Bangladeş’de Tehlikeli Gelişmeler
Pakistan “Taliban” bahane edilerek istikrarsızlaştırıldı. Bangladeş’de sözümona Taliban hareketi aradılar. Tutmadı. Şimdi de terörle, şiddetle alakası olmayan legal bir parti hedef seçiliyor. Bu meselede Batılı STK’ların insan hakları müdafaasında mazlumu
Bangladeş'de tehlikeli gelişmeler / Serdar DEMİREL
Son dönemde Bangladeş'de yaşanan tehlikeli gelişmelerden sanırım haberdar değiliz. Biliyorum, ülke insanımızın ilgi alanına bu dost ülke fazla girmez. Dolayısıyla orada yaşanan siyasi ve sosyal krizlerden de fazla haberdar olmayız.
Hâlihazırda ciddi bir sorunla karşı karşıya, Bangladeş. Hem ülke istikrarını etkileyecek hem de bölgede etkisi hissedilecek bir tehlikeli tırmanış sözkonusu.
Olay şu: Bu ülkenin önemli siyasi partilerinden "Bangladeş Cemaati İslâmî"nin önde gelen 5 liderinin de içinde bulunduğu 3 binden fazla üyesi tutuklanmış durumda. Liderler idamla yargılanacak diyenler var. Amaç, muhalif siyasi bir partiyi silmek, ülkenin idrak etmekte olduğu geç uluslaşma ve sekülerleşme sürecini hızlandırmak.
Peki neyle suçlanıyor bu parti? Olayın arkaplanı ne?
1971 yılında Doğu Pakistan olarak anılan Bangladeş kanlı bir iç savaşın sonucunda Pakistan'a karşı bağımsızlığını ilan etmişti. O dönem "Batı Pakistan" diye anılan bugünkü Pakistan ayrılmayı önlemek için çok sert yöntemlere başvurmuş, maalesef çok insan ölmüştü. Bu mesele zaten birçok bölgesel anlaşmaların ve mahkemelerin konusu olmuş acısı derinlerde bir meseledir. İngilizlerin "böl-yönet" siyasetinin bölge Müslümanlarına büyük kazığı da denebilir.
Bangladeş'in Pakistan'dan ayrılmasına karşı çıkan kesimler vardı o yıllarda. Bunlardan birisi de, "Bangladeş Cemaati İslâmî" partisi idi. Bugün sorun diye gösterilen olay, bu partinin 39 yıl önceki bölünmeye karşı almış olduğu tutumla da alakalı. 1973 yılında bölünme esnasında meydana gelen ölümlerden sorumlu tutulan kişileri cezalandırmak için "insanlığa karşı işlenmiş suçlar" diye özel bir kanun çıkartılmış. Bugün hukuk, uzun yıllar sonunda sağlanan toplumsal uzlaşmaya rağmen geriye işletilerek bu parti temsil ettiği kitleyle beraber yasaklanmak isteniyor.
Köprünün altından çok sular akmış. Bir iç istikrar kurulmuş. Yıllarca "Bangladeş Cemaati İslâmî" legal zeminde bir siyasi yapı olarak hizmetler sunmuş. 2001-2006 yıllarında ülke yönetiminde koalisyonla kurulan hükümetin bir parçası olmuş. Partinin başkanı Mevlana Mutiu Rahman Nizami bakan olarak o hükümette görev yapmış. Ama şimdi 39 yıl önce yaşananlardan dolayı parti liderleri ve binlerce üyesi hapishanelerde zulüm altında.
Kısacası Bangladeş'de İslâmî kimlikli partiye yönelik büyük bir tasfiye hareketi başlatılmış. Bunu da iktidardaki Awami League Partisi (Halk Birliği Partisi) yapmakta. Amaç siyasi tabiî. Merkez solu temsil eden ve Bengali ulusalcılığını esas alan bu seküler partinin lideri, Başbakan Sheikh Hasina Wazed.
Yapılan hukuk dışı uygulamaları, demokratik yöntemlerle de olsa, protesto edilmesine müsaade edilmiyor. İnsanlar endişeyle bekliyorlar.
Bu zulme karşı Sivil Toplum Kuruluşları'nın sessiz kalmaması gerekir. Sivil tepkiler uygun yöntemlerle Bangladeşli yöneticilere iletilmeli. Pakistan "Taliban" bahane edilerek istikrarsızlaştırıldı. Bangladeş'de sözümona Taliban hareketi aradılar. Tutmadı.
Şimdi de terörle, şiddetle alakası olmayan legal bir parti hedef seçiliyor. Bu meselede Batılı STK'ların insan hakları müdafaasında mazlumun kimliğine baktığını görüyoruz.
Hükümet de bu konuya ilgi göstermeli diye düşünüyorum. Bangladeş'in istikrarı Türkiye için önemlidir çünkü. Bölünme döneminde yaşananları esas alarak bir cadı avı başlatmak doğal olarak işin içine Pakistan'ı da çekecektir. Malûm olduğu üzere bu iki ülke D-8'in (Developing 8 Countries: Kalkınmakta olan 8 Ülke) kurucu ülkelerindendir. Türkiye'nin son aylarda aktif görmek istediği D-8 birliği, bu iki ülke gereksiz bir gerginliğin içine girerse, başarılı olamaz.
Bu ülkeye karşı bütün ilgisizliğimize rağmen insan haklarının ihlal edilmesine, tek parti yönetimine doğru çekilmesine tamamen kayıtsız kalmamalıyız. Bangladeş halkının yaşadığı bu zor günler birçok sorunu tetikleyecek mahiyettedir.
Hindistan'dan ayrılıp önce tek sonra da bağımsız birer devlet olarak kurulan Pakistan ve Bangladeş, yükselen Hindistan'a yönelik muhtemel stratejilerin önemli bir parçasını teşkil edecektir. Biri Hindistan'ın Doğusuna diğeri Batısına bir parantez açmış durumda. D-8'in hakkıyla aktif hâle gelmesi için bu iki ülkenin yakınlaşması gerekir, uzaklaşması değil.
VAKİT
HABERE YORUM KAT