1. YAZARLAR

  2. Kürşat Bumin

  3. Bana anlamlı geldi
Kürşat Bumin

Kürşat Bumin

Yazarın Tüm Yazıları >

Bana anlamlı geldi

27 Şubat 2008 Çarşamba 06:22A+A-

“IV. Kuvvet Medya” adlı internet sitesi ocak 2008'in son haftasında bir haber yapmış. Haberden bazı satırlar:

“Ergenekon Operasyonu'yla ilgili gazetelerde her gün yeni bilgiler veriliyor ve köşe yazarları da konunun önemine dikkat çeken yorumlar yapıyorlar. Operasyonunun başından beri iki gazetenin köşe yazarlarının tavrı dikkat çekiyor. Cumhuriyet ve Hürriyet...

Başta İlhan Selçuk olmak üzere Cumhuriyet köşe yazarları konuya girmeye pek istekli gözükmezken aynı tavır Hürriyet Gazetesi'nin köşe yazarlarında da gözleniyor. Tek istisna ise Mehmet Yılmaz... Yılmaz; 'Artık bu fırsatı kaçırmayalım' diye yazıyor.”

“IV. Kuvvet Medya” bu girişin altına Mehmet Yılmaz'ın söz konusu yazısını da yerleştirmiş.

Okuyoruz:

“Çetenin 5 cinayetten ve değişik bombalı-silahlı saldırılardan sorumlu olduğu, 2009 yılında bir askeri darbeye zemin hazırlamak için 'ses getirecek eylemler' peşinde olduğu ilk ortaya çıkan bilgiler. (...) Şimdi herkese düşen görev, bu çetenin faaliyetlerinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde soruşturulmasını ve sorumluların yakalanarak cezalandırılmasını sağlamaktır.”

Görüyorsunuz; gönlünde “hukuk devleti” yatan herkesin paylaşabileceği bir temenni bu.

“Bombalı saldırılar” denilince, ister istemez, Cumhuriyet gazetesi binasına bomba atılması olayı da akla geliyor.

Peki bu olayı kim gerçekleştirmişti?

Sorunun cevabını Hürriyet gazetesinden okuyalım. Gazete, “Danıştay davasında karar” başlıklı haberinde, sanık Alparslan Arslan'ın Danıştay 2. Daire üyelerine yönelik saldırısından dolayı 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığı bilgisini verdikten sonra, sanığın “mala zarar vermek” suçundan dolayı da 1 yıl ceza aldığını hatırlatıyordu. Sözü edilen “mala zarar vermek” suçu da Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasıydı.

“Cumhuriyet gazetesi binasına atılan bomba” denilince, mutlaka siz de (Alper Görmüş'ün bir yazısında söz ettiği gibi), eğer Cumhuriyet ve Yeni Çağ gazetelerinden başkasına el sürmeyenler içinde değilseniz, atılan bombanın “Ümraniye”de ele geçen el bombalarıyla aynı seri numarasına sahip olduğunu hemen o saniye hatırlıyorsunuzdur.

Yani özetle manzara şu: Gazetelerin “Danıştay katıli” olarak söz ettiği Alparslan Arslan, Danıştay saldırısı öncesinde Cumhuriyet'in bombalanması eylemine de katılmış ve mahkemede itiraf ettiği bu suçundan dolayı da ceza almıştır.

Şimdi de gelelim yakın tarihin bu gelişmelerini niçin hatırlattiğimin cevabına:

Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz'ın dünkü yazılarından birisi –bana göre- son derece anlamlıydı.

Yılmaz, “Katil 'İslamcı' ise komplo teorisi üret!” başlıklı bu yazısında, “Danıştay katili” Alparslan Arslan'ı “Ergenekon” olarak isimlendirilen çete ile ilişkilendirilmeye çalışan “komplo teorisi”nden söz ediyordu.

“Ne saçma sapan bir ilişkilendirmedir bu böyle” der gibiydi.

Katil cinayeti mahkemeyi “türban” kararından dolayı cezalandırmak için işlediğini söylememiş miydi? “Babasının, annesinin ve kız kardeşinin hangi zihniyette oldukları” apaçık ortada değil miydi? O zaman bu “İslamcı katil”in bir “ulusalcı provokatör” olduğunu ileri sürmek de nereden çıkmıştı?

Ayrıca bakın, “İBDA-C'ye yakınlığı ile bilinen haftalık Baran Dergisi”nin son sayısında da, baba Arslan (İdris Arslan) bu ilişkilendirmeden nasıl şikayetçiydi... “Baba Arslan, röportaj boyunca bilinen İslamcı görüşleri tekrarlıyor, zaferin bir gün inananların olacağını açıklıyor”du. Baba Arslan, oğlunun “başka yerlerin adamı” olarak sunulmasından son derece dertliydi. Besbelli ki o bir “İslamcı katil” idi.

Demek ki, “İslamcı basın”ın gayreti, bir zamanların “Bana milliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz” lafını hatırlatır biçimde, “katil İslamcı ise komplo teorisi üret, suçu başkalarının sırtına yık” amacına yönelikti.

“Komplo teorileri”nden hiç mi hiç çakmayan birisi olmama rağmen Mehmet Yılmaz'ın bu yazısı bana “anlamlı” geldi. “Danıştay katili”nin Cumhuriyet'e attığı bombanın “Ümraniye”de bulunan ve bir davaya konu olan bombalarda aynı seri numarasını paylaşıyor olması Hürriyet yazarı açısından sadece bir tesadüften mi ibaretti?

29 Ocak tarihli yazısı ile “Hürriyet köşe yazarlarının sessizliğini Mehmet Yılmaz bozdu” övgüsüne konu olmuş Mehmet Yılmaz'ın bugün neyi aydınlatmaya çalıştığını anlamadım doğrusu.

Yeni Şafak gazetesi

YAZIYA YORUM KAT