Balyoz ve gerçekler (8)
“Balyoz ve gerçekler” yazı dizimize bugün Çetin Doğan ve avukatlarının “sahte” dedikleri Balyoz Harekât Planı’nı, ses kayıtları, powerpoint’ler, Süha Tanyeri’nin el yazıları ve 12 Eylül Bayrak Harekât Planı’yla karşılaştırarak devam edeceğim.
Burada küçük bir not düşeyim. Balyoz Harekât Planı, 11 sayfadan oluşuyor. Ancak iddianamenin ilk 600 sayfasında yaptığım incelemede, 11 sayfayla ilgili toplam 100 sayfalık benzerlik, birebir aynılık tesbit ettim. “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı’nın daha fazlası seminer adı altında yapılan darbe toplantısında gündeme getirilmiş.
Bugün bu konunun çok küçük bir bölümünü aktaracağım. Aldığım notlar, yüz sayfa ve karşılaştırmalı yapacağım değerlendirmeyi tek yazıya sığdırmam imkânsız.
Dizimizin bu bölümünde iki ara başlık kullanacağım. Birinci ara başlık Çetin Doğan ve avukatlarının “sahte” dedikleri Balyoz Harekât Planı olacak. İkinci ara başlık ise Doğan ve avukatlarının, Genelkurmay’ın, askerî ve sivil bilirkişi raporlarının gerçekliğini kabul ettikleri, üzerinde tartışma açamadıkları belgelerdeki, konunun nasıl geçtiği olacak.
İlk olarak dönemin Harekât Başkanı olarak görev yapan Kurmay Albay Süha Tanyeri’nin arşivlerden indirip, el yazısıyla notlar alarak Balyoz’a güncellediği 12 Eylül Bayrak Harekât Planı’yla, “sahte” iddiası ortaya atılan Balyoz Harekât Planı’ndaki benzerlikleri karşılaştıralım.
• Bayrak Harekât Direktifi Durum Başlığı: “Ülkenin içinde bulunduğu son derece önemli ekonomik siyasi ve sosyal sorunların yanında, her geçen gün hızını biraz daha arttıran anarşi, terör ve bölücülüğün devletin bekasını tehdit eder boyutlar kazandığı...”
• MGK 1 no’lu Bildirisi: “Büyük Atatürk’ün emanet ettiği ülkesi ve milletiyle bu bütün olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son yıllarda, izlediğiniz gibi dış ve iç düşmanların tahriki ile, varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içinde olduğu...”
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı’nda Durum Başlığı: “28 Şubat sürecinde elde edilen kazanımlardan istifade edilememesi ve 2002 seçimlerinde AKP’nin tek parti olarak iktidara gelmesiyle beraber, ülkede hızlı bir zemin kayması yaşandığı, ülkesi ve milletiyle bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin laiklik karşıtı ve irticai unsurların etkisine girmeye başladığı, son zamanlarda varlığına, rejimine ve bağımsızlığına yönelik fikri ve fiziki haince saldırılar içinde olduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini değiştirme gayretlerinin gizlenemeyecek kadar aşikâr ve had safhaya ulaştığı...”
Sahte denen belgeyle, gerçekliği kabul edilen belgeler arasındaki benzerlik veya birebir aynılık dikkat çekici.
• Bayrak Harekât Direktifi Durum Başlığı: “Ülkenin mevcut sorunlarından başka yakın çevresinde her an silahlı bir çatışmaya dönüşebilecek ciddi gelişmeler cereyan etmesine rağmen bugüne kadar başta parlamento olmak üzere tüm siyasi partiler ve bazı anayasal kuruluşların verimli ve uyumlu çalışma düzenine ısrarla girmeyerek ülkenin acil sorunlarına köklü önlemler alamadığı, yasaların uygulanmasında komünizm, faşizm ve şeriat düzeni gibi ideolojik tercihlere ağırlık vererek ülkeyi uçurumun kenarına getirdikleri...”
Balyoz’a sahte, birebir aynısına gerçek diyorlar!
• MGK 1 no’lu Bildirisi: “Devletin, başlıca organlarıyla işlemez duruma getirildiği, anayasal kuruluşların tezat veya suskunluğa bürünmüş olduğu, siyasi partilerin kısır çekişmeler ve uzlaşmaz tutumlarıyla devleti kurtaracak birlik ve beraberliği sağlayamadıkları ve lüzumlu tedbirleri almadıkları, böylece yıkıcı ve bölücü mihrakların faaliyetlerini alabildiğine arttırdıkları ve vatandaşların can ve mal güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğü...”
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı Durum Başlığı: “Devletin, başlıca organlarıyla işleyemez duruma getirildiği, anayasal kuruluşların tezat veya suskunluğa bürünmüş olduğu, muhalefet partilerinin kısır çekişmeler ve uzlaşmaz tutumlarıyla devleti kurtaracak birlik ve beraberliği sağlayamadıkları ve lüzumlu tedbirleri almadıkları, böylece irticai, yıkıcı ve bölücü mihrakların faaliyetlerini alabildiğine arttırdıkları ve vatandaşların can ve mal güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğü...”
Çetin Doğan’ın avukatlarının gerçekliğini kabul ettiği, Süha Tanyeri’nin üzerinde el yazısıyla notlar alıp, güncelleyerek Balyoz’a uyarladığını itiraf ettiği bu belgeler, yani MGK’nın 1 no’lu Bildirisi’nde yer alan ibarelerden sadece iki kelime farklı.
• MGK 1 no’lu Bildirisi: “Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirlerin üretilerek, sistemli bir şekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eğitim kuruluşları, idare sistemi, yargı organları, iç güvenlik teşkilatı, işçi kuruluşları, siyasi partiler ve nihayet yurdun en masum köşelerindeki yurttaşların dahi saldırı ve baskı altında tutularak bölünme ve iç harbin eşiğine getirildiği, kısaca devletin güçsüz bırakıldığı ve acze düşürüldüğü...”
• Balyoz Harekât Planı: “Atatürkçülük yerine irticai ve diğer sapık ideolojik fikirlerin üretilerek, sistemli bir şekilde ve haince, ilkokullardan üniversitelere kadar eğitim kuruluşları, idare sistemi, yargı organları, Milli İstihbarat Teşkilatı, Polis ve iç güvenlik teşkilatı, işçi kuruluşları, siyasi partiler ve nihayet yurdumuzun en masum köşelerindeki yurttaşlarımızın dahi saldırı ve baskı altında tutularak yozlaşma, bölünme ve iç harbin eşiğine getirildiği, kısaca devletin güçsüz bırakıldığı ve acze düşürüldüğü...”
Gerçek denen belgeyle, sahte olduğu iddia edilen belge arasında yine iki kelime farklı. Buna benzer çok sayıda örnek olduğunu da vurgulayayım.
Başlıklar birebir aynı, biri gerçek, biri “sahte”
Şimdi başka bir çarpıcı ayrıntıyı gözler önüne serelim. Balyoz Harekât Planı kapsamında incelenen belgelerde, iddianamede 517 ile numaralandırılmış doküman mevcut. Bu dokümana da Çetin Doğan’ın avukatları sahte iddiasında bulunuyorlar. Önce dokümanı yazıp, ardından çarpıcı ayrıntıyı verelim. Bu belge içinde l’den 10 a kadar numaralandırılmış başlıklar mevcut. İşte onlar: “l: Yeni kadro uygulamaları, 2: Bayrak harekât direktifi, 3: Üst makamlara arz edilen yazılar ve ilgili makamlara verilen düzeltici emirler, 4: 1’inci Ordu ve İst. Sıkıyönetim Devamlı Talimatı, 5: Sıkıyönetim bilgi dosyası, 6: Sıkıyönetim karargah brifingi, 7: Sıkıyönetim bildirileri, 8: uygulamalarındaki aksaklıklar ve alınacak önlemler, 9: Aşırı solcu ve komünist terörist örgütler arasındaki birlik çalışmaları, 10: Komutanlık bildiri ve prensip kararları.”
İşte bu 10 başlık, Bayrak Harekât Planı’nda, 12 Eylül 1980 askerî darbesinin uygulamalarının yer aldığı dokümanların ana başlıklarıyla birebir aynı. Yani, arşivlerden indirilen ve 2003’e birebir aynı başlıklarla aktarılan bu belgeye de avukatlar sahte diyorlar. Bu belgeye sahte diyen Çetin Doğan ve avukatları, belgeye kaynaklık teşkil eden ve Süha Tanyeri’nin el yazısıyla da bu notların gerçek olduğu belirtilen, aynı zamanda da birebir aynı başlıklar olan diğer belgenin gerçekliğini kabul ediyorlar. Eğer bu gerçekse, Balyoz Harekât Planı’ndaki bu başlıkların “sahte” olduğunu avukatlar nasıl iddia ediyorlar?
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı içerisinde: “...Özellikle, gözaltına almalar ve yağma talan, gasp ve milli serveti tahrip gibi eylemler sırasında ikazlara uymayanlara karşı, Silahlı Kuvvetlerin gücünü çok kısa sürede hissettirecek sert uygulamalara başvurulacak...”
• Gerçekliği tartışılmayan Balyoz’un ses kayıtlarından: 66’ncı Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral İhsan Balabanlı: “Kolordu planımızda da belirtildiği gibi nokta operasyonlarda müdahale etmek üzere (3) tane bölüğüm hazırdır. Bu bölükte (4) mekanize unsur, (4) zırhlı personel taşıyıcı, (3) panzer ve Jandarma’nın unsurları bulunmaktadır. Bunlar Gaziosmanpaşa, Bağcılar ve Fatih Bölgesi’ne süratle intikal edebilecek şekilde kışlamda hazır beklemektedir...”
Seminerde X Şahıs: “Özellikle İstanbul ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki olaylara İsrail örneğinde olduğu gibi kesin, süratli, sert tedbirler alınmadığı takdirde bilhassa irticai olayların ülke geneline yayılma ihtimali mevcuttur.”
Şükrü Sarıışık: “Kuvvetleri sağa sola göndermenin bana göre yapılacak en kolay harekât tarzı 12 Eylül gibi harekâtın baştan itibaren organize edilmek suretiyle biranda söndürülmesine imkân sağlar.”
X Şahıs: “Ayaklanma var. Şiddetle bastırılması gerekiyor. Şiddetin karşısında şiddet kelimesinin karşısında ateş açmak var komutanım. Sağa sola tankla gireceğiz komutanım. Şimdi mesela Fatih bölgesinde bu olayların elebaşları kimler belli komutanım. Tehdide yönelik tahsis edilmiş kuvvetlerimiz var komutanım. Komutanım. 3. Bölge için aynı olay meydana geldiğinde olaya şiddetle müdahale edeceğim. Bütün planlarımın temelinde olaya şiddetle müdahale edilme esası var.”
Ses kayıtlarından küçük bir örnek verdim. “Sahte” denen belgedeki bu bölümden daha fazlası ses kayıtlarında mevcut.
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı içerisinde: “Hiçbir hak ve özgürlük mutlak ve sınırsız olmadığı gibi, konu laik devletin bekası olunca haber verme ve basın özgürlüğü de sınırsız ve mutlak değildir. Harekâtın icrası ile birlikte her türlü yazılı, sözlü ve görsel basın-yayın kuruluşları kontrol altında tutulacak...”
• Gerçekliği tartışılmayan ses kayıtlarından: İhsan Balabanlı: “Komutanım böyle bir harekâtta basının kontrol altında tutulması gerektiğine inanıyorum... Biraz sonra arz edeceğim teşkilatlanmamda da sivil işler bölümünde irtibat kısmı var. Bu basını bu şekilde kontrol etmek suretiyle bölgeme özellikle basın unsurlarının girmemesi için gerekli tedbirleri aldım komutanım.”
Çetin Doğan: “Basın da senin bölgende zaten. Basın-yayın şeyi kuruluşlarının çoğunluğu değil mi?”
İhsan Balabanlı: “Keza Radyo Televizyon Üst Kurumu da var İstanbul’da görev yapan, bunlar Gayrettepe’de komutanım, İstanbul radyolarını ve televizyonun da bazı bir bölümünü izliyorlar... Ayrıca Basın Savcılığı konusu var. Bu konuda Basın Savcılığı bize müşavir olarak çalışacaklar.”
• Ses kaydından başka bir bölüm: “Bölgedeki bütün basın-yayın kuruluşları kontrol altına alınacak. Halkın kışkırtılmasına ve tansiyonun yükseltilmesine yönelik yayınlar engellenecek. Rejim aleyhtarı yayın yapanlar kapatılacak.”
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı: “Tüm sorumluluk bölgesini kapsayacak şekilde kontrol noktaları tesis edilecek ve anılan bu noktalarda gerekli görüldüğü takdirde tanklar da kullanılarak, kitlesel, kalabalık grupların yer değiştirmelerine, toplanmalarına ve gösteri yapmaları engellenecek. Plan, planlama ve hazırlık maksadıyla derhal, icra safhası ise emirle yürürlüğe girecektir.” “...Planı ve hazırlıkları ifşa etmeyecek şekilde ilgili personelle kadro tatbikatları icra edilecek...”
• Gerçekliği tartışılmayan ses kayıtlarından: Tümgeneral Metin Yavuz Yalçın: “Birlikleri buraya getirir İstanbul’un üzerine çökerim komutanım. Belediye başkanıymış, savcıymış, hâkimmiş, kaymakammış yani bu konuya olumsuz bakan tabloda yer alan (Perdede gözaltına alınacak kişilerin listesi var) insanları gerekirse belediye başkanını komutanım, komutanları o görevde rütbesi olacak şekilde görevlendirmek suretiyle ve ağır bir baskı biraz evvel ifade ettiğim gibi... böyle halka da acımasızca hareket etmek bizim görevimizdir.”
X Şahıs: “Ayaklanma var. Şiddetle bastırılması gerekiyor. Şiddetin karşısında, şiddet kelimesinin karşısında ateş açmak var komutanım. Sağa sola tankla gireceğiz komutanım.”
Tuğgeneral İhsan Balabanlı: “Komutanım, bölgemde bulunan bütün ilçelere ait şimdiye kadar meydana gelen olaylar ve müteakip safhalarda meydana gelecek gelebilecek olaylar nerelerde olduğu tesbit edilmiştir. Emir verildiğinde süratle belirtilen intikal yollarından ilgili geri toplama bölgelerine birliklerim intikal edeceklerdir. Bu yerleri en son olarak geçen ay sivil giyinmiş unsurlarım tarafından tekrar keşfini yaptırdım. Şu anda komutanım bölgelere intikal için gerek zırhlı unsurlarım gerekse tekerlekli unsurlarımın intikali için herhangi bir mani yok. Yine bölgemde önemli kavşak ve meydanlar var. Altı tane önemli meydan ve kavşak tesbit ettim. Bu bölgeler kontrol altına alınacak. Emirle sokağa çıkma yasağı ilan edilecek. Sokağa çıkma yasağının ilan edilmesiyle birlikte birliklerimin kullanılması ve sevk ve idaresinde daha da kolaylık olacağını değerlendiriyorum.” ... “Komutanım, yine kolordu planında emredildiği üzere bazı bölgelere süratle darbe harekâtı yapabilmem, yapmam emredilmişti. Özellikle zırhlı unsurları kullanarak gözdağı vermek veya cezalandırma şeklinde yapacağım bu harekât sonunda daha önce hassas bölgeler olarak değerlendirdiğimiz metro meydanı var Fatih’te komutanım. Cemevi, Gazi Mahallesi Mezarlığı, Gazi Kültür Evi bir önceki yansıda da vardı. Bu bölgelere süratle zırhlı unsurlarım gösteri harekâtı şeklinde intikal edecekler...”
Tuğgeneral Yuldaer Olcan: “Kritik yol, kavşak ve ulaşım merkezlerinde kontrol noktaları ve bu kontrol noktalarıyla irtibatlı olarak gece gündüz ana güzergâhlarda motorlu devriyeler oluşturulacak.”
• “Sahte” denen Balyoz Harekât Planı içerisinde: “...Teşkil edilecek olan... kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilecek personel. Teşkil edilecek birimlerle, başta tüm kara deniz ve hava yolu terminalleri olmak üzere, Kamu kurum ve kuruluşları, Özel hastaneler ve ilaç depoları, Gümrükler, depolar, ambarlar ve büyük alışveriş merkezlerinin tamamı kontrol altına alınacak ve özellikle ülkeye yurtdışından giriş çıkışlara ikinci bir emre kadar müsaade edilmeyecek,...”
• Gerçekliği tartışılmayan ses kayıtlarından: Çetin Doğan: “Kamu kurum ve kuruluşları silahlı kuvvetlerin denetimine girmeli.”
İhsan Balabanlı: “Önemli olan halkın günlük yaşantısının gereği olan bazı hizmetlerin aksamadan yürütülmesidir. Bu konuya özellikle hassasiyet göstermekteyiz. Bunun için kamu kurum ve kuruluşlarını etkin bir şekilde kullanmak esas olmakla beraber buraya görevlendireceğim personel özellikle üst subay ve bu konuda uzman personel olarak görevlendirilecektir. Yine bölgemde önemli terminal ve istasyonlar var. Üniversitelerin kontrolünü de komutanım, kendi özel güvenlik teşkilatı, ayrıca emniyet ve jandarmayla yapmayı düşünüyorum.”
Ses kaydında bir diğer asker: “Bölgedeki bütün fırınlar, marketler ve gıda maddeleri satan yerler kontrol altında bulundurulacak. Halkın temel gıda maddeleri açısından sıkıntı çekmesi önlenecek. Hastane, eczane ve sağlık ocaklarında görev yapacak personelin durumu tesbit edilecek. Özel sağlık kuruluşları dâhil halka kesintisiz hizmet vermeleri sağlanacak.”
Kurmay Albay Ömer Küçükkılıç: “Kamu görevlerinin devralınması için önceden belirlenmiş olan personel görevlendirmeleri icra edilecektir. Bu maksatla atanacak asker ve sivil şahıs listesi sıkıyönetim komutan yardımcılıklarınca güncellenmiş ve önceden sıkıyönetim komutanlıklarına gönderilecektir.”
Korgeneral Ergin Saygun: “Migros, Carfur, Capitol bunların başta el konulması halinde daha düzenli bir dağıtım yapmak mümkündür.”
“Sahte” denen belgedeki bu ifadelere rağmen, görüldüğü gibi ses kayıtlarında belgeden daha fazlasının olduğu görülüyor. Bugün, 100 sayfalık notumdan sadece sekiz sayfasını yazabildiğim notunu da düşerek, konuya yarın kaldığımız yerden devam edelim.
TARAF
YAZIYA YORUM KAT