli 80'li ve 90'lı yıllarda daha iyi bir gelecek arayışıyla ABD, Birleşik Krallık, Avrupa ve hatta Orta Doğu'ya gitmek üzere ülkeyi terk etti. Kalanlar ise büyük ölçüde başlarını öne eğdi ve hükümetin aşırılıklarına direnmekten kaçındı.

Ancak son yıllarda, genç kuşak Bangladeşliler üçüncü bir seçeneğe yönelmeye başladı. Ebeveynlerinin aksine, onların hayalleri ve tutkuları Batı'ya gitmek ya da kalıp Hasina'nın sisteminde çalışmak değildi. Onların hayali kalmak ve ülkede reform yapmaktı. Ekonomik ilerleme için ödemeleri gereken bedel olarak, yozlaşmış bir hükümetin insan hakları ihlallerini kabul etmeye istekli değillerdi.

2018 ve 2020 yılları arasında Bangladeş'te yabancı muhabir olarak çalışırken düzinelerce gençle röportaj yaptım.  Neredeyse hepsi ülkenin hızlı ekonomik ve teknolojik ilerlemesinden inanılmaz derecede gurur duyuyor, ancak insan hakları ve demokrasideki gerilemeler karşısında umutsuzluğa kapılıyordu. Ülkelerini seviyorlardı ve sevgilerini sessiz kalarak değil, işleri daha iyi hale getirerek göstermek istiyorlardı.

İlk bakışta öğrenciler mucizevi bir şekilde Hasina'nın her şeye gücü yeten hükümetini beş hafta gibi kısa bir sürede devirmiş gibi görünse de bu devrimin gerçekleşmesi yıllar aldı. Bu yıl öğrenci protestolarına katılanlar - hayatlarından vazgeçenler - hükümet giderek daha otoriter ve istismarcı hale gelirken ülkenin gelişmesini izleyerek büyüdüler.

Birçoğu neredeyse tüm gençlik hayatlarını ekonomik ilerlemeyi demokratik bozulmadan ayırmanın yollarını arayarak geçirdi. 2018 yılında bir otobüsün kontrolünü kaybederek iki gencin ölümüne neden olmasının ardından " Yol Güvenliği Hareketi" doğdu. Öğrenciler beş gün boyunca sokakları ele geçirerek, ehliyetleri kontrol ederek ve Bangladeş'te gezinmenin zor olduğu bilinen trafiği yönlendirerek daha güvenli sokaklar talep ettiler. Aynı yıl, bir öğrenci hareketi başarılı bir şekilde kota sisteminin kaldırılmasını sağladı. 2019 yılında ise bir öğrencinin hükümeti eleştiren Facebook paylaşımı nedeniyle hükümet yanlısı aktivistler tarafından öldürülmesinin ardından öğrenciler kitleler halinde sokaklara döküldü.

Tüm bu hareketler boyunca öğrenciler, hükümetin protestoculara karşı uygulanan şiddetten genellikle muhalefet partilerini sorumlu tuttuğunu, oysa hükümetin kendi öğrenci kanadının bundan sorumlu olduğunu bizzat gördüler. Ayrıca büyüklerinin ve iktidardakilerin mevcut hükümetin eylem ve politikalarını desteklemek için ülkenin ekonomik başarılarını nasıl gerekçe gösterdiklerini de gördüler.

Devrimci ruhları tekrar tekrar kırıldı. Yine de ergenlik çağından 20'li yaşların ortasındaki gençlere dönüştükçe, tutkularını canlı tutmayı başarırken bilgilerini ve olgunluklarını arttırdılar. Bangladeş'i boğucu hükümetinden kurtarmak ve tüm vatandaşlarının haklarına saygı duyan ve koruyan bir ülke olarak gerçek potansiyeline ulaşmasına yardımcı olmak istediler.

Beş hafta süren kan dökme, acı, korku ve kayıpların verdiği hüzünden sonra bugün hayallerine kavuştular. Genç Bangladeşliler artık ülkenin yönetiminde ve belki de hayatlarında ilk kez gelecekten umutlu olmak için bir nedenleri var.

Elbette artık Bangladeş ordusu tarafından denetlenen geçici bir hükümet olacak. Geçmişte bu tür hükümetlerin insan haklarını korumak ve demokrasiyi ilerletmek için ideal olmadığı kanıtlandığı için bazı insanlar bu ihtimalden endişe duyuyor. Ancak bizi bu noktaya getiren öğrenci liderleri, bu geçici hükümetin ülkenin daha önce gördüklerine benzemeyeceğinden emin olacaklarına dair şimdiden sözleştiler. Bu yeni hükümetin çizginin dışına çıkmayacağından ve gücü halkın elinden almayacağından emin olacaklarına söz verdiler. Sözlerini tutacaklarını biliyorum, çünkü bu onların ülkesi, onların geleceği ve elde etmek için her şeylerini riske attıkları ömür boyu sürecek rüyaları.

Bu devrim, sadece Bangladeş'te değil, dünyanın dört bir yanında iktidarı uzun süredir elinde tutan ve kötüye kullananlara gençlerin verdiği açık bir mesajdır. Zamanınız doldu.  Haklarından vazgeçmek istemeyen ve büyük kişisel bedeller ödeyerek adalet için mücadele etmeye hazır olan yeni bir neslin üyeleri artık yönetimde. Değişim artık kaçınılmaz!

 

[1] Çekçek, Asya ülkelerinde kullanılan ve "rikşa" adı verilen, bir insan tarafından çekilen, iki tekerlekli bir taşıma aracıdır. Rikşanın en çok kullandığı ülke Bangladeş'tir. Bu yüzden, Bangladeş'in başkenti Dakka’ya “Rikşaların başkenti” lakabı takılmıştır. Dakka'da yaklaşık 500 bin rikşa (çekçek) olduğu ve şehir nüfusunun yüzde 40'ının bu aracı kullandığı tahmin edilmektedir.

Jennifer Chowdhury, dünyanın her yerindeki Güney Asyalı ve Müslüman topluluklar hakkında haberler üreten bir gazetecidir.

Al Jazeera'da yayımlanan bu makale Haksöz Haber tarafından tercüme edildi.

HABERE YORUM KAT

2 Yorum