Balyoz Kimin Kafasına İnecekti?
Balyoz Davası’nın bugün Silivri’de görülecek duruşmasında Çetin Doğan başta olmak üzere muvazzaf ve emekli 163 üst rütbeli subay tutuklu olarak ifade vermeye başlayacaklar. Yargılanmanın tutuksuz devam etmesi ve süreç içerisinde darbe iddianamesini iyiden iyiye itibarsızlaştırma planları tutturulamadı.
Soner Yalçın ve Odatv’de üstlenen psikolojik harekat kadrolarının da Silivri’de ikamete mecbur tutulmalarıyla Ergenekon ve Balyoz sanıkları basın cephesinde operasyonel kabiliyeti yüksek ciddi bir mevziyi kaybetmiş oldular. Üstüne bir de Mehmet Haberal’ın da iki yıldır çıkarılamadığı hastane odasından çıkarılıp Silivri yarenlerine katılmasıyla moraller iyiden iyiye dibe vurdu. Silivri, bu gidişle nüfusu hızla artan ilçeler arasında liderliğe yükselecek.
Deniz Baykal’ın inhisarındaki Halk TV’yi ele geçirme hamlelerinden biri olan İklim Bayraktar operasyonu ise ilk önce çirkef ilişkiler yumağına işaret etmektedir. İlaveten İklim Bayraktar vakası, CHP’nin Ergenekon ve Balyoz davalarındaki mevcut pozisyonunun dahi darbeci askerler tarafından yeterli görülmediğinin açık bir göstergesidir.
Darbeye çanak tutan, cunta örgütlenmesine kalkan olan, açıkça avukatlığına soyunan, üyeliğe başvuran CHP’nin bu kadar gayrete rağmen askeri operasyonlara, istihbari restorasyonlara tabi tutulması beklentinin ne kadar yüksek olduğunu anlatmaktadır.
Darbe planlarını, silahları, fişleme tutanaklarını, psikolojik harp taktiklerini sistematik olarak reddedenler, iddianameye tutarsızlık isnat edip alay konusu yapanlar gelinen aşamada bazı yeni söylemler üretmenin, sahneye yeni aktörler sürmenin imkanlarını zorluyorlar.
Balyoz davasından tutuklu subayların eşleri üzerinden örgütlenen ‘Vardiya Bizde’ isimli “sözde sivil tepki”den Soner Yalçın ve Nedim Şener’in tutuklanmalarına yönelik örgütlenen ‘Basın susturulamaz!’ protestolarına, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Riccadione’nin Hükümete yönelik eleştirilerinden, AB’nin hazırladığı son Türkiye Raporu’na kadar bir dizi gelişmeyi tutunacak dal olarak görüp sarılmaları yaşanan çaresizliğin birer yansıması sayılabilir.
Balyoz sanığı üç generalin Hükümet tarafından terfi ettirilmeyip önce açığa alınmaları, ardından da mahkemece tutuklanmalarını aşmak üzere devreye sokulan AYİM’in de Kemalist çevrelerin beklentilerini karşılayacak bir karara imza atamaması ciddi bir karamsarlık vesilesi oldu.
28 Şubat’ın ondördüncü yılına gelen Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’ın vefatı dolayısıyla yaşanan tartışmalar ve cenazeye yoğun katılım üzerinden ortaya çıkan askeri vesayet karşıtı tabloyu da bu gelişmelerin üzerine eklemek gerekir.
Balyoz Plan Semineri mi, Darbe Planı mı? sorusunun cevabı işte bütün bu gelişmeler eşliğinde Silivri’de aranacak. Org. Çetin Doğan’ın “Bu balyoz birilerinin kafasına inecek!” tehdidi bakalım nasıl hayata geçirilecek?
Onbinlerce insanı toplama kampı haline getirilecek stadyumlarda tutuklamak, Fatih ve Beyazıt gibi camileri bombalamayıp bütün bir topluma dehşet salmak, belli kesimlerin malına-mülküne-banka hesaplarına el koymak, vakıf ve derneklerin kapısına kilit vurmak, sabotajdan suikasta, fişlemeden ajanlaştırmaya kadar bir dizi insanlık suçunun planlarını bakalım nereye kadar inkar edecekler, nasıl savunacaklar?
Ergenekon ve Balyoz dava süreçleri ile başlayan askeri vesayetle, askeri cunta ve darbe girişimleriyle hesaplaşma süreci ilk başta bir zulüm çarkını deşifre ve teşhir etme, yargılayıp mahkum etme işidir.
Toplum üzerinde bir tahakküm aracı olarak estirilen resmi ideoloji terörüne, her alanda askerlerin ilk ve son sözü söyleme teamüllerine karşı güçlü bir itiraz yükseltme zemini olarak görülmelidir bu süreç. Tehdit ve dezenformasyonun, toplumda bozgunculuğu yaygınlaştırma ile ekonomik sömürünün eş güdüm halinde yürütüldüğü bu çirkin mekanizmaya sağlam ve istikrarlı bir tokadın indirilmesi elzemdir. Bunun için kamuoyunun ama özellikle de İslami camianın gerek Ergenekon gerekse Balyoz davası ile ilgili ele geçirilen belge ve dökümanları iyice irdeleyip kamuoyunu bilgilendirmesi, harekete geçip muhalefetini açıkça sergilemesi gerekiyor.
Balyoz darbe planında ele geçirilen binlerce sayfa döküm, askeri cuntanın ne kadar büyük bir kin ve düşmanlıkla örgütlendiğinin orijinal belgeleridir. Balyoz darbe planlarına, planlayıcılarına ve icracılarına başka bir yerden değil kendi planlarından bakmak en isabetli iş olacaktır.
Ne kadar da insanlık dışına çıkılabildiğini, bitimsiz bir nefretle örgütlenildiğini, her türlü yalan ve ahlaksızlığın tereddütsüzce kullanıldığını gösteren bu cunta örgütlenmesinin kafasına balyoz indirmekte tereddüt etmemeliyiz. Cunta, halkın kafasına balyoz indirmek için halen pusuda, eli tetikte ve fırsat kolluyor.
YAZIYA YORUM KAT