Bakanın “seçimlik derste yanlış ısrarı” sürüyor!
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, dün Kanal7’de idi.
Benim merak ettiğim konu, kanundaki açık hükme rağmen, seçimlik derslerle ilgili yanlış uygulama hakkında, Sayın Bakan’ın görüşü idi..
Kanal7’de, o konuyu direkt dinledim, Sayın Bakan’dan.
Maalesef “Biraz sabır ve biraz da anlayış bekliyoruz”dan başka bir şey anlamadım.
“Kanunda var olan bir hak, bakanlık uygulaması ile nasıl bypass edildi” anlatılmadı.. “Hangi gerekçe ile kanunun emrinin devre dışı kaldığı”, izah edilmedi..
Uygulamayı tekrar etti ve “1. sınıf, 5. sınıf ve 9. sınıflar seçimlik ders tercihinde bulunabilecekler” dedi, Sayın Bakan...
Ama aradaki sınıfların, niçin seçimlik ders hakkı olmadığını izah edemedi.
Kanundaki hükümde, orta ve lise bölümünde bütün sınıflara seçimlik ders hakkı tanınmış iken, genelge ile bu hakkın, sadece ortaokul ve liselerin ilk sınıflarına tanınması, çok açık bir kanuna aykırılık.
Kanun “5’ten 12. sınıfa kadar tüm sınıflar” derken..
Bakan Bey..
Veya bakanlıktaki diğer bürokratlar..
Bunların içinden iki sınıfı seçip, “Diğerlerine bu hak yok” nasıl diyebilirler?
Geçtiğimiz gün, kanundaki madde metnini uzunca vermiştim.
Maddenin ilgili kısmını tekrar alıntılayayım: “Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur.”
Madde o kadar açık ki..
Bakan’a sadece uygulamak düşer.
Sadece öğretmeni, sınıfı bulup, isteyen her öğrenciye kanundaki bu hakkın fiilen uygulanmasını sağlamak düşer..
Belki şunu söyleyebilir Sayın Bakan: “Kaç kişinin, hangi dersi seçeceğini bilmiyoruz. Seçimlik derslere girecek olan öğretmen sayımızın yeterli olup olmadığını bilmiyoruz. Bir sınıfın öğrencileri, 3-4 değişik seçimlik dersi seçerse, bir saatte dört boş sınıf bulmak gerekeceğinden, bu açıdan da bir sıkıntımız olabilir. Seçimlik dersler için yeterli alanımız var mı, henüz hesaplayamadık.”
Bunların hepsine eyvallah.
Bunların planlanması için makul bir süre isteğine eyvallah..
“Eğitim öğretimin başladığı gün, her şeyin dört dörtlük olmasını istemek biraz haksızlık değil mi? Bize bir hafta süre. Bize iki hafta süre. Planlamamızı yapıyoruz. Kanundaki gibi, orta ve lise sınıflarının tümünde, isteyen öğrenciler Kur’an-ı Kerim ve siyer derslerini alabilecekler. Ama bize üç hafta süre!” dersiniz.. Buna da eyvallah!
Ama olayı kestirip atmak..
“Biz genelgemizi yayınladık. 1. sınıf, 5. sınıf ve 9. sınıflar seçebilir. Başkaları seçemez” demek, hiç de doğru bir açıklama değil.
Sayın Bakan kendisi itiraf ediyor: “AB ülkelerine göre, din dersinde 196 saat eksiğimiz var” diye..
Devam ediyor Sayın Bakan: “Nasıl bir ülke olduğunu herkesin bildiği Danimarka’da bile, ‘Hıristiyanlık’ adı ile ders okutuluyor!”
Eeee?
Hem “Eksiğimiz var” deniliyor.
Hem, “Biz Batıdaki devletlerin Hıristiyanlığı öğretmesine kıyasla, İslamı öğretmemizde çok çok gerilerdeyiz” deniyor..
Hem de kabul edilen “eksiklik”, 12 sınıftan sadece üçüne tanınan bir hak ile giderilmeye çalışılıyor.
Hani kanunda hüküm olmasa..
İmam Hatip ortaokullarının ara sınıflarına öğrenci kabul edilmeyeceği şeklindeki geçici madde gibi, seçimlik ders için de geçici bir madde kanuna konulmuş olsaydı..
“Eleştiriyi Sayın Bakan’a değil.. TBMM’ye yapmalıyız. Bakan’ın ne kusuru var” der, konuyu esas muhataplarına yöneltirdik.
Ama kanun çıkmış.
Öğrencilere Kuran-ı Kerim ve siyer derslerini seçme hakkı tanınmış..
Fakat Sayın Bakan, kanunu farklı şekilde uyguluyor..
İşte bu, kabul edilemez.
Benim önerim, evrak kayıttan geçirilerek başvuru numarası alınan dilekçelerle, velilerin bu konuyu resmileştirmeleri..
“Biz Kuran-ı Kerim ve siyer dersini talep ediyoruz” diyerek, bakanlık yetkililerinin ileriki günlerde “Kimse seçmedi.Biz ne yapalım” şeklindeki muhtemel savunmasını bertaraf edici belgeyi ellerine almaları..
Sonrasında da..
Sivil toplum kuruluşları ile, konunun takipçisi olmaları..
Gelişmeler hakkında, medyayı da bilgilendirmeleri..
Çocuklar geleceğimiz..
Onları dindar bir nesil olarak yetiştirmek, Kur’an’ı ve Peygamberimizin hayatını öğretmekten geçer!
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT