‘Bakana hakaret’ten savcıya ihraç!..
Son günlerde ortaya çıkan belgeler, yapılan tartışmalar, insanı kendinden şüphe etmeye götürüyor. Bir Yargıtay üyesi, bu denli politize olabilir mi?
Olursa, bunun sorgulamasını yapacak olan makamlar, bu denli açık suçlara sessiz kalabilirler mi?
Neresinden bakarsanız bakınız, baştan aşağıya rezalet.
İş; 40 bin kişinin katili terörist Apo’dan medet ummaya kadar gelmiş!
Gelmiş de, bu vesile ile MHP’nin üst düzey yöneticilerinin aklı, birazcık başlarına geldi!
MHP yöneticileri şimdi açıklama üzerine açıklama yapıyorlar, “Yargıtay üyesine böyle konuşma yakışmamıştır” diyorlar!
Kendilerine “Günaydın” diyelim ve tekrar hatırlatalım:
“Siz, Anayasa değişikliğine hayır diyerek, işte böyle bir yargı sisteminin sürmesini istiyorsunuz. Anayasa değişikliğine hayır diyerek, ‘Apo’dan yardım isteyen’ yargıçların varlığına onay vermiş oluyorsunuz. Bu yargıçları, aynı saatte kapının önüne koymayan Yargıtay yönetimine destek vermiş oluyorsunuz.”
İşte gerçekler ortada..
MHP ne diyordu: “AKParti kendi yargısını kurarak, sistemi değiştirmek istiyor!”
Ama ortaya çıkan gerçek şu ki, mevcut yargı zaten objektif değil. Birilerinin oluşturduğu yargı.. Daha açık söyleyelim, Seyfi Dede’nin oluşturduğu yargı.
Dolayısı ile, değiştirilecek olan, Seyfi Dede’nin yargısı..
AKParti’nin yargıçları gelmeyecek.
Sadece Seyfi Dede’nin yargıçları gidecek!
Hem de; şuradaki buradaki bir-iki yargıç değil..
Her yere yerleşmiş yüzlerce yargıcı..
Yargıtay’ın büyük bölümüne, Danıştay’ın büyük bölümüne.. HSYK’nın büyük bölümüne hakim olan yargıçlar..
Evet, bunların hepsinde, Seyfi Dede’nin elemanları, çok yoğun bir yer kaplıyor..
İşte bunlar, subjektif tercihle geldikleri makamları, Anayasa değişikliği ile birlikte terkedecekler..
Düşünebiliyor musunuz, AdaletBakanı’na, Başbakan’a, hatta Cumhurbaşkanı’na ne hakaretler ediliyor da, bir tanesine bile ciddi bir soruşturma yürütülemiyor...
Çünkü çoğunluğu elde etmişler.Alenen işlenen suçlara bile “Bir şey yok” diyerek göz yumuyorlar!
İşte, gözümüzün önünde cereyan ediyor her şey..
Yüksek yargıç kimliği altındaki şahıslar, bu ülkenin seçilmiş insanlarına ne hakaretler ettiler. Hâlâ da etmeye devam ediyorlar..
Ve tüm ülke bunları seyrediyor.
Sanki normal işlerdenmiş gibi..
O hakaretlerin aslında hiç de normal olmadığını, aslında meslekten ihraç gerektiren suçlar olduğunu, ben söylesem, “Taraflısın” diyenler çıkabilir.
Son günlerin önemli ismi HSYKüyesi Ali SuatErtosun’un kaleminden, benzer bir olayda nasıl davranıldığını aktarayım da, siz de suçun cezasını öğrenin..
Olay, 28 Şubat sürecinden hemen sonra yaşanıyor.
Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özdemir hakkında, AdaletBakanlığı müfettişleri soruşturma başlatıyor.
Sebeb ne? AdaletBakanı’na hakaret.
Soruşturan müfettişlerden birisi de A.Suat Ertosun’un bizzat kendisi.
Sonuçta ne mi oluyor?
Necati Özdemir’e, iki defa meslekten ihraç cezası veriliyor.
Ali Suat Ertosun’un, bir gazeteye gönderdiği açıklamasından, olayın özetini aynen aktaralım: “Gazete ve televizyonlara, Adalet Bakanlığı ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun manevî şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif edici nitelikte demeç vermek ve konuşmalar yapmaktan dolayı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 69. maddesi uyarınca verilen meslekten çıkarma cezası kesinleşmiş, ...”
Demek ki ne imiş?
Bir savcının, bir hakimin, AdaletBakanı aleyhine konuşmalar yapması, demeçler vermesi, meslekten ihraç cezasını gerektiren bur suç imiş!
Peki bugün FarukEminağaoğlu’ndan tutun, Osman Kaçmaz’a kadar, hatta “Kurgusu boşalmış zemberek gibi” şeklindeki çok açık hakaret içeren sözleri sarfeden HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’e kadar; AdaletBakanı’na hakaretler yağdıran hakim ve savcılara niye aynı muamele yapılmıyor?
Niye bunlar da meslekten ihraç edilmiyorlar?
1998’de, müfettiş sıfatı ile Ali Suat Ertosun, Necati Özdemir’in meslekten ihracını hazırlayan raporun altına imza atıyordu.
Peki 2010’da niye, Ali Suat Ertosun aynı fiillere sempati ile yaklaşıyor?
Kendisi de, AdaletBakanı’na hakaretler yağdıranlara katılıyor?
Necati Özdemir’e yasak olan, YARSAV’cılara serbest mi yoksa?
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT