Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Balyoz darbe planı davası sanıklarıyla ilgili yaptığı değerlendirmede önemli detaylar yer aldı.

Başsavcılık, sanıkların sadece emir gereği seminerlere katıldığı ve bu sebeple de ceza almamaları gerektiği yönündeki savunmaya itibar etmedi. Anayasa’nın 137. maddesi uyarınca kanunların suç saydığı bir konuda amirlerin emrini yerine getirmenin, emri uygulayan kişiyi sorumluluktan kurtarmayacağına vurgu yapıldı. Tebliğnamede, sadece seminere katılmanın esas alınmadığı belirtilerek, “Sanıkların hukuki durumları, bilerek ve isteyerek gerçekleştirilen suç konusu diğer eylemlerle birlikte değerlendirilmiştir.” denildi.

Başsavcılık görüşünde, darbe suçunun işlenmesi için terör örgütünün varlığına ihtiyaç olmadığının altı çizildi. Tebliğnamede, “Sonucu elde etmeye elverişli yapıdaki tüm oluşumlar; askeri cunta, sendika, kulüp ve dernek gibi oluşumlarda yer alan tüm kişiler diğer koşulları sağlamak kaydı ile bu suçun faili olabilirler.” ifadeleri kullanıldı. Tebliğnamede, “Bu yapılanmalar, kendilerinin yönetip yönlendirmedikleri siyasi iktidarı kullananların iradelerini cebir ve şiddet ile bir şekilde zorlamak suretiyle ifsat ederek, görevlerini yapmalarına kısmen veya tamamen engel olmak amacıyla mevcut hükümeti zora sokacak eylem planlarını hazırlarlar, kadroları oluştururlar ve ortam oluştuğunda da cebir ve şiddet kullanarak siyasi iktidarın görevi bırakmasını sağlayıp, kendileri yönetmeye başlarlar.” değerlendirmesi yapıldı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Çetin Doğan, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına’yı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmış, daha sonra cezalarını 20 yıl hapse çevirmişti. ZAMAN