1. YAZARLAR

  2. AHMET MARUF DEMİR

  3. "Bana Dua Edin..."
AHMET MARUF DEMİR

AHMET MARUF DEMİR

Yazarın Tüm Yazıları >

"Bana Dua Edin..."

28 Ocak 2017 Cumartesi 17:12A+A-

Diyarbakır'ın sembolü de olan ve dört ayaklı minareli cami olarak bilinen; Şeyh Mutahhar camisinin tuvaletinin iç kapısına kazıyordu, "Bana dua edin... Bu maddeden kurtulayım!" cümlesini. Tam bir buçuk yıldır tiryakisi olmuştu lanet olası illetin. Bırakmak istiyordu. Hem de delicesine. İçerken delirmiyordu ama. Kendinden geçiyordu sadece. Çünkü delirmek olmamıştı hiç niyeti. Bir şekilde bulaşmıştı işte. Ailevi sorunlar, geçimsizlik, terör olayları, maddi imkansızlıklar, işsizlik, belki de kız meselesi... Bu şehrin kaderiymiş gibi; onlarca neden, neden, neden?! Oturup kendisi ile konuşmadan, halini hatırını sormadan hangimiz nerden bilebilirdik ki, nasıl bilebiliriz ki... Bilmedik, bilemedik de zaten bu yüzden!

"Bana dua edin... Bu maddeden kurtulayım." Bir kalem ya da tebeşir ile değil, sanki tırnakları ile kazımıştı cami tuvaletinin kapısına R.K. Öyle ki bu cümleyi okuyanın yüreğini tırmalamıştı. Acıtmıştı. Kanatmıştı dahi. Reha Ruhavioğlu, bir vakit namazında cami tuvaletini kullanmak için içeri girdiğinde karşılamıştı bu yakarışla. Tevafuktu bu. Hiçbir şüphe yoktu bundan. Öyle ki, kendisi zaten bu tür meselelere duyarlı, sivil toplum üyesi ve aynı zamanda bir aktivistti.

Bu yakarışı ivedilikle, konunun muhatabı da olan D.Bakır Yeşilay Başkanı ve daha önce de Şeyh Mutahhar camisinde İmam Hatiplik görevinde bulunan Yahya Öger'e anlatmıştı. Beraber bir çalışma başlatan bu ikili bir müddet sonra da R.K'ya ulaşmayı başarıp kendisiyle ilgilenmişlerdi. Hamdolsun. Bu ilgilenme sonrasında da R.K lanet olası bu illetten kurtulmuştu. Evet, hamdolsun. Binlerce kez hamdolsun.

Hikayenin özeti kısaca böyle. Ki kısaca ifade etmeye çalıştığımız bu hikaye aslında bir kısa filmin oluşmasına da ilham vermiş. Nasipse çok yakında da bu kısa film  sahnelenecek. Filmin yönetmenini, senaristini, oyuncularını tanıtmadan; kitabın ortasından konuşarak ilkin oyuncu danışmanını tanıtmak istiyorum. Onun adı; R.K! Hani bir buçuk yıl bu illetin belasına düşen... Hani cami tuvaletinin kapısına "Bana dua edin... Bu maddeden kurtulayım" diyen. Bundan dolayıdır ki klavyemde R ve K tuşlarına basarken ki heyecanı ve mutluluğu nasıl tarif edeceğimi bilmedim. Galiba bu heyecan ve mutluluğu tarif edecek kelimeler daha tedavüle girmedi. Zannımca girmeyecek, giremeyecekte!

Film, gerçek bir hikayeden esinlendiği için büyük bir değeri kendisinde barındırıyor. Filmin başrol oyuncusu olan Feyzullah Tan dışında tüm karakterler hayatın içinden. Senarist ve yönetmen ise aynı kişi. Bir aktivist ve sivil toplum kuruluşlarında gönüllülük üzere faaliyetlerde bulunan Feyzi Baran. Filmin müziğinin kime ait olduğunu söylemden önce, tek kelime ile harika olduğunu ifade etmek istiyorum. Şuan bu yazıyı yazarken dahi tekrar tekrar filmin müziğini dinleyerek yazdığımı da özellikle belirteyim. Müzik, banaduaedin.com sitesindeki muhteşem filmin afişi ile de uyum arz edince, daha filmi izlemeden Diyarbakır'ın tarihi surlarının diplerine, arka mahallelerine, karanlık kûçelerine, varoşlarına, eski Dilan sinemasına ve çevresine, Fiskaya'ya, Ben-u Sen'e, Yedi Kardeşler'e, Kore Mahallesine alıp götürüyordan ziyade dalıp götürüyor. Müzik, siteye girer girmez sizleri karşılıyor. Sahibi Rumeysa Çamdereli.

Sözü fazla uzatmak istemediğimden filmde emeği geçenlerin isimlerini burada zikretmek istemiyorum. Af diliyorum. Fakat dileyen okuyucularımız banaduaedin.com sitesine girerek film ile alakalı detaylı bilgilere oradan ulaşabilirler. Filmin gösterim tarihi ve yeri ise henüz belli değil.  Tarih'i belirleme hakkım, malumu olduğu üzere yok. Ama Belediye, Üniversite veya Diyarbekir'deki sinema salonlarının yetkililerine bu filmi oynatmaları için yer temin etmeleri noktasına ricada bulunuyorum. Sonuçta yaklaşık 25.000 Tl'ye mal olan filme, senaryoyu beğenip katkı sunan sadece Kültür Bakanlığı olmuş. Yalnız üzülerek söylemeliyim ki o da sadece filme 10.000 TL'lik bir bütçe ayırmış! Geriye kalan diğer tüm giderleri filmin hem yönetmeni hem de senaristi olan Feyzi Baran karşılamış. Bu yönüyle de film kendisine bir başka anlam daha katıyor. Şuan film gösterime hazır. Birçok kısa film yarışması ve festivallerine de gönderilmiş durumda. Bu denli bir yaşanmışlık, hikaye ve emeğin mahsulü olan filmin gereken ilgi ve alakayı görmesi, ödülleri toplaması duasıyla diyerek, son sözü, "Bana Dua Edin" filminin senarist ve yönetmeni Feyzi Baran'a bırakıyorum.

"Eğer popülarite gibi bir kaygımız olsaydı kurguyu çok daha farklı bir halde oluşturabilirdik. Mesela, olayın geçtiği yerin bir cami değil de, özellikle Avrupa'daki kısa film yarışmalarının daha dikkate alabileceği bir tarzda ve bir yerde... Fakat biz bu filmi yaparken bir derdimiz vardı. İlkin Allah'ın rızasını kazanmak, sonra da toplumun damarlarına sirayet etmiş bu illete ve bu illete bulaşmış olanların sorunlarına dikkat çekmek... Bu filmin bu amaca hizmet etmesi bizler için en büyük kazanım olacaktır."

YAZIYA YORUM KAT