1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Balyoz ailelerinin “adalet” istekli ziyareti..
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Balyoz ailelerinin “adalet” istekli ziyareti..

23 Ocak 2013 Çarşamba 00:09A+A-

Balyoz davasında yargılananlar adına, ailelerinden üç temsilci dün ziyaretimize geldi.

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un oğlu, aynı zamanda avukatı Selim Yavuz.. Emekli tümamiral Deniz Kutluk’un kızı Nil Kutluk.. Ve davanın tek sivil ceza alanı Güllü Salkaya’nın kızı Gamze Salkaya..

Balyoz davasını takip eden, onlarca önemli habere imza atan Kenan Kıran ve Murat Alan ile birlikte, kendilerini dinledik..

Daha önce başka medya organlarını da ziyaret etmişler..

Talepleri kısaca “Adalet!”

Talebi “adalet” olanları nasıl göz ardı edebiliriz?

Tabii ki dinleyeceğiz. Tabii ki kendi bildiklerimizi onlara aktaracağız. “Adalet”in tahakkuku için, kamuoyunun bilgilendirilmesinde yapılması gereken bir görev varsa yerine getireceğiz.

Hem dinledik. Hem de bildiklerimizi aktardık.

Görüşmeyi, bir konu açısından sevindirici buldum..

Yeni nesil; ülkenin insanına, birilerinin reva gördüğü yasaklamaların artık kalkması konusunda, hiç tereddüt duymuyor..

Özgürlüklerin kısıtlanmasını saçma buluyorlar..

Konumuz Balyoz davası idi ama..

Başörtü yasağını sordum.

Çünkü sonuçta Balyoz’un da arka planında, meşru hükümete yönelik, antidemokratik baskı kurma, hatta hükümeti devirme girişimi iddiası var..

Hükümete baskı kurma ve hatta devirme girişimine gerekçe olarak kullanılan en önemli argümanlar da, “başörtü yasağı” ile “İHL sorunu” idi.

Hükümet başörtü yasağına son vermek istiyor. Birileri buna karşı çıkıyordu..

Hükümet İHL’lerin orta kısımlarının açılması ve üniversiteye girişte eşit yarış hakkı verilmesi için girişimde bulunuyor. Birileri buna izin vermeyeceklerini açık açık ilan ediyorlardı..

Yeni nesil, “yasakları ve engellemeleri”, saçma tartışmalar olarak gördüklerine göre...

Ülke adına bu; sevindirici bir gelişme..

Artık generalin çocuğu da, Akit’teki gazeteci de şu noktada birleşebiliyor: “Başörtü yasağı kalkarsa, başörtülüler başı açıklara kezzap atarlar iddiası hayali bir suçlamadır. Toplumu korkutmaktan ibarettir.”

Kangren haline getirilen ve benim kanaatime göre zaten darbe suçlamasının arkasında yatan müdahale girişimlerinin gerçek sebepleri olan “başörtü ve İHL konusu”ndaki toplumsal mutabakat böylece sağlandıktan sonra..

Balyoz davası sürecindeki hukuk ihlali iddialarını konuştuk.

Misafirlerimiz, delillerin yeterince toplanmadığı, hatta sanıklar adına talep edilen delillerin hemen hemen hiçbirisinin toplanmadığı hatırlatmasını yaptılar...

Hepimizin gözü önünde yaşanan “Genç subaylar rahatsız” manşeti orda dururken, Balyoz davasında, ne 11 nolu CD’ye ne de bir başka delile ihtiyaç olmadığını, zaten gazete manşetlerinin darbe girişimini ispatladığını kendi görüşümüz olarak aktardık.

“Ceza yargılamasında toptancı suçlamaların yanlış olduğu, gazete manşetleri ile 325 kişinin mahkum edilmesinin adil olmadığı” karşı cevabını aldık.

Ülkede hâlâ bir özgürlük ortamı sağlanamadığını, memurlar için başörtü yasağının sürdüğünü ve tek başına bu durumun bile, hâlâ antidemokratik yapılanmaların tümü ile devredışı kalmadığını ispatladığını anlattık.

Onlarca generalin cezaevinde olduğu bir ülkede, böylesi bir “antidemokratik yapının varlığını sürdürdüğü” iddiamızın mantıklı olmadığı cevabını aldık.

Bu cevap haklı ise; Başbakan’ın eşi ve kızlarının başörtülü olduğu bu ülkede, memur bayanların niçin başlarını örtemediğinin mantıklı bir şekilde izah edilmesi gerektiği hatırlatmasını yaptık.

Memurların niçin başörtülü olarak çalışamadıklarını, sayın Başbakan’a sormamız gerektiği cevabını aldık. Bu cevabı verirken de, böyle bir gelişmeye yasakçı gözle bakmadıklarını gördüm.

“Dindarların, adalet isteklerine daha fazla riayet zorunluluğu olduğu” ikazına muhatap olduk.

Bu konudaki tüm ikazlara açık olduğumuzu, bunun “ahiret inancımızın gereği” olduğunu söyleyerek cevapladım.

Sohbetimiz bu minvalde sürdü..

Gönül istiyor ki, bu ülkede ne özgürlükler kısıtlansın.. Ne meşru hükümeti devirme girişimi olsun.. Ne bunun tartışması olsun.. Ne siyasilerin işine, bürokratlar karışsın.. Ne de 60-70 yaşındaki insanlar, cezaevinde olsun..

Ama 28 Şubat’ı yaşayanlar, 2003’ü yaşayanlar, bu konularda iyi bir sınav vermediğimizi kabul ediyorlar..

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT